Gazete yazarları da dahil olmak üzere ülkenin entelektüel kamuoyu bir haftadır üzerinde kafa yoruyor ama şu soruların cevabını bulamıyoruz bir türlü: Pop müzik şarkıcısı Tarkan’ın -pandemiyi kasdettim dese de politik mesaj içerdiği çok belli olan- şarkısı nasıl oldu da ülkedeki kutuplaşmanın tam göbeğine yerleşebildi?
Tamam, herkes siyasi görüşüne veya pozisyonuna göre bir tepki gösterebilir şarkının içeriğine veya üzerindeki sosa. Bu hem olağan hem de meşru bir hak. Ancak bir abartı yok mu her iki tarafın da tutumlarında? Neden muhalifler bu pop şarkıcısını adete resmî sözcüleri gibi benimsediler bir anda. Neden iktidar taraftarları bu kadar öfke duydular “megastar”a?
Galiba bu soruların cevabı Tarkan’ın toplum için taşıdığı anlam ve değerde. Daha doğrusu, Tarkan gibi tanınmış veya başarılı figürlerin politik desteğinin değerinde. Zira bugün Türkiye’de -ve dünyanın büyük bölümünde- toplumun temsilcileri veya seçkinleri veya rol modelleri sayılabilecek figürler olsa olsa şarkıcılar, sinema/TV oyuncuları, futbolcular vs. gibi medyatik kişilikler oluyor.
Dolayısıyla “topluma mal olmuş” bu kişilerin desteğini kazanmak toplumun bu kişilere ciro ettiği itibar kredisini de kazanmış olmak gibi anlaşılıyor galiba. İşte bu yüzden iktidar mensupları da sözgelimi Orhan Gencebay veya Mazhar Alanson gibi tanınıp sevilen şarkıcıların kendilerine gösterdikleri belli belirsiz teveccühü fazlasıyla önemsiyorlar. Aynı şekilde muhalifler ise bu isimlere tercihlerinden dolayı kızıyorlar. Yani önemsedikleri için.
Bugün Tarkan’ın yaptığı şarkıdan dolayı hükümet taraftarlarından çok sert tepki görmesi, vatan hainliği ile suçlanması da bu yüzden. Yani önemsedikleri için kızıyorlar onlar da Tarkan’a. Önemsiyorlar çünkü toplumun önemsediğini görüyorlar.
Sezen Aksu’ya karşı başlatılan manasız linç kampanyasının yarı yolda sona erdirilmesinin ve “dilini koparırız” retoriğinden geri adım atılmasının da sebebi “Minik Serçe”nin toplum nezdinde sahip olduğu derin ve geniş itibarın kendisine yöneltilen suçlamaları kolayca püskürtebildiğinin görülmüş olmasından başka bir şey değildi.
Bu durumda başka bir soruyla konu üzerinde düşünmeye devam etmemiz gerekiyor: Neden şarkıcılar veya sinema/TV oyuncuları (veya başka bazı ülkelerde bunlara ilaveten bilginler, yazarlar, düşünürler) toplumda kendi kişisel yetenekleriyle ve başarılarıyla orantısız büyüklükte bir saygınlığa, liderlik rolüne ve etki gücüne sahip olabiliyorlar?
Öyle görünüyor ki belirli alanlardaki başarılar sayesinde öne çıkıp toplumda prestij ve statü kazanan bireyler diğer insanlar üzerinde etki gücüne sahip oluyorlar. Statü sahiplerinin sözüne ve davranışına daha fazla önem ve değer atfediyoruz.
Kadim kültürlerde soylular, büyük servet sahipleri, bilginler/rahipler, başarı kazanmış savaşçılar saygınlık taşıyorlardı. Herhalde bazı toplumlarda belirli türdeki sanatçılar da bunlar arasındaydı. Ancak sanatçıların geçmişte hayal edilemeyecek kadar geniş kitlelere ulaşabilmesi modern dönemin medya teknolojilerinin eseri olsa gerektir. Bugün bilim insanları, düşünürler veya ruhban zümresi de bu gelişmeler sayesinde daha geniş bir muhatap kitlesi bulabiliyor olsa da bilimin, yüksek sanatın, tefekkürün, dinle ilgili belirli seviyedeki yorumların popüler sanat kadar geniş bir dinleyici sınıfına ulaşması zor. Bunun için eğitimin de aynı oranda gelişip yaygınlaşmış olması icap eder çünkü.
Diğer yandan, Türkiye’de de dünyada da sahne sanatları aslında toplumsal prestiji yüksek statüler vermiyor mensuplarına. Evrensel kültür değerleri itibarıyla bilime, felsefeye, yüksek sanata ve edebiyata daha fazla saygınlık yüklüyoruz. Ancak pratikte bu kategoridekiler daha dar çevrelere ulaşabildikleri için kazançlı çıkan diğerleri oluyor. Popüler sanatçının eğer yeterli entelektüel donanımı ve toplumsal değerlerle uyumlu bir kişiliği de varsa toplum üzerindeki nüfuzu daha da güçleniyor. Mamafih bir şair, bir ressam, bir filozof, bir akademisyen ancak TV ekranlarında hasbelkader görünürlük kesp ederse geniş kesimleri kendi varlığından haberdar edebiliyor.
Demek ki popüler sanatçılar ve TV yıldızları -belki şimdi bunlara internet fenomenleri de eklenmeli- toplumsal ve politik arenada söz sahibi olmaya devam edecekler.