Geçen yazımda, dâhi yazar Yuval Noah Harari’nin, İngiliz 4. Kanal televizyonunda yayımlanan bir röportajından yararlanarak popülizm hakkındaki görüşlerini nakletmiştim. Harari, iki yıl önce, 8 Mayıs 2019’da da Budapeşte’de, Merkezî Avrupa Üniversitesinin) Başkanlık Konferansları Serisi’nde bir konuşma yapmış. (Central European University, Presidential Lecture Series.) Konuşmanın başlığı, “Milliyetçiliğin Parlak Cephesi”. Konuşmayı YouTube’da (https://bit.ly/3oNcDzL) bulabilirsiniz: Video dört dakika civarında. Fakat İngilizce.
MİLLİYETÇİLİK SEVGİYE DAYANIR
Ben konuşmayı Türkçeye çevirdim ve aşağıya alıyorum.
“Çoğu insan milliyetçiliğin yükselişinden endişeli fakat ben, milliyetçiliğin iyi tarafını, kötü tarafından ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Şurası açık ki, faşizme dönüşüp harp ve jenoside yol açan ultra milliyetçilik, insanlık tarihinin en kötü olaylarından biridir. Fakat milliyetçiliğin aydınlık bir tarafı da vardır. İnsanlar, milliyetçiliğin olmadığı bir dünyada bir cins liberal cennette yaşayacaklarını hayal eder. Fakat milliyetçilik olmazsa bir kabileler kaosuna düşmemiz çok daha muhtemeldir. Çünkü milliyetçiliğin büyük projesi, birçok yabancının bir birine sevgiyle yaklaşması ve işbirliği yapmasıdır. Ben görece küçük bir milletten geliyorum; İsrail’den. İsrail’in sadece sekiz milyon vatandaşı var. Buna rağmen ben İsraillilerin yüzde 99,99’unu bilmiyorum. Onları şahsen tanımıyorum, çoğuyla hiç karşılaşmadım, fakat milliyetçilik bu milyonlarca yabancıya sevgi duymamı ve onlarla işbirliği yapmamı sağlıyor. Bu, insan tarihinin en büyük ilerleyişlerinden biridir.”
Tanımadıklarını sevmek, tam da Benedict Anderson’un millet ve milliyet mekanizması; hayal edilen cemaati!
MİLLİYETÇİ, MİLLETLERARASI İŞBİRLİĞİNE YÖNELİR
“İnsanların sıklıkla dillendirdikleri problemlerden biri, milliyetçiliğin milletlerarası alanda işbirliğini engellemesidir. Son zamanlarda bir ABD başkanı, milliyetçilikle globalizm arasında bir çelişki olduğunu ve milliyetçiliği seçip globalizmi reddetmemiz gerektiğini söyledi. Bunun hatalı bir görüş olduğunu düşünüyorum. Çok basitçi bir yaklaşım, çünkü milliyetçilikle globalizm arasında bir çelişki yoktur. Milliyetçilik yabancılardan nefret etmek değildir. Milliyetçilik vatandaşlarınızı duyduğunuz sevgidir. Yirmi birinci asırda, vatandaşlarınızın refahını ve güvenini garantiye almanın yegâne etkili yolu, yabancılarla, başka milletlerle işbirliği yapmaktır. Dolayısıyla bugünün iyi milliyetçilerinin aynı zamanda globalist olmaları gerektiğini düşünüyorum.
YİRMİNCİ ASRIN ÇÖKEN ANLATILARI
"Yirminci asırda üç büyük ‘hikâye’miz [narrative ~ anlatı] vardı: Faşizm, komünizm, liberalizm. Faşizm çöktü, sonra komünizm çöktü; şimdi de liberalizm krizde ve onun yerine geçecek hiçbir şey yok. Liberalizm krizinin yarattığı boşluğu doldurmak için anlatılan hikâyelerin çoğu, aslında hiç olmamış bir altın geçmişe dönmeyi öngören nostaljik fanteziler. Kaldı ki o geçmiş gerçek bile olsa, oraya geri dönemezdik.
“Liberalizmin tamamıyla çöktüğünü söylemiyorum. Liberalizm daha önce de birçok ciddî krizin üstesinden gelmeyi başardı. Bunu tekrar yapabilir fakat çöküyor bile olsa şu ana kadar daha iyi bir alternatif bulamadık.
ARZU ETTİĞİNİZ DÜNYAYI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ÇABALAYIN
“1990’larda ve 2000’lerin başında insanlar, tarihin sonuna geldiğimize ikna olmuştu. Liberalizm kazanmıştı ve bundan sonra liberalizm ve demokrasinin dünyanın her yanına yayılacağı bir düz çizgi üzerindeydik. Şimdi bu görüşün toyluk olduğunu anlıyoruz. Beklenmeyen bir şey oldu: Tarih başka bir yöne dönüverdi. Bunun yeniden olması ihtimali de yüksektir. Eğer insanlar şimdi eski moda otoriterliğin, aşırı milliyetçiliğin ve belki de faşizmin yeniden dirileceğini hayal ediyorlarsa… Belki. Fakat daha muhtemel olan, tarihin tekrar beklenmeyen bir yöne dönüvermesidir. Gerçek şu ki kimse 20 veya 30 yıl sonra dünyanın neye benzeyeceğini bilmiyor.
“Bana göre insanlara verilecek asıl mesaj, tarihte hiçbir şeyin kaçınılmaz olmadığıdır. Hâlâ iradenizde epey bir kuvvetiniz ve çokça gücünüz var. Eğer dünyada bir şeyin olmasını istiyorsanız, gayret edip onun gerçekleşmesine yardımcı olabilirsiniz.”
“Düşünceye gıda” diye bir söz vardır. Bu konuşmanın, milliyetçiyim deyince “ırkçısın” diyen cartistlerin düşüncesine, “Harari’den beklenir zaten, o Yahudi!” diyecek gerçek ırkçıların düşüncesine gıda olmasını umarım.