Baba ve simit yönetimi

İskender Öksüz

Geçen yazımda organizasyon modellerini anlatmış ve kitapta olmayan bir tipe, ortada babanın oturduğu ve herkese emir verdiği simit tipine gelmiştim. Bunun grafik gösterimi de bir simit ve simidin ortasında Baba filmindeki hâliyle Marlon Brando idi.

Simit organizasyonunda ortada oturan babanın herkesten, yetmedi, herkesin toplam aklından daha akıllı kabul edilmesinin tabiî, makul bir sebebi yoktur. Bu asırda kimse liderinin Tanrı’nın halifesi, gölgesi, dostu olduğuna inanmaz. Belki tarikat şeyhleri, gavslar müstesna. Fakat benim şu anda derdim onlarla değil, iş hayatındaki ve siyasetteki yanılmaz reislerle. İnsan haysiyetini aşan bu adanmanın, kulluğun temel sebebi maddî çıkardır. Baba yer, fakat kullarına da yedirir. 

BABA HATA YAPMAZ

Simit organizasyonda tayin ettiklerinin alt kademesini onlara bırakmak, onların altına karışmamak gibi ilkeler yoktur. Mafya babası, çaycıya kadar herkesin tayinine, sonra da işine karışır. Organizasyondaki herkes onun aynadaki görüntüsü gibi davranır. İnsanlar, başında veya içinde bulundukları birimin verimine değil, babanın gözüne bakar. Her yerden, her kademeden dedikodunun bini bir paradır. İş ahlâkı sıfırlanır. İş de sıfırlanır. 

Simit organizasyonuna geçmeyi arzu edenlerin baş gerekçesi, bu yolla kurumun veya çetenin, daha hızlı karar alacağı, daha hızlı ilerleyeceğidir. İtiraz edebilirsiniz, tartışılmadan, eleştirilmeden, danışmadan bir kişinin alacağı kararlarda hata ihtimali yüksektir denebilir. Fakat babanın hata yapabileceğini nasıl aklınızdan bile geçirirsiniz. Zaten böyle diyenler hızla çete dışına itilir. 
İki zıt tez: 1) Simit daha hızlı hareket eder. 2) Simit çok hata yapar. 

Tecrübe, yukarıdakilerden 1’in yanlış, 2’nin doğru olduğunu gösteriyor. 

Daha hızlı hareket tezi yanlıştır. Çünkü ne yöne ne zaman hareket edileceğini aşağıdaki uzmanlar görür ve bilir. Ama bunlar her şeyi babaya söylemekten çekinirler. İyi haberler simitin merkezine daha hızlı erişir. Fakat kötü haberler hiç gitmeyebilir. Ayrıca, uzmanlar, aşağıdakiler, her konuyu babaya danışma zorunluğunu hisseder. Bütün olan biten, bütün bilgi, bütün ayrıntı tek noktadan geçmek zorundadır ve o tek noktaya giden akış tıkanır. Hiçbir faninin kapasitesi büyük bir organizasyonunun bütün bilgi akışını üzerinden geçirmeye yetmez. Dolayısıyla baba, sık sık, “Bekle. Şimdi olmaz. Sonra söyle.” demek zorunda kalır. Veya özel kalemine böyle söyleyip atlatması talimatını verir. 

KELLELER ALINACAK

Simit çok hata yapar tezi doğrudur. Hata, her organizasyonda yapılır. Akıllı bir organizasyon, hatalarının sebebini arar, bulur ve tekrarlanmaması için önlem alır. Dolayısıyla hatalar gittikçe azalır. Yönetim eğitiminde İngilizce’den kötü tercüme ettiğimiz bir söz vardı: Hatayı morartın, hata yapanı değil. (Fix the error, not the blame.) Simit organizasyonunda hatayı çözümlemek zordur. Bir kere baba, hatadan münezzehtir. O hatasız kuldur. Hatta kul olduğu da tartışılır. Başka türlü düşünen zaten kendini kapı önünde bulur; en iyi ihtimalle. Kötü ihtimalleri kimse aklından bile geçirmez.

Her şeye baba karar verdiğine göre tabiatıyla bütün hatalardan da aslında baba sorumludur. Ama bunu söylemek, sağlığa zararlıdır. Baba hatasızdır dedik ya. Bu yüzden iki yoldan biri seçilir. Ya teşkilatın içinden bir suçlu, bir yanlış yapmış adam bulunur. Onun “kellesi alınır”. Bu tip yöneticilerden sık sık, “Ben, kimin kellesini almak gerektiğini bilmeliyim” sözünü işittim, iş hayatında. Gerçekten de simit organizasyonun koridorları alınmış kellelerle doludur. Kellesi alınanlar haklarını savunma cesaretini de şahsiyetini de gösteremezler. Zaten bu hasletleri gösterebilecek kimseler, bu yapıya ya girmez veya baştan elenir. 

İÇERİSİ HAİN, DIŞARISI DÜMAN DOLU

Yahut bir dış düşman bulunur ve hata ona yüklenir. Dış düşmanın, organizasyonun “birlik ve beraberliğini” sağlamak gibi bir yararı da vardı. En iyisi hem içerde kelle almak, hem de dış düşmanlar bulup onlara sık sık, “kahrol düşman; e mi?” diye bağırmaktır. 

İç hain veya dış düşman başlangıçta propaganda gereği uydurulmuştur. Fakat hain, düşman lafları tekrarlandıkça onlar gerçekten hain ve gerçekten düşman haline gelir. “Söz vücut bulur.” Organizasyon da gittikçe paranoidleşir. Paranoidleşmesin de ne yapsın. Her yönü, içi, dışı düşmanla, hainle çevrilidir. 

Velhasıl simit organizasyonlarda hem içerde kellesi alınacaklar, hainler; hem de dışarda hain düşmanlar boldur. 

İç hainler veya hatalıların kellesi alındıkça simit gücünü kaybeder. Çünkü hatalı bulunan zavallılar, bir şeyler yapmaya çalışan, bir icraata kalkışanlardır. Hata yapmamanın en garantili yolu hiçbir şey yapmamak, fakat etkileyici ve fiyakalı görünmektir. Kelleler alındıkça organizasyon, kendini emniyete alan, güvenli oynayan, hiçbir şey yapmayan, fakat etkili görünüşe sahip insanlarla dolar. 
Dış düşmanlar da sen düşmansın söylemini bir defa, iki defa ciddiye almayabilir. El altından, “sen benim dediğime bakma, böyle konuşmak zorundayım” mesajlarının da bu hoşgörüye katkısı olur. Fakat o tahammülün de bir sınırı vardır ve hızla o sınıra ulaşılır. Sonuçta bu kadar düşmanlığa kimse dayanamaz; simit de, baba da zevale uğrar. 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (21)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.