Trump azledilir mi?

İbrahim Kiras

Amerikan siyasi sistemi -iyi işleyen bütün diğer sistemlerdeki gibi- kurumlara dayalıdır. Her bir kurum kendi yetki ve sorumluluk alanı içinde görevini yerine getirir ve öteki kurumlarla ilişkisi esas olarak koordinasyon ve işbirliği temelindedir. Başka ülkelerde de öyledir tabii ama başka ülkelerde kurumlar arası ilişkilerde sorun çıktığında çoğunlukla siyasi otorite (veya halkın iradesinin temsilcileri) son sözü söyler ve sorun bir şekilde çözülür. Ne var ki ABD geniş bir coğrafya üzerinde federal bir siyasi sisteme sahip olduğundan sadece Başkan ve Kongre üyeleri değil; valiler, yargıçlar vs. birçok kamu görevlisi de halkın oyuyla seçiliyor. Tabiri caizse dikey değil yatay bir demokratik sistem işliyor ABD’de. Dolayısıyla siyasi sorunların da dikey değil yatay ilişkiler aracılığıyla çözülmesi gerekiyor.

Bu bakımdan Washington’da yaşanan siyasi sorunları Türkiye’deki veya diğer Avrupa ülkelerindeki siyasi ve idari yapıyla mukayese ederek değerlendirmek yanlış olur. Keza bugünlerde Beyaz Saray ile Kongre arasında yaşanan çekişme veya Başkan’ın yargı kurumuyla elektrikli ilişkisi de aynı sebepten dolayı buradan bakıldığında kolayca anlaşılabilecek konular değil.

***

Bugünlerde Washington’da yaşanan meseleyi kısaca özetlemek veya Türk mantalitesine tercüme ederek anlatmak gerekirse…

Problemin kaynağında Trump’ın sıradışı siyasi kişiliği var. Bu sıradışılık iki boyutlu. İlk boyutu şu: ABD Başkanlarının hemen hepsi Beyaz Saray’a gelmeden önce ya vali ya da senatör olarak görev yapmış oldukları için devlet mekanizmasının işleyişini ve dolayısıyla yetkilerinin sınırlarını biliyorlardı. Trump daha önce ne valilik ne de senatörlük yaptı. Bu yüzden kendi yetki sınırlarını belirlemede problem yaşadığı düşünülüyor.

Trump’ın sıradışılığının ikinci boyutunu ise kendisini Beyaz Saray’a taşıyan toplumsal rüzgârın farklılığı oluşturuyor.

Amerikan toplumunda son yıllarda kurulu düzene ve halka yabancılaşmış görünen elit zümreye karşı oluşan tepki Trump’ı bulunduğu yere taşıdı. Veya Trump o toplumsal dalganın üzerinde sörf yaparak şimdi bulunduğu yere ulaştı. Tabiri caizse “orta sınıfın laneti” Trump aracılığıyla statükonun yüzüne çarptı.

Ne var ki Trump’ı Beyaz Saray’a kadar getiren rüzgârın bu aşamadan sonra yapabileceği bir şey yok. Seçilip o makama geldikten sonra Başkan’ın kendisi kendi yolunu açacak kararlar alabilmek durumunda. Trump bunu göremedi sanki. Yalnızca kendisi sandıktan çıkmış gibi devletin kurumlarını by-pass ederek ülkeyi kendi başına, hatta kendi kafasına göre yönetmeye kalkıştı.

***

Müslümanları ülkeye sokmamak veya Meksika sınırına duvar örmek gibi seçim vaatlerini yerine getirmeye yönelik adımları statüko tarafından bir şekilde engellendi ama bunlar Trump’ı sistem açısından tehlikeli adam haline getiren sebepler değildi... Beyaz Saray’daki zatı Amerikan sistemi açısından tehlikeli hale getiren eylemi devletin kurumlarını by-pass etmeye kalkışması oldu. Rusya ile ilişkileri geliştirmek ve özellikle Çin’e karşı daha fazla işbirliği içine girmek istiyordu Trump. Bu ABD dış politikasında ciddi bir değişiklik anlamına geliyordu ama problem bu değildi. Problem, bu politikanın devletin kurumları devre dışı bırakılarak ve kapalı kapılar arkasında kişisel ilişkiler aracılığıyla devreye sokulmak istenmesiydi.

ABD’de anayasal sistemin ve siyasi yapının tahammül edemediği nokta işte burası.

Onun için, ilk başlarda pek ciddiye alınmamıştı ama artık ABD Başkanı Trump’ın görevinden alınması konusu komplo teorisi olmaktan çıktı, dikkate alınması gereken bir seçeneğe dönüştü. Siyasi gözlemciler ve analistler Kongre’den azil kararı çıkmasının çok muhtemel olduğunu bildiriyorlar.

Ancak, siyasi elitleri düşündüren bir başka mesele var bu süreçle ilgili… Trump’ı bulunduğu yere taşıyan rüzgârdan söz etmiştik ya, işte o rüzgâr düşündürüyor Amerikan elitlerini. Statükoya ve elitlere yönelik toplumsal hoşnutsuzluk, hatta toplumsal öfke giderek kabarmış, giderek büyümüş ve bir sürpriz yaparak Trump gibi bir adamı Beyaz Saray’a kadar taşımıştı. Şimdi statüko, gerekçesi ne olursa olsun, Başkan’ı görevden aldığında söz konusu toplumsal öfkenin daha da büyümesi veya büyümese bile kemikleşmesi şu anda ortadan kaldırılmak istenenden daha büyük bir probleme yol açar mı?

Bu soruya verilecek cevap doğrultusunda azil konusunda bir kararın netleşmesini beklemek gerekiyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.