Türkiye İstatistik Kurumu-’Yaşam Memnuniyeti’ araştırmasına göre;
1- Lise altı eğitimli iseniz
2- yanına bir de 40 yaş üzerinde iseniz başlıktaki cümleyi her daim söyleyebilirsiniz.
AK Parti ilk yıllarında lise altı eğitimliler henüz işi kavramamış ve memnuniyet oranları üniversite mezunlarının 10 puan gerisindeydi. 2015 sonrası ise üniversite mezunlarında adeta çöken memnuniyet oranı, lise altı eğitimlilerde sadece küçük düşüşler gösterdi. Kısaca 2013-2015’lere kadar AB Grubunun partisi artık alt eğitimlilerin partisi oluverdi.
Benzer oranların Y-Z kuşağı ile de benzer ilişkisi var. Genç kuşaksanız bir zamanlar umutlarınızı besleyen iktidar, artık umutları çökerten iktidar oluverdi. Ama yok 40 yaş üzer iseniz umutlarınız/mutluluğunuz biraz azalsa da hala dimdik ayaktasınız.
Hani Üsküdar’da çöpten eşya toplayan teyzenin güçlü iktidar-güçlü lider söylemi gibi.
Burada mesele sadece stok-anlık durum değildir. Mesela alt eğitim ve ileri yaş grubunun görebileceği geçmişe kıyasla bir hayat memnuniyeti olabilir. Onlar hala belleklerinde yağ kuyruklarını, tüp gaz kuyruklarını hatırlayabilir. Ama yeni nesil, bir gaz şirketinin OYAK’a satışının ve satışı yapan aynı grubun kamu bankalarından aldığı kredileri geri ödemeyişini sorguluyor.
Kısaca kuşak farkı epey derinleşti.
Prof Dr. Ali Çarkoğlu bir kısım gençlerin anne-babalarından etkilenerek oy vereceklerini ve bu nedenle değişimin daha zor olacağını söylüyor.
YERİNDE SAYAN ÜLKE
Dün kişi başı gelir üzerinden emsal ülkelere göre durumumuzu vermiştim. Son 20 yılda parasal bolluk döneminde birçok ülke ve dünya adeta sınıf değiştirmiş. Bu dönem özellikle orta ve alt gruptaki ülkelerin dönemi olmuş.
Mesela 80’li yıllar daha çok gelişmiş ülkelerin daha da hızlı büyüdüğü dönemlerdi. 1981-91 arasında kişi başına gelir;
Almaya %129; İngiltere %107; Fransa %95; Japonya %179; İtalya %188 artırırken Türkiye ve Dünya yüzde 73 artışta kalmış. Ama alt ülke gruplarında daha düşük gelişmeler yaşanmış.
Oysa 2000-2020 arasında durum tersine işlemiş. Bu sefer gelişmiş ülkeler oransal olarak daha sınırlı büyürken, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler adeta sınıf değiştirmiş.
Bizimle benzer sınıfta olan Orta-Güney Amerika ülkelerinde (Uruguay, Şili, Kostarika, Panama) kişi başına gelir artık 12-15 bin dolar aralığına yerleşmiş. Bu ülkeler kişi başına gelirlerini 2 kattan fazla artırırken Türkiye 1,3 artırabilmiş.
Ama özellikle AB üyeliği ve yolunda sınıf değiştiren ülkeler Bulgaristan, Romanya, Polonya, Çekya örnekleri karşımızda. Romanya-Bulgaristan 4-5 kat zenginleşirken, Çekya, Letonya, Polonya gibi ülkeler 2 kat civarı zenginleşme oranı ile Türkiye ile olan farkı daha da açmışlar.
Asya tarafında ise adeta gerimizden gelip bizi geçenler var. Rusya, Çin’i hadi anlarız ama Kazakistan bile 1.658 dolardan 9.056 dolara gelirini artırmış. Biz ise 3.688 dolardan 8.538 dolara çıkan gelirle “çok yaşa İktidar!” havasındayız.
Daha alt gelir gruplarında ise yeni bir devir başlamış. Türkiye’nin 2002-2020 döneminde yüzde 131,5 artırdığı Kişi Başına Gelirini;
Arnavutluk %266,0; Bosna H. %240,9; Belarus %333,4; Sırbistan %235,7 artırmayı başarmış. Bu ülkeler halen bizden daha zengin değiller ama bizimle olan gelir farkları hızla kapatmışlar.
Hızla farkı kapatan diğer bazı ülkeler ve kişi başına gelir artışları ise (2002-2020) şu şekilde;
Tayland %243,0; Peru %203,1; Paraguay %280,5..
Bakın bu ülkelerde de kişi başına gelir artık bize çok yakın. 2002 yılında bir Türk vatandaşının geliri 3.688 dolarken, bir Perulu vatandaşın geliri 2.021 dolardı. Ya da şöyle izah edelim: 2002 yılında yüzde 54’ümüz kadar gelire sahip olan Perulular gelirde artık yüzde 72’mize ulaşmış oldular.
Ama işin daha ilginç tarafı komşularımız: Bizler kişi başına gelirimizi 20 yılda yüzde 131,5 artırırken;
Gürcistan %401,3; Ermenistan %444,8 ve Azerbaycan %452,3 artırdı. Bizim yüzde 20’miz düzeyinde olan gelirlerini artık bizim yüzde 50’miz düzeyine çıkarttılar.
Kısaca nerede ise gelişmekte olan ve gelişen her ülkenin sınıf atladığı bir dönemde biz oransal olarak geriledikçe gerilemişiz. Ama bu durum hala geçmişle yaşayan lise altı ve ileri yaş kuşağını rahatsız etmiyor. Bu tablo gençlerimizi ya da gelecek kuşakları rahatsız ediyor.
YAPISAL ÇÖKÜŞ!
Hatırlarsanız Filipinler örneğini çokça veriyorum. Ama bakın onlar bile 2002 yılında 1.036 dolar olan kişi başı gelirlerini yüzde 218,4 artırarak 3.299 dolara çıkartmışlar. Ama asıl şimdi vereceğim örneklere bakın (2002-2020);
Bolivya 904 dolardan %247,6 artışla 3.143 dolara
Sri Lanka 867 dolardan %324,4 artışla 3.682 dolara
Gana 305 dolardan %664,5 artışla 2.329 dolara
Kenya 390 dolardan %371,9 artışla 1.838 dolara
Gine 344 dolardan %247,5 artışla 1.194 dolara
Uganda 246 dolardan %232,8 artışla 817 dolara gelirlerini artırmışlar.
Bu ülkeler hala Türkiye’den çok daha fakirler ama görece olarak artık Türkiye’ye yaklaşıyorlar.
Boğaziçi Üniversitesinde kaliteyi daha artırmak yerine kalitesizliği hedefleyen Türkiye’nin yapısal olarak alt gelir grubunda ve alt eğitim grubunda toplumu birleştirme hamleleri bizi karanlık bir geleceğe taşıyor.
Bütün mesele bugün olanların yarın oluşturabileceği sonuçları şimdiden görebilmekte yatıyor. Aksi halde ‘çok yaşa iktidarım’ söylemi ve eylemiyle evlatlarımızın geleceği ile oynamaya devam ederiz.