Son bir haftadır “darbe” lafı yine dolaşıma girmiş görünüyor. Burada ilginç olan husus mevcut iktidarın “karşıtlarının” değil, “destekçilerinin” bu konuyu gündemde tutmak için çaba harcıyor görünmeleri.
Oysa bugün AK Parti iktidarı daha önce hiçbir iktidara nasip olmadığı kadar devlete ve devletin istisnasız her birimine hâkim durumda. Yargı, emniyet, istihbarat, ordu… Elindeki medya gücü ve sokağın sınırsız desteği de malum. FETÖ’nün belki de elindeki son fişeği harcayarak yaptığı 15 Temmuz kalkışması, hedeflediği sonucun tam aksine yol açarak, iktidarın gücünü daha da arttırdı. Devletin bütün birimlerinde gerçekten çok sert bir temizlik yapıldı. Bazen kurunun yanında yaşın da yakılmasına yol açacak kadar sert bir temizlik. Dolayısıyla FETÖ’nün hâlâ darbe yapabilecek güce sahip olduğunu düşünmek abartılı görünüyor. Elbette yakın tarihimizde ortaya çıkmış olan en tehlikeli örgüt olan FETÖ’ye karşı her daim uyanık olmak gerekir. Ama askeri darbe yapabileceğini/yaptırabileceğini düşünmek bilhassa 15 Temmuz’dan bu yana yapılanların da aslında göz boyamadan ibaret olduğunu iddia etmeye varır. Bunun doğru olmadığını herkes biliyor ve görüyor.
FETÖ ile beraber “Kemalist generaller” de mevhum darbe hazırlığının aktörleri olarak gösteriliyor. Kimilerine göre Fetulahçılarla beraber, kimilerine göre kendi başlarına… Kemalist generallerin geçmişte darbeler yapmış oldukları malum ama bugün TSK komuta heyetini böyle bir suçlamaya maruz bırakmak hiç değilse insafsızlık. Bugün İdlib’de askerlerinin başında seferde bulunan komutanlardan söz ediyoruz. İkincisi, yine bu muhayyel darbenin potansiyel aktörleri arasında adları anılan “Perinçekçi subaylar”ın bugünkü iktidarla bir sorunlarının olduğunu düşünmek için de sebep yok ortada.
* * *
Bana kalırsa TSK içinde “Kemalist generaller” veya “Perinçekçi subaylar” diyen anılan birtakım “örgütlü” grupların mevcut olduğu varsayılsa bile bunların günümüz konjonktüründe bahsedildiği şekilde bir güce sahip olduklarını düşünmek fazlaca abartı olur.
Aslında burada her şey bir şeylerin abartılmasıyla sorun haline getiriliyor. Rand Corporation’ın raporunda geçen bir ifadenin “ABD’nin darbe talimatı” diye yorumlanmasından İlker Başbuğ’un “2009’da Meclis’te çıkan bir yasa FETÖ’ye büyük cesaret verdi” sözünün “darbe şifresi” olduğunun iddia edilmesine, Kılıçdaroğlu’nun “siyasi ayak bugünkü iktidardır” açıklamasının CHP’nin de darbe hazırlığının içinde olduğuna delil sayılmasına kadar…
Bugünlerde birdenbire “Aman! Yeni bir darbe hazırlığı yapılıyor, uyanık olalım, hazır olalım” edebiyatı yapmaya başlayanların amaçlarını ve samimiyetlerini bilmek ve ölçmek mümkün olmasa da darbe alameti diye gösterilen şeylerin pek de darbe alameti sayılamayacağı ortada.
TSK’nın -15 Temmuz’un öncesinde ve sonrasında FETÖ’ye karşı mücadelenin içinde yer almış olan- mevcut komuta kadrosunun töhmet altında bırakılmasının sebebini de pek bilemiyoruz ama bunun ordu mensuplarının iktidara sempatilerini artıracak bir hamle olmadığı belli.
Neresinden tutsanız elinizde kalan bir “dedikodu operasyonu” var karşımızda. İktidar cephesi mensuplarınca medya üzerinden yürütülüyor olmasa kaale alınması bile düşünülemeyecek kadar absürt.
* * *
İyi de, bütün her şeye rağmen TSK içinde darbe düşüncesini bir türlü aklından çıkaramayan birileri olamaz mı? Olabilir tabii ama 15 Temmuz gecesi sokaklara dökülen, tankların önüne yatan insanları gördükten sonra bu kişilerde de darbe yapma hevesinin devam edebileceğini düşünmek hiç mantıklı görünmüyor.
Zaten oyları erimekte olan, şimdiki ittifak düzeni içinde yüzde ellinin üzerinde oy alması iyice imkansızlaşan, çünkü başta ekonomi ve dış politika sahalarında olmak üzere son yıllarda yaptıklarıyla toplumdaki memnuniyetsizlikleri sürekli artıran, son olarak içinden iki ayrı yeni parti çıkaran mevcut iktidarı askeri darbeyle devirmeyi düşünen birileri varsa, bunlar ya çok aptal olmalılar ya da iktidarın ömrünü biraz daha uzatmak için kafa patlatıyor olmalılar.
Nitekim muhalif kesimde darbe konusunun AK Parti tabanını konsolide etmek için iktidar tarafından gündeme getirildiğini söyleyenler çıktı. Bu doğruysa, yani birileri partinin tabanını konsolide etmek veya teyakkuzda tutmak gayesiyle darbe söylentilerinin gündemde olmasından fayda umuyorlarsa aslında bu yolla partilerine zarar verebileceklerini göremiyorlar demektir.