Marangozlukta form eğitimde reform

İbrahim Kiras
Hükümetimiz kısa bir aradan sonra yeni bir eğitim reformuyla daha karşımızda!

Eğitimde ikide bir reform yapılmadan olmuyor çünkü. Göreve gelen her bakan kendi reformunu yapmadan gitmeyecek ki Türkiye’nin büyük reformlar tarihine adı yazılabilsin.

Mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim diye dalga geçmiş vaktiyle bir bakan. Şimdikiler ise “Reform yapmasam maarifi nasıl idare edeceğim” der gibiler.

Kaç yıldır kaç defa eğitim reformu yapıldı, hiçbiri hayırla anılmıyor ama yine de “Bakın, bu son” diye millete bir reform daha sunuluyor.

Hükümetimizin anayasayı bugüne kadar kaç defa değiştirdiğini unutup “Yeni bir anayasaya ihtiyaç var” diye yeniden her zamanki yemeği ısıtıp önümüze getirmesiyle aynı taktik.

Evet, sorun var. Evet, sorunu biz çözemiyoruz. Evet, bizim yaptıklarımız sorunu daha da büyüttü. Ama bunun sorumlusu biz değiliz, sistem. Sistemi değiştirmemiz lazım. “Tesisatın komple değişmesi lazım. Duvarları bir kere daha kıracağız, fayansları tekrar sökeceğiz” diyen usta ağzıyla söyledikleri bu aslında.

Şaka bir yana, eğitim alanında reform diye yapılan değişiklikler problemi çözmedi, üstüne üstlük yeni problemler üretti. Eğitim sistemimiz -ameliyat masasında kalan hasta gibi- reform masasından kalkamamış durumda.

Dünya ülkelerindeki okul çocuklarının başarı seviyelerini karşılaştıran PISA programında Türk öğrencilerin hangi performansı gösterdiği ortada.

Üniversite diplomasını fetişleştirip dağa taşa fakülte binası kondurmak başarı sayılıyor bizde. Öğrenci sayısıyla bile övünüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç yıl önce “Türk yükseköğretim sistemi ileri bir seviyeye ulaştı. Üniversite sayımızı 77’den 207’ye çıkardık. Almanya’dan çok çok ilerdeyiz onu söyleyeyim” diyerek dönemin Alman Başbakanıyla ilgili bir anısını aktarmıştı: “Merkel’e 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var deyince şöyle bir ‘üff’ dedi.”

Türkiye’deki öğrenci sayısını duyunca şaşkınlığını “üff” diyerek gösteren Merkel’in ülkesinde eğitimin kalitesi nasıldır, diye düşünenlerin sayısı fazla olmadığından gurur okşayıcı bir anekdot bu.

Oysa Türkiye’yi yönetenlerin Almanya’daki, Amerika’daki, Hollanda’daki ve diğer gelişmiş ülkelerdeki eğitimin kalitesine bakıp “üff” demeleri gerekir. Onların yaptığını biz niye yapamıyoruz diye bir düşünmeleri, konunun uzmanlarına da sorup bu büyük meseleye bir çözüm bulmaya çalışmaları gerekir.

Okul binası sayılarıyla, öğrenci sayılarıyla övünüp “Almanya bizi kıskanıyor” diyerek vatandaştan oy almak daha kolay olduğu için bunu yapmıyorlar. Akıllarına geldikçe reform yapıyorlar. Sistemi yap-boz oyuncağına çeviren bu sözüm ona reformların hangi sonuçları verdiğini de PISA listelerinden takip ediyoruz.

Hakkını yemeyelim, AK Parti iktidarlarının ilk döneminde eğitim alanında atılan adımlar -çoğunlukla- doğru adımlardı. Hiç değilse onları bozmasaydılar bugünkü durum bu kadar kötü olmazdı.

Hatta şu son dönemde hiçbir şeye dokunulmasaydı, yürüyen düzen sürseydi eğitim sistemimiz bugünkünden yine kat kat daha iyi bir durumda olurdu. Zaten yirmi yıl önce, otuz yıl önce bundan daha iyi durumdaydı. Araştırınca görüyorsunuz ki 70-80 yıl önce çok çok daha iyi durumdaydı. Demek ki biz eğitim sistemimizi geliştirmek yerine bozuyoruz.

Bu bozulmanın birçok sebebi var tabii. Hepsi de -doğrudan- mevcut hükümetin suçu değil. Ama o kadar reform yapıldıktan sonra, düzelmeyi bırakın, her şey daha kötüye gidiyorsa o reformların sorgulanması gerekir. Yeni bir reforma ihtiyaç duyuluyorsa bunun “gerçek bir reform” olması gerekir. Gerçek bir reform olması için de hem eğitim biliminin uzmanlarının hem de toplumdaki -akademi ve iş dünyası başta olmak üzere- paydaşların görüşlerinin alınıp kamuoyu önünde şeffaf bir tartışma süreci içinde kararların alınması gerekir.

Sanki yangından mal kaçırıyormuş gibi “Bin küsur sayfa metin yayınladık, bir hafta içinde herkes fikrini söylesin” demek güven verici bir yaklaşım değil. Din dersi kitabına “İhalar, sihalar yaptık” propagandasını sokuşturmak ise yapılan işin amacı konusunda iyice kuşku uyandıran bir tutum.

Her ne olursa olsun, bugüne kadar eğitim sistemini reform adı altında defalarca hallaç pamuğu gibi atmış olan, sorunları çözemeyip büyüten bir iktidar artık reform yapma yetkisini kaybetmiş sayılmalıdır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (80)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.