"Eskiden buraları yazlıktı...” meşhur sözünü unutmayalım.
Bir dönem Trakya sarı renklerle doluydu. Alabildiğine ayçiçeği ekimi vardı. Hatta bu renkleri Samsun’dan da hatırlarım.
Çarşamba ve Bafra ovalarının denize yakın kısımları şimdi hep yazlıkçı evi oldu. En fazla şikayet de o yazlıkçılardan geliyor zaten: “Beton ektik her yere” diye.. Tıpkı Trakya ve Ege’de ekilebilir arazilerde yazlıkçı evi olanlar gibi.
“Hem şikayet ederim hem de betonu isterim.” İyi ama talep olmazsa arz olur mu?
Hadi yazlıkçı kısmını geçtik. Bugün maden sahası adına tarımı-zeytinleri kesmeyi isteyebiliyoruz. Yarını düşünmeden adım atmanın bir başka örneği.
Daha iki yıl önce para gelsin diye Kanal İstanbul uğruna Montrö Antlaşmasını eleştiren Cumhurbaşkanı bile bugün Montrö diyor.
Neymiş... Ülke yönetiminde parasal çıkarcılık ve günübirlik çıkar olmazmış? Planlama ve yarını görebilmek gerekiyormuş.
***
Rusya 15 gemimize çıkış izni vermediği için Ukrayna’dan ayçiçeği gelemiyormuş. Yağ stokumuzun yeterli olduğunu açıklayan çiçeği burnunda Tarım Bakanı oldu.
İyi ama bu stokçuluk işi Ticaret Bakanlığı’nın değil miydi...?
Tarım Bakanlığı’nın bugünlerde çok ama çok yoğun işleri olmalı.
Tahıl ekimi ve desteği hayati önemde. Çiftçi mazot-gübre ve ilaç maliyeti yüzünden ekim yapamaz, yapsa bile verim alamaz noktaya geldi.
Tarlalarda geçen yıl kuraklık sorunu vardı, bu yıl ise zam-maliyet sorunu var.
Tahılda kendimize yeter ülkeyiz ve fazlasını da çıkartabiliriz. Ama plan ve destek şart... (Bu arada destek ürüne verilmelidir. Lütfen araziye tek kuruş destek vermeyin. Mazot-gübre-ilaç desteği ise öncü destek olarak hemen artırılmalı)
Kamuoyunda sürekli tahıl sorunu dile getiriliyor. Evet, doğrudur; 2013-2022 (ocak ayı) hububat ve hububat ürünleri ithalatımız 25 milyar 229 milyon $. Ama aynı dönemde yine bu ürünlerin ihracatı 29 milyar 358 milyon $.
Hububat ve hububat ürünleri dış ticaretimiz nette 4,1 milyar $ fazla veriyor. Dahilde işleme rejimi ile aldığımız buğdayı makarna yaparak ihraç ediyoruz. İhracatın daha fazla olduğu sektörde ithalat bağımlılığı mı olur?
***
Ama sorunumuz yok mu? Elbette var ve büyük...
Bu ülkede hem kısa vadede hem de orta-uzun vadede plan-programlar geliştirmek zorunda. Tarımda köyler neden boşaldı sorununa el atmalıyız. Çiftçiye kalıcı ve istikrarlı bir gelir sağlamak zorundayız. Üreticide 1 lira olan ürün rafta 10 lira olmamalı. Hatta bu konuda yerel yönetimlerde başarı sağlayan muhalefetin de sorumluluğu bulunuyor. Neden yerel yönetimler üretici bölgeler ile tüketici bölgeleri kaynaştırıp regülatör görevi yapmıyorlar?
Oysa çözüm üretmek o kadar zor değil.
SIRADAKİ KUYRUK
Bu ülkede sorun söylemek en büyük sorun oldu. Oysa ülkesini sevenler sorunları dile getirir.
Bakınız ayçiçeği yağında 2013-2022’de 17,5 milyar dolar ithalat ve sadece 3,2 milyar dolar ihracat yapmışız. Net açığımız 14,3 milyar dolar.
Tarımda-gıdada en büyük açığımız burası. Ama bu sorun bile çok rahat çözülebilir. Eminim ki Tarım Bakanlığı bu sorunun da üstesinden gelebilecek plan-program yapabilir. 1 milyon ton ayçiçeği yağı tüketimi için 1/3 üretim yapıyoruz.
Fiyat artışları çiftçiyi bu alanda ekime zaten yönlendirecektir. Bakanlığın da teşviki ile bu üretim istikrarlı hale gelebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçmenlere sürekli 80 öncesi kuyrukları gösterdiğini biliyoruz. İyi ama bugün ülkemizde kuyruklar sıradanlaştı.
2018-19’da patates-soğan kuyrukları vardı. Şimdi ekmek kuyruğu kilometrelerce. Ama son olarak yağ kuyrukları bu işin de zirvesi oldu.
***
Başlıkla beraber bitirelim. Ülkemizin sorunu sorunları dile getirememek ve çözümleri söyleyememek olmuştur. Sorun söylemediğinizde çözümü nasıl bulacaksınız?
Merkez Bankası ve faiz konusunda hiç yokken bu sorunu yaşamıyor muyuz? 2016 yılında 1 dolar 4 Brezilya Relai iken şimdi 5 Reel ediyor. Yine aynı zaman içinde 1 dolar 17 Güney Afrika Randı iken şimdi 15,5 Rand ise; neden 1 dolar 3,0 liradan 14,0 liraya yükseldi?
Tek bir sebebi var: YANLIŞ YÖNETİM.
O yüzden bugün mazot fiyatı 22,0 liraya geldi. Petrol fiyatı yükseldi diyorsanız söyleyeyim: Mart 2011’de petrol 125 dolardı ve mazot 3,60 liradan satılıyordu.
Yani mazotta 3,5 liranın üstü yanlış yönetimin yanlış kur politikası ile bize yüklenen maliyeti olmuştur. Un var, yağ var, şeker var ama helva yapamıyoruz; çünkü yağcılık sorunu olduğu sürece o helva asla olamayacaktır.