İstanbul’daki taksi krizinin ne boyutta olduğunu hepimiz biliyoruz. Taksi bulmak çok zor ama daha da zor olanı bulduğun taksiyi gideceğin yere seni götürmesine ikna etmek.
Eğer bulduğunuz taksicinin paşa gönlü isterse a noktasından b noktasına gidebiliyorsunuz.
Yazının hemen bu kısmında şöyle tepkiler gelecek farkındayım.
“Tüm bir taksici esnafını böyle itham edemezsin, yaptığın ayıptır, hedef göstermedir. Falan filan…”
Elbette edemem. Ama son 1 ayda 10 defa taksiye binmeye çalıştıysam ve neredeyse tamamında gideceğim yer problem olduysa, taksicilerin suratlarını, tavırlarını çektiysem insanlar neden böyle genelleme yapıyor diye düşünmek ve bu kötü örneklere engel olmak da tüm taksici esnafının görevi olmalı.
Konu aslında bireysel değil. Sistemsel bir problem var.
Dünyanın tüm gelişmiş şehirlerinde Uber, Bolt, Ecab gibi büyük şirketler taksi sorununu çözüyorlar. Bu uygulamalar hem işsizliğe de büyük bir merhem oluyorlar hem de yolcuların güvenli, hızlı ve ekonomik ulaşım bulmalarına hizmet ediyorlar.
Yollarda Scooter’larını gördüğümüz şirketin yeni uygulaması da benzer bir yol izlemeye çalışıyor ama devletin desteğini henüz almış değil. Tam da bu yüzden mafyacılık oynamayı seven bazı taksiciler bu uygulamadaki şoförleri tehdit ediyor, dövüyor ve böylece göz korkutarak bu uygulamayı yasaklatmaya çalışıyorlar. Daha önce Uber’de de aynısı olmuştu.
Devlet bu uygulamaları, şirketleri yasal zeminde korumadığı için yaşanmıştı tüm yaşananlar.
Dün engelli bir alternatif uygulama şöförünü korkutarak video çektiren eşkıyaların ceza almayacağını bilmek sinirlerimi zıplatıyor.
Ben burada yasa dışı, korsan taksiciliği övecek değilim. Benim demek istediğim halk kendiliğinden buna yöneliyorsa burada bir sorun vardır ve devlet bu sorunu çözmek zorundadır.
Ya sarı taksi sayısını arttırmak gerekir ya da alternatif uygulamaların önü açılmalıdır.
Aslında bu uygulamalar taksici esnafı için de avantaj sağlayacaktır. Taksici esnafı da bu uygulamalara kayıt olabilir ve yolcu taşıyabilir.
Bu araçlar hem daha konforlu oluyor hem de kamerayla ve uygulamanın navigasyon kaydıyla sürekli izleniyorlar.
Bu da hem yolcuların hem de sürücülerin aslında daha güvenli seyahat etmesini sağlıyor.
Bu uygulamalara karşı çıkmanın herhangi bir mantığı yok aslında.
Arz hem talebi karşılamıyor hem de kalitede sorun varsa buna bir çözüm her sektör için şarttır. Ancak tabi bu gerçeğin kabul edilmesi gerekiyor. Daha geçtiğimiz günlerde İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu “İstanbul’da taksi yeterlidir” açıklamasında bulundu.
UKOME’de tarafsız davranmayınca çözüm süreci tıkanıyor. İBB’nin büyük uğraşıyla İstanbul trafiğine her ne kadar 2500 yeni taksi eklenmiş olsa da 20 milyon’a yaklaşmış bir şehir için halen yeterli değil.
Dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’un böyle bir problem yaşamaması gerekiyor. Dijitalleşen bu çağda herkesin bir tıklamayla taksisine ulaşabilmesi gerekiyor.