4 milyon sokak köpeği

İlker Yıldız

Sokak köpekleriyle ilgili tartışmalara başta dahil olmak istemesem de konunun tartışma ekseninden kaydığını düşündüğüm için bir kaç şey söylemek istedim.

Ben İstanbul’da ikamet ettiğim son yıllarda Esenyurt’ta yaşıyordum. Yaşadığım siteden çıkıp iş yeri servisine bineceğim metrobüs durağına ulaşabilmem için yaklaşık 500-600 metrelik bir yol yürümem gerekiyordu. Bu arada o bölgeye göre çok merkezi bir yerden bahsediyorum. Bilenler bilir, Kristalşehir Sitesi.

Çalıştığım üniversite eve uzak olduğu için sabah 05:45’te gerçekleşiyordu bu yolculuk.

Ve her Allah’ın günü bana işkence oluyordu.

Siteden çıkar çıkmaz etrafımı çeviren en az 10 köpek hırlaya hırlaya beni takip ediyorlardı. Evet belki ısırmıyorlardı ama benim gibi köpek korkusu olan kişiler için bu 500 metrelik yol 50 km gibi geliyordu.

Kısa süre sonra da o köpeklerin 6 yaşında bir çocuğa saldırıp paramparça ettiklerini duydum.

Toplu bir katliama kalbi, vicdanı olan kimsenin evet demesi elbet mümkün değil ancak köpeklerin yeri sokaklar olmamalı. Daha doğrusu sokak hayvanı diye bir olgunun kendisinde bir hata var. Doğal yaşam ortamının dışına terk edilmiş kedi, köpek gibi hayvanları bir romantizm içinde sokakta besleyenler o hayvanların gün boyunca sokakta başına neler geldiğine dair bir endişeye sahipler mi?

4 milyon köpekten bahsediliyor değil mi? İnanılmaz bir sayı.

Çok temel olarak, şehirlerin büyüklüklerinden bağımsız bir fikir vereyim.

81 ildeki tüm belediyelerin eşit kapasiteli barınaklar inşa etmesi ne kadar sürebilir? Farkındayım, İstanbul’daki sokak köpeği sayısıyla Iğdır’daki aynı değil. Kabul.

Ama önemli olan zaten burada kaliteli hizmet verebilmek için yoğunluğu dağıtmak.

Veterineri, bakıcısı olan barınak inşası bu konuyla ilgili temel öncelik olsun. Bu arada böyle bir proje veteriner ve ilgili personelle ilgili bir yeni istihdam kapısı da açar. Tam kısırlaştırma ve çip ile sokak köpeklerinin tamamının kayıt altına alınması sağlansın. Hatta bununla ilgili bir kurum bile kurulabilir.

Hayvan sahiplenmek isteyenler için tek adres bu kurumlar olsun ki hem bir rehabilitasyon süreci tamamlanmış olsun hem de kayıt, kontrol mekanizması işleyebilsin. Eğer sahiplenen insanlar köpeği sokağa bırakırlarsa hapis cezası verilsin.

Bu hayvanların yaşama hakkı var, kesinlikle.

Ama bu yer sokak değil.

Avrupa’da sokak hayvanı diye bir kavram yok. Doğa hayvanları var. Ormanlarda, parklarda sincap, tilki vb hayvanlar görebiliyorsunuz.

Ormanların bazı bölgelerinde “Dikkat kurt var” uyarıları görebiliyorsunuz.

Ama köpekler insanların baktığı canlılar. Ve kedilerden de farklılar. Doğaları gereği hırçınlaşabilen, hırçanlaştığında tehlikeli olabilen, yaşadığı yeri sahiplenebilen bir canlı türü.

Bu olayın bana daha makul bir çözümü yok gibi geliyor.

Ama köpekler toplanmaya başlarken yaşanacak manzaraları da hayal edebiliyorum. Hayvan hakları koruyucuları direnecek, hatta belki de polis gelip güç kullanacak...

Yaşandı bunlar.

ALMANYA ALMANLARINDIR

Almanya’nın kuzeyinde Sylt diye bir ada var. Zenginlerin adası diye bilinen bu adada gerçekten de her türlü hizmet Almanya ortalamasının çok üstünde bir fiyata veriliyor.

Bir kaç gün önce bu adada eğlenen bir grup gencin çekip paylaştıkları video sosyal medyada patladı.

Eli yüzü düzgün, güzel giyinimli bu gençler ellerinde içkiler dans edip, şarkı söyleyerek “Yabancılar dışarı, Almanya Almanlarındır” diye slogan atıyorlardı.

Gülüyorlar, eğleniyorlar, bir yandan da Hitler taklidi yapıyorlardı.

Bu kişiler hakkında anında savcılık soruşturma başlattı.

Neo Nazizm’in tekrar dirilmeye başladığı AFD’nin Almanya’nın en yüksek oy alan üçüncü partisi konumuna gelmesinden belli oluyor ama devlet tarafından Nazizm dönemini anımsatan sembol ve marşların söylenmesinin yasaklanmış olmasına rağmen bu kadar rahat davranılması Almanya’nın geleceği açısından büyük bir soru işareti.

Nitekim geçtiğimiz aylarda Whatsapp grubunda birbirlerine Nazi selamları gönderen polisler hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.

Göçmen işçiler sayesinde bugünlere gelen Almanya’nın bu gibi olaylara vereceği kurumsal tepkilerden dolayı siyasetini de yakından takip etmek burada yaşayan 4 milyon Türk için de giderek önem arz ediyor.

ŞAMPİYON GALATASARAY

Galatasaray hak ettiği bir şampiyonluk kazandı. İki yıldır ligin en iyi futbolunu Galatasaray oynadı, en pahalı ve güçlü kadro Galatasaray’da.

Bunu kabul etmek gerekiyor. Bir Fenerbahçeli olarak tebrik ediyorum.

Fenerbahçe Spor Kulübü resmi X hesabından yapılan paylaşımı da hiç doğru bulmuyorum. Hakem hataları bu sporun bir parçası ve evet Fenerbahçe bundan çok zarar gördü ama Fenerbahçe Mart sonundan sonra geçen haftaki Galatasaray maçına kadarki süreçte zaten maçı domine eden bir oyun oynamıyordu.

Yani sonuna kadar gümbür gümbür oynayıp da hakkı elinden alınan takım moduna girmek Fenerbahçe büyüklüğüne yakışmıyor. Sivas maçı da Konya maçı da oynanan aciz futbolun örnekleridir.

Kaldı ki 99 gol ile 99 puan alınmış nasıl şampiyon olamıyoruz diye sormaya da gerek yok.

Basit rakip daha az hata yapmış.

Mükemmel bir yarış yaşandı ve Galatasaray kazandı. Yok o öyle olmasaydı, bu böyle olmasaydıları bırakmadığımız sürece bir yere gelemeyiz.

Sivas deplasmanında Fenerbahçe 4 attı da 2 mi sayıldı?

Önümüzdeki sezona bakacağız ve Avrupa’daki istikrarlı oyunumuzu sürdüreceğiz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (23)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.