ABD’de başkanlar en fazla iki dönem için seçilebiliyorlar. Bu “kurucu başkan” George Washington’un başlattığı bir gelenek. İkinci dönemini tamamladıktan sonra “bu görev için sekiz yıl fazla bir süre” diyerek yeniden aday olmadı. Aday olması durumunda seçilme şansı neredeyse yüzde yüz olduğu halde… Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na önderlik edip yeni devletin siyasi rejimini şekillendiren kadronun en ön sırasında yer alan, yani tabiri caizse “Amerika’nın Atatürk’ü” diyebileceğimiz Washington’un adı ülkenin başkentine verilecek kadar itibarlıydı o günlerde ve “Amerika’nın babası” iki dönem başkanlık yaptıktan sonra kendi isteğiyle kenara çekildi.
İki dönem kuralı bir yasal zorunluluk olmasa da “siyasi teamül” olarak 20. yüzyıl ortalarına kadar sürdürüldü. İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülkeyi yöneten Franklin Roosevelt bu teamülü yıkarak dört kere üst üste aday olup başkan seçildi. Dördüncü döneminin başında 63 yaşındayken öldü. Ömrü vefa etseydi birkaç defa daha seçilebilirdi belki…
Bu durum Amerikan siyasi elitinde rejimin karakterinin korunmasına ilişkin bir kaygı oluşturdu. Roosevelt’ten sonra “iki dönem kuralı” yeniden gündeme getirildi ve bütün partilerin katılımıyla gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle başkanların iki dönemden fazla görevde kalmaları yasal olarak önlendi.
Yapılan yasal değişikliğin ardından bu makama gelen Truman iki dönem görev yaptı. Truman’ın halefi Eisenhower da ikinci defa seçildikten sonra yaklaşık yirmi yıl boyunca bu başarıyı gösteren başka bir başkan olmadı. Reagan’dan itibaren ise başkanların Beyaz Saray’daki ikamet süreleri yeniden sekiz yıla çıktı. O günden bu yana ikinci dönem için adaylıklarını koyan başkanların hepsi seçimi kazandı. Biri hariç…
***
Geçtiğimiz hafta vefat eden “Baba Bush” 1980’lerden bu yana ikinci defa seçilemeyen yegâne başkan. Yani ciddi bir istisna. Siyasi ölçüler itibarıyla başarılı bir görev süresi geçirdiği kabul edilen “Baba Bush”un aksine “ABD tarihinin gelmiş geçmiş en başarısız başkanlarından biri” diye anılan “Oğul Bush” başkanlık seçimini iki defa üst üste kazanmayı başarmıştı.
Demek ki siyasi gelişmelerin yönünü öngörebilmek için birtakım soyut ölçülerden ziyade bir ülkenin toplumsal atmosferini dikkat almak gerekiyor. Nitekim mevcut ABD Başkanı Trump’ın da iki yıl sonra yapılacak seçimi tekrar kazanması en önde gelen ihtimal olarak görülüyor. Tabii gelecek günlerde öngörülmedik bir gelişme yaşanmazsa ve bilhassa önceki seçimin manipülasyonu doğrultusunda Rusya ile işbirliği yaptığı suçlamasına ilişkin yürümekte olan yargı sürecinden dolayı başına bir şey gelmezse…
Bilindiği gibi, Özel savcı Robert Mueller tarafından sürdürülen soruşturma Trump’ın -şimdilik kendisine değil- seçim kampanyasının yöneticilerine yönelik olarak Moskova’yla işbirliği suçlamasını temel alıyor. Ama ayrıca Başkan’ın kendisine yönelik olarak da bu soruşturmanın engellenmesi için çaba harcadığı iddiası soruşturuluyor. Bu çerçevede Trump’ın ekibinden bazı kişiler yargıyla işbirliği yaparak önemli bilgiler de verdiler. Bunların çoğu basına yansıdı. Kamuoyunda konu hakkında belirli bir algı oluştu. Dolayısıyla mevcut başkanın sözkonusu suçlamalardan sıyrılması zor görünüyor. Bu gidişle Trump’ın azline ilişkin bir kararın er ya da geç Kongre gündemine gelmesi bekleniyor. Nerede bekleniyor? Washington gündemini kendi gündemi gibi ilgiyle takip eden dünya kamuoyunda. Bunun için The New York Times veya CBS News gibi haber kaynaklarını izleyen zümrelerde.
Ne var ki ABD siyasi sistemini yakinen bilen bazı siyasi analistlere göre bu türden bir gelişmeyi beklemek gerçekçi değil. Birincisi, Amerikan eliti bir başkanın azledilmesini kendi ülkelerinin siyaset kurumunun itibarı adına hoş karşılamıyor. İkincisi, böyle bir kararın Trump’ın destekçi tabanını güçlendirecek bir sürecin fitilini ateşlemesinden endişe ediliyor.
Bu durumda “en temiz” çözüm Başkan’ın görev süresini tamamlayıp ayrılması olarak görülüyor. İki yıl daha sabredelim deniyor. Ama bir ihtimal daha var... İki sene sonraki seçimi Trump’ın yeniden kazanması ihtimaline karşı yarı şaka, yarı ciddi dile getirilen görüş de “iyi ki iki dönem kuralı var” şeklinde...