Beglik ulur

İskender Öksüz

Mülk; devlet demektir, egemenlik demektir. Mülkte egemenliği temsil eden devlet başkanına bu yüzden melik denmiş. Melik, mülkle aynı kökten. Devlet idaresinin öğretildiği mektebe de “mülkiye” deniyor. Mülkün temeli de neymiş! Mahkeme duvarlarına yazıyoruz: Adalet mülkün temelidir. Demek ki adalet giderse mülk gider. Adalet giderse devlet gider.

“Adalet mülkün temelidir.”, Hazret-i Ömer’in sözü. 1400 yıl öncesinden sesleniyor. “Ne?” sorusunun cevabı bu söz. “Nasıl?” sorusuna da Kutadgu Bilig cevap vermiş. On bir asır önce. Yusuf Has Hacib konuşuyor: Bir il (devlet) tutmaya atlı ve yaya çok asker gerek/ Asker tutmaya çok mal-mülk gerek/ Çok mal-mülk için milleti zengin olmalı/ Milletin zengin olması için kanunları düzgün koymalı/ Bunlardan biri giderse dördü de gider/ Dördü giderse beylik (devlet) gider. “Beylik gider” asıl metinde “beglik ulur” diye yazıyori.

HUKUKSUZLUK BİR SARMALDIR

Adaleti aradan çıkarırsanız toplumu birleştiren tutkal çözülür. Millet çözülür. Diktatörün hükmettiği ülke bir aşiretler topluluğu hâline gelir. Menfaat aşiretleri. Çünkü adalet, halkın kutlu bildiklerinin özetidir. Hukuk devletinin yüceltilmesi, şeriata Tanrı buyruğu olarak bakılması hep bu mekanizmanın sonucudur. Fukuyama, Siyasi Organizasyonun Menşei’nde insan topluluklarının hepsinde müşterek özellikleri sayarken, “İnsanlar toplumlarını bir arada tutmak için kurallar koyar ve bu kurallara kutsallık atfeder.” diyor. Öyledir.

Peki, beglik nasıl ulur? Kanunları yok saymak halkın işi değildir. Hukuk devletinde, tek tük kriminaller hariç, halk buna cesaret edemez. Halk kanun çiğnemeye kalkarsa devletin ona şiddet uygulayacağını bilir. Weber, devleti şiddetin tekelidir diye tarif eder. Halk kanunları çiğneyemez ama devleti yönetenler kanunları ihlal edebilir. Bu, gitmekte olan, çökmekte olan bir devlette ilk beliren arazdır. Yozlaşmış yönetici ve onun yozlaşmış bürokratı, kanunları kendi çıkar ve maksadı için kullanır. Kanunlar daha ilk tecavüzde kutsiyet zırhlarını kaybeder. Kurumların itibarı on yılların, hatta asırların birikimidir. İtibar ağır ağır, fedakârlıkla, dürüstlükle, adaletle birikmiş ve yükselmiştir. Bazılarının sandığı gibi şatafatla, savurganlıkla değil. O asırların biriktirdiği itibar, bir ihlalle sarsılır, ikinci ihlalle biraz daha çöker; sonra çöker de çöker.

Diktatörlük sarmalı öyledir işte. Sarmaldır. İhlal ihlali getirir.

GÜCÜ GÜCÜ YETENE

Demokrasiyle yönetilen ülkede diktatör adayı önce bir kanunu çiğner/ çiğnettirir. Aydınlar, basın, devlet adamları, muhalefet partileri itiraz eder. “Olmaz öyle şey!” derler. Bu itiraz kanunların ve başta anayasanın tanıdığı bir haktır. Diktatör adayı bunları susturmak için hukuku bir daha çiğner. İtiraz sesleri artar. Onları susturmak için tekelindeki şiddeti daha daha şiddetle kullanır. Kanun tekrar çiğnenir.

Dikta hukuku ihlal ediyor, hukukun ihlali diktayı mecbur kılıyor. Sarmal bu.

Sonunda “Yapılanlar hukuka uygun mu, değil mi?” sorusunu sormak abes hâle gelir. Hukuksuzluk o kadar aşikârdır ki bırakın aydını, yazarı, düşünürü, en ücra köşedeki çoban dahi ülkenin hukuk devleti olmadığını görür. “Demek işler böyle yürüyor, gücü gücü yetene!” diye düşünmeye başlar. “Beglik ulur.” Yerine menfaat çeteleri, menfaat aşiretleri gelir. Yolsuzluk yükselir de yükselir.

KANUNU “İDARE” ETMEK

Fakat bu sarmal, diktatörün de sonunu hazırlar. Kutsallık atfedilen kanunların üstündeki koruyucu zırh kalkınca o kanunlar artık diktatörü de koruyamaz. Şimdi künyesini hatırlayamadığım bir sosyoloji/arkeoloji/antropoloji kitabında şu hüküm vardı: Diktatörün astığı astık kestiği kestik olan eski otoriter rejimlerde, hükümdarın otoritesi saray duvarlarından birkaç yüz metre ötede biter. Çünkü bütün bürokrasi, kanunları “idare” etmektedir. Hukuka saygısı olmayan diktatörün hukukuna da saygı kalmamıştır.

Devletin temeli hukuktur. Hukukun temeli halktaki adalet duygusudur. Devlet, o adaletin koruyucusu ve yerine getireni olduğu için ayaktadır. Mülkün ayakta durabilmesi için halkın, devletin âdil olduğuna, herkesin hakkını savunacağına inanması gerekir. Halkta devletin artık adalete uymadığı, adaleti savunmadığı, kendisinin ve yandaşlarının menfaatini savunduğu, bunu yaparken adaleti çiğnediği kanaati yerleşirse… Mülkün temeli çatırdar.

Sonunda beglik ulur.

H 11. asır Türkçesiyle aslı:

“Bu il tutguka köp er at sü kerek/ Er at tutguka neng tavar tü kerek/ “Bu neng alguka bir kerek bay budun/ Budun baylıkınga törü tüz kodun/ “Bularda biri kalsa törti kalur/ Bu törti yime kalsa beglik ulur

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.