Yanılan kamuoyu araştırma şirketleri bize bir açıklama borçlu. Biraz ciddiyet hakkımızdır, değil mi?
Araştırdıkları kamuoyu biziz sonunda… Aslında bunu kendilerine de borçlular.
Sayılar tam doğru değil belki ama kabaca, 10 kadar büyük kamuoyu araştırma şirketi, seçimleri yanlış tahmin etti. Önde dedikleri aday geride, geride dedikleri aday önde çıktı. 2 anket şirketi doğru tahmin etmiş. Bu sayılar bir fazla, bir eksik olabilir ama hâl bu. Niçin?
Birden fazla sebep düşünülebilir: 1. Bu şirketler zaten kamuoyunu araştırmak için değil, etkilemek için çalışır; 2. Seçimde hile var. Anketler doğruydu, sonuçlar doğru değil; 3. Şirketler işlerini hakkıyla yapmadılar: Örnek sayısı yetersizdi; 4. Şirketler işlerini doğru yapmadılar: Örnekleme tam rastgele seçilmemişti. (Bir işin rastgele yapılmasını genellikle sevmeyiz. Ama anketçilikte rastgele çalışmak, yanlış değil, rastgele çalışmamak yanlış.)
KOMPLO TEORİSYENLERİ BUYURSUN
Benim şaşkın aklım, başka bir izah düşünemiyor. Bütün muhalifler gibi anket şirketlerinin de terörist, FETÖ’cü, Amerikan ajanı falan olduğu söylenecektir ama kusura bakmayın, artık bunları ciddiye alamıyorum. Yazdığım dört ihtimali tek tek inceleyelim. (Ben bu satırları yazıldıktan sonra bir bakanımız tam da bunu yapmış. Yakışmadı.)
“Anket şirketleri yalan söylüyor.” bizim komplo teorisyenlerinin çok hoşuna gidecek bir iddiadır. Fakat gerçek dünyada, kamuoyunu araştırmak için değil de etkilemek için çalışan anket şirketi, hayatta kalamaz. Çünkü bu firmalar, yaptıkları araştırmaların sonuçlarını satarak yaşar. Sadece seçimleri değil daha birçok konuyu, mesela bir ürünün ne kadar satılabileceğini, insanların bir ürün ve hizmette hangi özellikleri arzu ettiklerini ve daha birçok şeyi de araştırırlar. Asıl sermayeleri güvenilirlikleridir, itibarlarıdır.
Onun için şirketlerin sonuçları bile bile çarpıtacaklarına ihtimal vermiyorum. Bile bile yanlış sonuç açıklamak intiharları olur. Birkaç gün sonra gerçek ortaya çıkar ve itibarlar sıfırlanır. Şimdi de itibar kayıpları var. Fakat saydığım sebeplerden ötürü yanılmalarının kasti olduğuna ihtimal vermiyorum.
Seçimler hileliydi düşüncesi de komplo teorisyenlerimizi mutlu eder. Partiler seçimlerde hile yapar mı?
Belden aşağıya hapsettiğimiz ahlak ve namus anlayışımız sayesinde bu soruya “Hayır! Katiyen! Hiç yaparlar mı?” demek mümkün değil. Yapabilseler, bayıla bayıla yaparlar, ama… Ama bu kolay değil.
Seçimlerde hileyi önleyen asıl engel, partilerin çatışan menfaatleri ve her birinin, karşısındakinin hile yapmasına engel olmak için elinden geleni ardına koymamasıdır. Açık oy gizli tasnif gibi abuk kurallar konulmadıkça seçim sonuçlarına az çok güvenebiliriz. %100 güvenin demiyorum ama %99 güvenin derim.
İSTATİSTİK KANUNUNU KİM ÇIKARDI?
Örnek sayısı yetersizdi iddiası da temelsizdir. Çünkü bir ankette, parametreler belli ise, hata sınırı da bellidir. Parametreler dediğim şey nedir? Toplam seçmen sayısı. Anketten beklediğiniz güvenilirlik ve denek-örnek sayısı. Nihayet, ölçtüğünüz iki ihtimalin nüfustaki tahmini oranları. Bunlar belliyse yapacağınız hata istatistik kanunlarına göre bellidir ve hesaplanır. Tersine hesap da yapabilirsiniz.
Mesela %90 güvenle %2 hata payı içinde kaç kişiye sormam gerekir diye hesaplarsanız, istatistik kanunları size gereken denek sayısını verir. İstatistik kanunları KHK ile veya AKP ve MHP oyları ile çıkarılıp Resmî Gazete’de yayımlanmamıştır. İstatistik kanunları tıpkı yerçekimi kanunu gibi, cisimlerin hareket kanunu gibi tabiat kanunudur. Buyurun, eski yazılarımdan birinde verdiğim sitenin bağlantısını tekrar vereyim: https://www.calculator.net/sample-size-calculator.html
Şimdi bakalım: Çok büyük bir nüfusta (on milyonlarca seçmen), 50 – 50 civarında bir oy dağılımında, %90 güven ve %2 hata ile sonuç almam için kaç kişiye sormam lazım? Cevap: 1702. %95 güven mi istediniz? 2401… Siz de girip istediğiniz hesapları yapın. Demek ki astronomik olmayan denek sayılarıyla anlamlı sonuçlar almak mümkündür.
Anket şirketlerinin yeterli sayıda kişiye sormadıkları için hata yaptıkları ihtimali de desteksiz kaldı.
BİR İHTİMAL DAHA VAR
Geriye bir ihtimal kalıyor. Şirketler anketleri, gerçekten rastgele seçilmiş deneklerle yapamıyor. Bir şekilde, seçilen denekler toplam seçmene göre farklı bir yöne eğilimli. Buna İngilizce istatistik terminolojisinde, “bias” deniyor. Google bunu, “ön yargı”, “sapma” diye çeviriyor. Bizde “yanlılık” deniyormuş. Mesela bir kırmızı ışığın dibinde durup bekleyen arabaların şoförleriyle anket yaparsanız, araba ve ehliyet sahiplerinin grubundan oluşan bir yanlılıkla karşılaşırsınız. Benzer şekilde, internet kullanıcısı kitlenin eğilimlerindeki farklılıktan, çevrim içi anketlere itibar edilmez, onlar yanlıdır.
Şirketler araba kullananlara sormak kadar büyük bir hata yapmazlar ama mesela telefonda sorulan sorulara cevap vermeye yatkın insanlar da genel nüfustan farklı bir örnek olabilir. Hatta anket kâğıdı doldurmayı kabul eden insan tipi bile, bizim ortalama vatandaşımızdan farklı bir eğilimi yansıtabilir. Çoğu 81 ilde anket yapmıyor, kendini 30, 40, 50 ille sınırlıyor. Yerleşim birimlerinin boyu ile de yanlı netice alabilirsiniz. İl merkezleri ilçelerden, ilçeler köylerden farklı eğilimler yansıtabilir.
En makul izah, bu: Anketin tam rastgele yapılamaması. Örneklemenin şu veya bu sebepler yanlı olması. Nasıl bir yanlılık var? Anket şirketlerimiz bunu bulmalı ve bize de anlatmalılar.
Not: Bu yazıyı yazdıktan sonra, bir anket şirketinin “Hatamız nedir?” diye araştırmaya başladığı haberi yayımlandı. Burada: https://www.karar.com/guncel-haberler/orc-arastirmadan-14-mayis-aciklamasi-hic-kimseyi-bile-isteye-yaniltmadik-1753095 Sağ olsunlar.