Kuruluş aşamasındaki bazı takviyelere rağmen mevcut kadrosu itibarıyla MHP’nin devamı durumundaydı İYİ Parti, siyasi söylemi itibarıyla ise merkez partisi havasındaydı.
***
Fakat bu iki veçhesini telif etmekte zorluklar ortaya çıktı bu sefer. Yönetim kademesinin ve vitrininin yüzde 99’unu MHP’den ayrılanların oluşturduğu bir parti toplumun milli hassasiyetlerine seslenmekte ihmalkâr oldu. Keza en başta genel başkanı mütedeyyin kimliğe sahip bir parti olarak toplumun muhafazakâr hassasiyetlerine hitap etme gereğini de fazla duymaz göründü.
2018’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yazmıştım, “Muharrem İnce camilerden türbelerden çıkmadı, Meral Akşener ise mitili Anıtkabir’e serdi” diye… Nitekim o günlerde bazı CHP’liler de “Meral Hanım Cumhur İttifakı tabanından değil bizden oy çalıyor” diye sitem ediyorlardı.
Bu eleştirilere karşı İYİ Partililerin söylediği ise şuydu: Biz nasıl olsa milliyetçi ve dindarız, bu yönlerimizi öne çıkarmaya gerek yok. AK Parti ve MHP’nin yaptıkları yüzünden milliyetçiliği ve muhafazakarlığı öcü gibi görmeye başlayan diğer toplum kesimleriyle aramızda açılan mesafeyi kapatmak, onları kazanmak, toplumun ortak dertleri etrafında siyaset yapmak zorundayız…
Bu söylediklerini yapabildiler mi, tartışılır tabii. Ama tartışılmayacak nokta İYİ Parti’nin her şeye rağmen girdiği ilk seçimde çok önemli bir oy oranını yakalamış olması. “Eski MHP seçmeni”nin büyük bölümünün oyunu aldığı ortaya çıktı bu yeni partinin. AK Parti’den kopan oyların bu sefer MHP’ye gitmesi dolayısıyla bu kritik detay pek anlaşılmadıysa da bunu yeni partinin seçmen tarafından pek merkez partisi olarak görülmediği şeklinde yorumlayanlar da olmuştur herhalde.
***
Bütün bu hususlar bir yana, bugün İYİ Parti’de yaşanan keşmekeş ideolojik bir zemine veya siyaset yapma tarzıyla ilgili fikir ayrılıklarına dayanmıyor. Koltuk kavgasında birbirinin ayağını kaydırmaya uğraşan grupların “gerekirse gemiyi batırmayı da göze alan” cüretkarlıklarına dayanıyor. Meral Akşener yaşananları partisine yönelik bir saldırı olarak yorumladı, Refah-Yol döneminde DYP’den ayrılan 43 milletvekilini hatırlattı, operasyon iması yaptı. Kuşkularında haklı olabilir ama partisini “dış operasyonlara açık” hale getiren sorunlar da görmezden gelinemez ve bunlar bir an önce çözülemezse ileride daha ciddi problemler doğurabilir. Genel başkan ve yakın çevresinin bunu görmesi lazım.
“Küskün”lerin görmesi gereken ise şu: Parti yönetiminden tasfiye edilmek istenen kişilere karşı kongrede sergilenen ayak oyunu rencide ediciydi ama bunun intikamını almak amacıyla izlenen bazı yollar sizi çok başka yerlere götürebilir. İntikam almak gibi negatif bir hedef yerine hem sizi hem tabanınızı memnun edecek bir çözüme katkı vermenin yolu her zaman bulunabilir.
İktidar cephesinin görmesi gereken de şu: Daha birkaç hafta önce “yerli ve milli” olduğu tescil edilen, “Sizin yeriniz Cumhur İttifakıdır. Bitsin artık bu hasret. Dönün artık yuvanıza” çağrıları yapılan parti hakkında şimdi yeniden “FETÖ’nün İP’i” diye başlıklar atılması siyaset değil. Bu çiğ yöntemler sözkonusu partinin tabanının dağılmasını bırakın, daha da kenetlenmesini sağlar. Hem zaten iktidarın muhalefet partilerinden birinde çatlak oluşmasına bel bağlaması ve hatta bu partinin dağılması senaryosuna yatırım yapması absürt bir tutum. O parti dağılınca oraya oy verenler dönüp size mi oy vermeye başlayacaklar sanıyorsunuz?