Türk aydınının bir derdi eğitimse öbür derdi de yayın dünyasıdır. Kitap da yayın dünyasının önemli bir parçası şüphesiz. Bütün yayın çeşitlerinde, yeni teknolojilerin ve özellikle internetin dönüştürücü, bazen de yıkıcı etkileri oldu, olmaya devam ediyor. Teknolojide “yıkıcı ~destructive, disruptive” kelimesi, her zaman olumsuz anlam taşımıyor. Hele yıkıcı yenilikleri-inovasyonları kollarımız açık karşılıyoruz.
Gözlediğim şu: Yıkıcılığın olumsuz tarafı daha fazla göze çarpıyor, topyekûn sonucun menfi olduğunu sanıyoruz. Bazen haklıyız ama bazen de yanılıyoruz.
Mesela görüntülü ve yazılı yayınlarda kısa cinslerin uzunlardan daha çok ilgi gördüğü sanılıyor. Hâlbuki istatistikler bunu göstermiyor. İnsanlar YouTube’da senaryolu uzun videolarda, kısalardan daha çok vakit geçiriyor. Bir kitabın internet ortamında yayımlanması, kâğıt baskısının satışını düşürmüyor, aksine, reklam işlevi görüp basılının satışını arttırıyor. E-kitabın basılı kitabı yok edeceği sanılıyordu ama hızlı bir yükselişten sonra e-kitap, toplam kitap yayımcılığının belli bir kesri olarak sabitlendi. E-gazete, kâğıt gazeteyi baskıladı ama gazete zaman kayıtlı güncel haber taşır. Bu yüzden basılı gazete tirajları azalırken internet tirajları zirveye tırmandı. Kitapta böyle bir zaman kısıtı yok ve çoğunluk hâlâ basılmış kitabı tercih ediyor. (Ben hâriç.)
SOSYAL MEDYA KİTABI ÖLDÜRÜYOR MU?
Bir toplantıda değerli bir dostum, üzüntüyle, sosyal medyanın, kitap yayımcılığını öldürdüğünü söyledi. Daha doğrusu söylenen mealen şuydu: Gençler sosyal medyanın kısa, telegrafik iletişimine alıştı. Oturup da uzun uzun kitap okumuyor. Ben o kanaatte değildim. Oturup sizin için ve dostum için araştırdım. Sonuç şu: Kitap yayımcılığı belli bir tempoda hep büyümüş. Fakat sosyal medya öyle bir gürültü ve öyle bir hızla patlamıştı ki uzaktan bakıldığında hakikaten diğer yayın cinslerini silip süpürdüğü sanıldı. E-kitaba geçiş de kâğıt kitabı yok etmedi. Peki, mesela son on yılda kitap yayıncılığına ne oldu?
İbrahim Kahveci üstadıma öykünerek, bulduğum sonuçları üç grafikte özetlemeye çalıştım. Birincisi, 2013-2023 arasında, Türkiye’de alınan toplam ISBN’yi gösteriyor. Milletlerarası standart kitap numarası anlamına gelen ISBN, her yeni kitap için alınıyor. Dolayısıyla bir yılda alınan ISBN, kabaca, o yıl yayımlanan yeni kitapların sayısıdır. Birinci şekil, yeni kitap yayımının on yıl boyunca dalgalanarak arttığını gösteriyor. Dalgalanma var ama eğilim kesinlikle artış yönünde. İkinci grafikte alınan kitap bandrolü sayılarını görüyorsunuz. Bandrol, kabaca fizikî basılan kitap sayısını gösteriyor. Her kitaba bir adet yapıştırıldığına göre basılan kitap sayısında da 2021’e kadar düzenli artış görülüyor. Fakat 2022’den sonra sert bir düşüş var. Yeni kitap sayısı, başka bir söyleyişle başlık sayısı artıştayken basılan kitap sayısının düşmesi ne demek? Şu demek: Giderek daha çok yeni kitap çıkıyor ama bu kitaplar daha az miktarlarda basılıyor.
KİTAP SAYISI ARTIYOR BASKI SAYISI AZALIYOR
Kâğıttan mürekkebe hemen bütün ham maddeleri dövize bağlı olan yayıncılıkta, piyasa vadeyi terk etmiş. Çünkü ham maddeleri yarın kaça alacağı belli değil. Hâlbuki kitap, doğası itibarıyla vadeli bir maldır. Çünkü kitap, hazırlanır, basılır, dağıtılır ve kitapçılarda tek tek satılırdı. Bir kitaba yapılan yatırımın geri dönmesi aylara hatta yıllara yayılır. İşte 2022, nas ve zorla düşen faiz, hızla çıkan döviz krizinin ekonomiyi vurduğu tarihtir. Yayıncılar kendilerini korumak için bir seferde çok basmak yerine azar azar, talep geldikçe basmaya dönmüşler. Bir cins “tam zamanında – jit” denilen strateji. Elektronik baskı imkânlarının gelişmesi de böyle davranmayı kolaylaştırdı. Elektronik baskı, bir bakıma kitabı bildiğimiz matbaa usulü yerine fotokopi tekniğine benzer şekilde basmaktır. İnternet üzerinden kitap satışı yapan firmalar da bağımsız yayıncılığı teşvik etti. Yazar eserini firmaya yolluyor. Firma kitabı yayına hazır hâle getiriyor ve kataloğuna koyuyor. Talep geldikçe ve ancak talep geldikçe basıyor. Bütün bunların sonucu: Yeni yayımlanan kitap artıyor, baskı sayısı azalıyor. Üçüncü ve son grafikte ISBN başına bandrol sayısını verdim. Daha çok kitabı daha az basma eğilimi burada çok açık görülmekte. Bu eğilim, teknolojinin verdiği imkân sayesinde 2017’de başlamış. Sonra hızlanarak artmış. Bir başlık ortalama 7.000 adet basılırken bu sayı 10 yılda 4.000 civarına düşmüş. Teknoloji, tam zamanında baskıyı ve talep üzerine baskıyı kolay ve ucuz kıldıkça bu eğilimin tersine dönmesi beklenmez.
Sonuç: Hayır. Kitap okuma azalmıyor, artıyor. Fakat yayınevi de kitapçı da kitap stoklamıyor. Satıldıkça basıyor, satıldıkça alıyor.