Taraftarlık gönül işi ama bir yere kadar

İbrahim Kiras

Siyasi parti taraftarlığını futbol kulübü taraftarlığına benzetiyoruz sık sık. Ama sahiden de benziyor tutum ve davranış kalıpları. Takımımızı ölesiye seviyoruz, partimize bağlılığımız pazara kadar değil mezara kadar. Ama bu daha çok retorikte böyle. Daha doğrusu, sevgimizin ve bağlılığımızın iyi günlerinde, sevdiğimize “toz kondurmama” aşamasında…

Sözgelimi, bir futbol maçı sırasında desteklediğimiz takımın oyuncusunun yaptığı faulü faul olarak görmeye pek yanaşmayız. “Müdahale topa hocam” deriz. Bizimkilerden biri ofsayta düşmüşse “ne ofsaytı ya” demeye eğilimliyizdir. Karşı takım tesadüfen maçın son dakikasında gol atsa “hakem gol attırmak için uzattı maçı” deriz. Zaten bir maçı kaybetmişsek hakem muhakkak karşı tarafı tuttuğu için bu sonuçla karşılaşmışızdır.

***

Ancak… tuttuğumuz takımın yenilgilerini veya başarısızlıklarını tolere etme konusunda da bir sınır vardır… Bir maç, iki maç idare edilir ama yenilgiler, başarısızlıklar üst üste geliyorsa önce homurdanmalar başlar, ardından aleyhte tezahürat. Bazı taraftarlar ise maçlara gitmemeye başlar. Tribünler tenhalaşır. En başta oyunculara kabahat bulunur, sonra hoca suçlanır. En sonunda kulüp yönetimine sıra gelir. Kulüp başkanları bunu bildikleri için başarısız neticeler sökün ettiğinde hemen hocayı değiştirip sorunu çözmek isterler. Bu yolla sorun çözülmezse bile hiç değilse sıranın kendilerine gelmesini bir süre ertelemiş olurlar.

Siyasi parti taraftarlığımız da üç aşağı beş yukarı aynı zihin kalıpları ve aynı psikolojik mekanizmalar içinde şekilleniyor. Partimizi yönetenler bizi memnun edecek işler yapıyorlarsa kullandıkları yöntemlere pek bakmıyoruz. Yani faullü oynamaları, ofsayttan gol atmaları, hakemi aldatmaya yönelik hareketleri görmüyor gözümüz. Ama bütün bu yöntemleri de kullanmasına rağmen beklediğimiz başarıyı yine gösteremiyorsa pazara kadar değil mezara kadar içinde yer almaya söz verdiğimiz partimizle aramızda ister istemez bir mesafe oluşabiliyor. İnsanoğlu böyle…

***

Sembolik anlatımdan düz realist anlatıma geçecek olursak… Son 16 yılın rakipsiz şampiyonu AK Parti ilk defa bu seçimde ciddi manada sıkıntı yaşıyor. Taraftarlarının tamamının desteği çantada keklik değil. Bunun sebepleri ayrı bir tartışma konusu tabii. Başarılı zamanlarında işe yarayan “fabrika ayarlarından” kopmuş olması, kurumsal iktidar perspektifinden kişisel iktidar yaklaşımına sürüklenmesi vs dolayısıyla toplumun beklentilerini karşılamaktan giderek uzaklaşması, buna mukabil toplumdan sürekli daha fazla yetki ve daha fazla destek talebinde bulunmaya başlaması görünürdeki sebep… Partiyi bu noktaya getiren sebepler ise göz önünde olmadığı için vatandaşın gündeminde değil.

Peki, bu sıkıntılı tablo AK Parti’ye seçim kaybettirir mi? bunu söylemek kolay değil. Birkaç sebepten dolayı kolay değil. Öncelikle partinin tabanı, yani bir anlamda taraftar kitlesi, çoğunluğu itibarıyla bir başarısızlık görmüyor ortada. Bunun taraftar psikolojisiyle açıklanması da mümkün, devlet yönetimindeki problemlerin sokaktaki vatandaşın yaşayışına etkilerinin şu anda pek fazla hissedilmiyor oluşuyla da.

Bir de alternatif eksikliği var. AK Parti seçmeninin, biliyorsunuz, daha önce de -Haziran 2015 seçiminde olduğu gibi- partisine uyarı mesajları verdiği oldu. Ama hem devletin çarklarını döndürmek konusunda hem de toplumdaki dengeleri sürdürmek bağlamında AK Parti’yi aratmayacak bir alternatif ortada görünmediği için “küskün seçmen” bağrına taş basıp yuvasına geri döndü.

***

Yarınki seçimde durum değişir mi, bilmiyorum. Ama değişirse bunun sebebinin muhalefet partilerinin alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymaları olmadığını biliyoruz hepimiz. Bu bakımdan da AK Parti’nin kendi küskün ve bıkkın seçmeni tarafından cezalandırılma ihtimalinin mevcudiyeti muhalefete iktidar yolunun açılmış olduğu anlamına gelmeyebilir.

Yaklaşık iki asırdır oy sandığıyla tanışıklığı olan milletimizin yarınki seçimi kendi itibarına uygun bir şekilde tamamlamasını diliyorum. Bütün siyasetçilerimizin toplumdaki olgunluğun ve barış havasının bozulmaması için azami gayret göstereceklerine inanıyorum. Kim kazanırsa kazansın, seçimin galiplerini kendi adıma şimdiden tebrik ediyorum.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (58)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.