Aşı konusunda yapılanlar ve yapılmayanlar AK Parti politikalarının ve bunların arkasındaki temel anlayışın ve bu iktidara yön veren tercih önceliklerinin iyi bir özeti aslında.
Dünyada bütün ülkeler kendi vatandaşları için aşı tedariki peşine düştüğünde bizimkilerin epeyce bir süre hareketsiz kalmaları ve sonra da “Olursa Çin aşısı olur, başkası olmaz” diye tuhaf bir inat sergilemeleri ancak belirli bir zihniyetin işleyiş kodlarını bilenler için anlam taşıyor. Zira Çin aşısının alışverişinde şeffaflık söz konusu olmadığı için ne kaç doz ithal edildiğini biliyoruz ne kaç adet üzerinden anlaşma yapıldığını ne de kaç para ödendiğini. Hatta kimi iddialara bakarsanız para ödenip ödenmediği bile belirsiz. Parası ödenerek bir anlaşma yapılmış olsa karşı tarafın “kafasına göre” ara sıra üç beş milyon doz gönderip sonra sevkiyatı kesmesi anlaşılır bir durum değil çünkü.
Çin’le nasıl bir anlaşma yapılmış olabilir ki Sağlık bakanı “Önümüzdeki iki ay aşı tedarikinde sıkıntı çekeceğiz ama daha sonra bolluk gelecek” diye bir açıklama yapıyor? “Bolluk” derken Sinovac ve Biontech gibi mevcutların dışında üretilecek yeni aşıların çıkması kastediliyor. Demek ki Çin ve Alman aşılarından yeni tedarik ümidimiz kalmamış durumda. Oysa aynı bakan “Şubat’a kadar 50 milyon doz aşı almak üzere sözleşme imzalandı” demişti vaktiyle. İmzalanmış bir sözleşme varsa niye “sıkıntı” yaşıyoruz peki?
***
Salgını kırabilmek için nüfusun en az yüzde yetmişinin aşılanması gerektiğini söylüyor uzmanlar. Yani 120 milyon doz aşıya ihtiyacımız var. Bugüne kadar ülkemize gelmiş olan aşı miktarı nedense açıklanmıyor ama aşılama yapılan nüfusun 8 milyon küsur kişi olduğu bilindiğine göre toplam 16-17 milyon doz aşı tedarik edildiği anlaşılıyor. Bakanın açıklamasının haricinde birinci dozun uygulandığı kişilere verilen randevuların önce iptal edilip sonra yeniden iadesi de gösteriyor ki elde kalan miktar fazla değil. Yani taş çatlasın 20 milyon doz aşı gelmiş olabilir bugüne kadar Türkiye’ye. Bunun ne kadarının “hemşehri torpiliyle” aldığımız Biontech aşısı olduğu da belirsiz.
Biontech demişken, hatırlarsanız, Çin aşısının tercih sebebi açıklanırken iki Türk bilim insanı tarafından geliştirilen aşı için “ne olduğu belli değil” manasında laflar söylenmişti. Aslında Çinlilerinki dışında bütün aşılara bir kulp bulunmuştu. “Ötekiler daha ucuz belki ama biz para hesabı yapmadan halkımız için en faydalı olanı almaya karar verdik” denilmişti.
“Uğur Hoca” ise ülkesine ve kendi insanlarına fayda getirmesi için Türkiye ile anlaşma yapmak istediklerini söylüyordu. Bu yüzden sipariş kotaları doluncaya kadar bizi beklediler. Ama biz “İlle de Çinli olsun” inadımızdan vaz geçmedik.
Sağlık Bakanı, “Niye BionTech aşısı varken SinoVac’la anlaşmanın tercih edildiği” şeklindeki soruyu “Güvenilir ve etkinliği olan inaktif aşıyı önemsiyoruz” şeklinde cevapladıktan sonra şunu eklemişti: “Bize nisan ayından sonra teslim edilecek aşıya ihtiyacımız yok. Nisan ayından sonra yerli aşı çalışmalarımız devreye girecek.” (16 Aralık 2020)
***
Nisan gelince ise söz konusu çalışmaların tamamlanmasının yıl sonunu bulacağı ortaya çıktı. Çin aşısının durumu ise iyice belirsizdi. Bunun üzerine AstraZeneca ve Sputnik aşılarının da peşine düşüldü. Özellikle “iki Türk bilim insanınca geliştirilen” Biontech aşısının kıymeti anlaşıldı. Prof. Uğur Şahin’e üst üste telefonlar açıldı, aracılar gönderildi. O da ne yaptı etti, inisiyatif kullanıp birkaç milyon doz aşı gönderilmesini sağladı Türkiye’ye. “Nisan’da 4,5 milyon doz daha göndereceğim” dedi ve bu sözünü de tuttu galiba. Ama Türkiye’nin ihtiyacı asgari 120 milyon doz.
Oysa Sağlık Bakanı aylar önce içimizi rahatlatan açıklamayı yapmıştı: “Şu an nisan, en geç mayıs ayı sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz. AstraZeneca ve BioNTech ilavesi dışında söylüyorum. Şu an net, kesin olan 105 milyon için söylüyorum, en geç mayıs sonuna kadar bunun olacağını düşünüyoruz. Bu ne demek? 52,5 milyon insanımızın aşılanması demek.” (25 Şubat 2021)
Mayıs geldi ve şimdi de önümüzdeki iki ay aşı tedarikinde sıkıntı yaşanacağı açıklanıyor. Ama endişe etmeyin, ondan sonra “bolluk” var!
***
Bu sütunda “Kimse söylemek istemiyor ama gerçek şu: Hükümetin sebebini bilmediğimiz ‘Çin aşısı inadı’ yüzünden büsbütün aşısız kalma riskiyle karşı karşıyayız” diye yazalı aylar oldu... Bugün olan şey budur
Ancak bütün bu olup bitenleri yalnızca hesapsızlığa ve plansızlığa bağlamak eksik olur gibi görünüyor. Hesapsızlık, plansızlık olur ama bu kadar olmaz! Buradaki sorunun kaynağı mevcut iktidarın iliklerine işlemiş bulunan malum “tercih öncelikleri” dışında bir yerde aranmamalı.