Bunlar çok vahim iddialar

İbrahim Kiras

Türkiye’deki sığınmacılar konusunun yeniden tartışmaya açıldığı günlerde bu sütunda çıkan bir yazıda şöyle bir bölüm vardı: Afgan göçmenler konusu da anlaşılması zor bir mesele. Bu insanların üç bin km. yolu ellerini kollarını sallayarak yürüyüp gelmiş olmaları ne kadar normal? İran’ın doğu sınırlarından girip batı sınırlarından çıkan yüzbinlerce insanın göçü Tahran yönetiminin haberi olmadan mı gerçekleşiyor? Türkiye’yi yönetenler bunu İran’a hiç sormuyorlar mı? Türkiye ile İran arasındaki sınır çok geniş olduğu için geçişlerin kontrol edilemediği izahı ne kadar kabule şayan? (“Asıl kaygı nüfus yapısının değişmesi mi?”, 29 Temmuz 2021)

O gün sorduğum bu sorulara cevap teşkil eder mi bilmiyorum ama yazının yayımlanmasından sonra ilginç gelişmeler oldu. Ama o gelişmelere gelmeden hikâyeyi en baştan anlatayım: ABD ani bir kararla Afganistan’daki askerlerini çekmeye girişince yıllardır bu ülkede işgal güçleri hesabına çalışmış olan insanlar için güvenlik riski ortaya çıktı. Taliban yönetimi bu kişilere hayat hakkı tanımayabilirdi. Bunun için Washington 19 bin Afganistan vatandaşı ile ailelerini ülkedeki askerleriyle birlikte buradan alıp ABD’ye götürmeye karar verdi.

Ne var ki bu ülkede ABD hesabına çalışan kişilerin sayısı 19 binden çok daha fazlaydı. Onlar ne olacaktı? Taliban’ın merhametine mi terk edileceklerdi? Amerikalılar onlar için de bir formül buldular: “Bu kişiler şimdilik Pakistan’a veya Türkiye’ye geçsinler, imkân bulursak ileride onları da ülkemize getirtebiliriz belki” mealinde bir açıklama yapıldı ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından geçen pazartesi. İlginç gelişme dediğim hadiselerden biri bu.

Reuters’in geçtiği habere göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, Washington’da gazetecilerin yer aldığı bir brifingte “Potansiyel göç konusunda Afganistan’ın komşu ülkeleriyle görüştüklerini” söylemiş, Pakistan’ın Afganistan ile olan sınırlarının açık kalmasının önemli olduğunu, diğer göçmenlerin ise İran üzerinden Türkiye’ye gidebileceklerini açıklamıştı.

Daha önce ise Avusturya Başbakanı “Afgan göçmenler için en uygun yerin Türkiye olduğunu” söyleyerek tepki çekmişti. (Şimdi de Belçika Göç Bakanı “Türkiye’yi Afganlar için güvenli bir üçüncü ülke haline getirmek, göç akışlarını yönetmemize yardımcı olacaktır” dedi.)

Bütün bunlara son olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun iddiaları eklendi. Ana muhalefet partisi liderine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda ABD Başkanı Biden ile yaptığı baş başa görüşmede ülkemize bu Afgan sığınmacıların gelmesini kabul etmişti.

Toplantıya devlet mekanizmalarının dışından, Kavakçı ailesinden getirilen genç tercümanın sebebi de belli olmuştur. Erdoğan bunun duyulmasını engellemek için bunu yapmıştır” diye ayrı bir iddia daha ortaya attı Kılıçdaroğlu.

Doğrusu, inanılması zor iddialar bunlar. Her ne kadar devlet yönetiminde kurumsal geleneklerin artık terk edilmiş olduğu, dış politika önceliklerinin iç politika hesaplarına karıştırıldığı, milli çıkarların siyasi kararların belirleyicisi olmaktan çıktığı apaçık bir hakikat olsa bile insan yine de bu kadarına inanamıyor.

Ancak CHP liderinin iddialarına inansak da inanmasak da ortada açıklığa kavuşturulması gereken bir tablo var: Son zamanlarda Afgan göçmenler aradaki 2-3 bin km yolu kolayca kat edip İran’ı boydan boya geçerek Türkiye’ye geliyorlar kitleler halinde. Sayıları yüzbinlerle ifade edilen bu insanların ortada ciddi bir organizasyon olmaksızın, yani ilgili devletlerin izni ve yönlendirmesi dışında bu işi başarmaları kolay olmasa gerek.

Diğer yandan, ABD’li yetkililerin göç konusunda “Afganistan’ın komşu ülkeleriyle görüştükleri” ifadesi veya Amerikalılarla çalıştıkları için Taliban’ın hışmına uğrayabileceği düşünülen binlerce kişinin “İran üzerinden Türkiye’ye gidebileceklerini” söylemesi sürçülisan olamaz herhalde.

ABD ile yapılan görüşmelerde müzakere edildiği açıkça bilinen Kabil Havaalanı’nın korunması işini Türk askerinin üstlenmesi teklifi bile birçok bakımdan riskli ve kabul edilemez nitelikteyken, kapalı görüşmelerde daha başka tekliflerin görüşülmüş ve başkaca pazarlıkların yapılmış olabileceğini düşünmek bile korkunç.

Umulur ki bu vahim iddialar hususunda kamuoyuna ikna edici bir açıklama yapılır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (119)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.