Dünyada siyasi birimlerin çoğu İngilizcede “nation state”, Türkçede çoğunlukla “ulus devlet” veya benim tercihimle “millet devleti” denen formatta düzenlenmiş. Millet devletinden hoşlanmıyorsanız, gideceğiniz iki yol var. Ya egemenliği bir sülalenin, bir aşiretin falan temsil ettiği bir yapıya yönelirsiniz, yahut bir imparatorluğun uydusu olursunuz. Bizim millî mücadelemizin “hâkimiyet milletindir”, hatta “kayıtsız şartsız milletindir” sözleri resmen bir sülalenin egemenliğinden bir milletin egemenliğine geçişin ilanıdır. Söz konusu millet de Türk milletidir. Türk kavmi veya Türk ırkı veya Türk etnisitesi değil.
Türk milletinin egemen olduğu bir devlette yaşamak istemiyorsanız o zaman lütfen nasıl bir devlette yaşamak istediğinizi söyleyiniz. Mesela arzunuza göre birkaç ulus devlet kurup onların federasyonu mu olalım. Yoksa mesela ABD veya bir başka güçlü millî devletin egemenliğine mi girelim? Güçlü milletlerin hâkimiyetindeki milletler grubuna “ulus imparatorluk” da diyorlar. Millet imparatorluğu… Ancak hoşlanmayacağınız bir gerçek daha var: Egemenlik gazete köşe yazılarıyla veya onlara yazılan yorumlarla alınıp verilmiyor. Egemenlik bir anonim şirket de değil. Ortak kabul etmiyor. Egemeni yani hâkim olanı değiştirmek istiyorsanız ordunuzu kuracak ve mevcut egemenin ordusunu tercihan bir meydan muharebesinde yeneceksiniz. Bunun dışında egemenliğin değişmesi ancak bir imparatorluğun dağılması veya bir kralın devrilmesiyle oluyor. Bu da pek ender. En son Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği kendi içine çökmüştü. En kolayı bu galiba… İçten çökertmek.
SEVR’İN VİCDANI
Ha bir de milletin değil de ümmetin egemenliğine dayanan devlet tarzı var… mı? Böyle bir niyetiniz varsa hadi hayırlı işler. Gerçi Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı ama ne ölçüde bir dirençle, ne şiddette yaptırımla karşılaşırsınız bilemem. Yalnız haberiniz olsun, Vatikan hâriç din birliğine dayanan bir devleti tarih göstermiyor. Bakınız Emevi ve Abbasi İmparatorlukları da öyledir… Yani Ümeyye Oğulları kavminin ve Abbas Oğulları kavminin egemen olduğu devletlerdir. Dinleri birdir ama egemenlik için birbirlerini de bir güzel kesmişlerdir. Dinimiz bir diye kurulan son devlet galiba Pakistan’dı. Doğu ve Batı Pakistan diye iki coğrafyası vardı. Fakat din tutkalı yetmemiş olacak ki artık Doğur Pakistan yok, Bangladeş diye ayrı bir millet devleti var.
Türkiye’de Türk egemenliğini bitirmeye son teşebbüs Sevr antlaşmasıyla olmuştu. Sonra Sevr’i dayatan medeni ve vicdan sahibi düveli muazzama, ”Yok canım, ayıptır yazıktır, bölmeyelim Türkiye’yi” deyip vaz geçmişlerdi… Değil mi? Yoksa bu sefer olmadı, ama durmak yok, yola devam diye mi düşünüyorlardır? Ne dersiniz? Vicdanları onları o sevdadan vaz geçirmiştir zanneden varsa Allah akıl-fikir versin.
BOP ÖNDERLERİNİN GİZLİ PROTOKOLLERİ
Peki BOP var, şu var bu var… Bu Orta Doğu’yu yeniden dizayn etmeye karar verenler var. Harp zor ve pahalıya patlıyor. Örgüt tuttuk, besledik falan ama Türkler yine direndi. Ne yapsak? Plana sadık kalın, BOP Önderlerinin Protokolleri’ni uygulayın.
İşte size BOP Önderlerinin Gizli Protokolleri. Aman aramızda kalsın. Gizlidir.
Evvela Türklerdeki millet hissini, bir millete mensubiyet duygusunu önce zayıflatacak, sonra yok edeceksiniz. Bu da akşamdan sabaha yapılamaz. Adım adım ilerleyeceksiniz.
İlkokullardan andımızın kaldırılması güzel bir adımdı. Artık çocuklar Türk olduklarını, doğru ve çalışkan olduklarını düşünmüyor.
Sonra “Türk”ün bir milletin değil, bir ırkın veya bir etnisiteni, kavmin adı olduğunu söyleyeceksiniz. Türk, millet değil de ırk veya etnisite olunca, Türkiye’de başka ırklar, kavimler, etnisiteler var dersiniz. “Burda Türk var, Kürt var, Arap var…” bu anlayışı yerleştirmek için iyi bir söylemdir.
TÜRK YOK MİLLETİMİZ VAR
Ve devam edersiniz: “Türkiye’deki halklar bir imparatorluğun kalıntısı olduğu için mesela bir Fransa, bir Almanya gibi tek bir ırktan değildir. Onlar bir mozayiktir. (Aslında Türkiye etnik bakımdan dünyadaki nadir homojene yakın ülkelerden biridir ama mozayik kavramını yeterince tekrarlarsanız, inanmaya başlayacaklardır. Bakınız: https://bit.ly/K-Mozaik https://bit.ly/M-Mozaik )
Üstelik Türkler ırk olduğu zaman Türkçülük yapmak da ırkçılık yapmak diye anlaşılacaktır ve ırkçılık kötüdür. Türkler ırk olduğuna göre Türk milliyetçiliği de Türk ırkçılığı demektir. Velhasıl milliyetçilik ırkçılıktır ve kötüdür.
O halde “Türk edebiyatı” demeyin, “Türkçe edebiyat” deyin. Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra. Sonra sıra “Türk ordusu”, “Türk bayrağı” gibi kavramlara gelecek. Türk ırk olunca bunlardaki Türk sözünü “milletimiz” veya “Türkiye” ile değiştirmek de kolaydır.
“Türkiye” yerine “milletimiz”i tercih edin. İlerde “Türkiye”deki Türk’ü de kaldırdığımızda kolaylık olur.
“Atatürk” ne olacak derseniz… Bakınız Atatürk’ün Türk milliyetçisi olduğunu “Atatürk milliyetçiliği” ibaresiyle örttük bile. Türk ırk olunca, Atatürk adı da ayıplı hâle gelecektir. Onu da koayca hallederiz. Nasıl mı? Buraya kadar saydıklarımızı gerçekleştirdiğinizde Atatürk diye bir probleminiz kalmayacaktır zaten. Görürsünüz.