Yeni bir kriz dalgası

İbrahim Kahveci

İki kelime ile çözülecek bir konu olsaydı; ya da iki satırlık kurtarma paketi ile işler bitseydi ne güzel olurdu.

Oysa sorunlar çok ciddi.

16 yıllık Avrupa beslemesi ekonomi dönemi bitti artık. Her yıl 40-50 milyar dolar para yollayan yabancılar yok artık.

Artık herkes ayaklarının üzerinde durmak zorunda.

Mesela bankalar; iç kredilerden tahsil edebildikleri para ile dış borçlarını ödüyorlar. Yani sisteme para girmiyor, tersine para çıkıyor.

Zaten IMF bu ortamda ekonomik durumumuzu ilan etti: 2019 yılında yüzde -2,5 ekonomik küçülme bekliyor.

Dün ise OECD beklentisini ilan etti: Onlar da 2019 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde -2,6 küçüleceğini öngörüyorlar.

Bu rakamlar az şey değil. Çünkü 2018 yılında sadece ve sadece yüzde 2,57 büyüyebildik. Yani baz etkisi az olan bir küçülme yaşayacağız.

Olayı şöyle izah edeyim: 2019 yılı ilk çeyreğinde yapı ruhsat izni verilen daire sayısı 139 binden 75 bine düşmüş. Oysa 2017 yılında yapı ruhsat izni alan daire sayısı 237 bindi. İlk bakışta ruhsat izinleri yüzde 46 düştü diyebiliriz. Lakin eğer 2017 yılını baz alırsak düşüş yüzde 68.

İşte bu nedenle 2019 yılında yüzde -2,5 veya -2,6 ekonomik küçülme az bir şey değil. Zaten mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü verilerine göre 2018 yılını 4 milyonun üzerinde işsiz ile kapattık.

Şöyle düşünün: 2018 yılını yüzde 2,57 büyüme oranı ve yüzde 12,8 işsizlik oranı ile kapattıktan sonra 2019 yılını nasıl kapatırız?

Büyüme yerine küçülme

İstihdam yerine işsizlik

****

Geçen hafta TV5’de çok detaylı verdiğim bir meseleden bahsedeceğim.

31 Mart yerel seçimlerine giderken kamu bankaları adeta kasanın ağzını açmıştı. Yılın ilk 3,5 ayında 60 milyar lira kredi verilmişti.

İkinci nokta ise yine kamunun bütçe harcamasıydı. Adeta etrafa para saçarcasına bütçeden harcama yapılmıştı. 2016 yılı ilk 4 ayında 176 milyar olan bütçe harcaması 2019 yılı ilk 4 ayında 330 milyar liraya yükseliş göstermişti.

Kısaca olay şu: 2019 yılı ilk çeyreğinde parasal genişlemeye bağlı bir ekonomik şişkinlik süreci yaşadık. Ama onca paraya rağmen ekonomi şişmedi, tersine hala küçülmeye devam etti. Sadece küçülme oranı düştü.

Parasal genişlemeye bağlı öncü göstergelerde de kısmi toparlanma görülmüştü. Bunların başında ise “Tüketici güven endeksi” geliyor. Hatta “Ekonomi güven endeksi” bile bu sayede toparlanmıştı.

Geçen yıl ağustos ayında yaşanan döviz krizinde yüzde -6,2 gerileyen endeks, bir ay sonra eylülde de yüzde -12,1 düşüş göstermişti. Oysa bu yılın mayıs ayında yaşanan düşüş yüzde -13,0 ile adeta bir rekor oldu.

Düşüşe neden olan alt kırılımlarda da ilginç sonuçlar var: 1-)Mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı almak için uygunluğu %-21,2

2-)Gelecek 12 aylık dönemde tasarruf etme ihtimali %-20,3

3-)Mevcut dönemin tasarruf etme ihtimali %-15,6

4-)Gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi %-14,9

Bütün bunların yanında bir diğer önemli nokta da şu: Tüketici Güven Endeksi (arındırılmış) 55,3 seviyesi ile yayınlanmaya başladığı 2012 yılından bu yana en düşük seviyeye geldi. Hem de sadece 1 aylık hızlı düşüş ile.

Bu ne demek derseniz anlatayım:

-Seçim bitti para da bitti

-Para bitince ekonomiyi şişirecek güç kalmadı

-Zaten ekonomimiz kendi halinde çalışamaz noktaya getirilmişti.

-Şimdi yeni bir sayfa başlıyor

-Sanırım karşıdan gelen ışığı güneş zannedenlerin sonunu getirecek dönem.

Meğerse karşıdan bir buldozer gelmekteymiş.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (61)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.