Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi, mart ayında 132,1 seviyesi ile en üst noktaya çıktı. Takvim etkisinden arındırılmış üretim endeksi de 132,5 ile Aralık 2020 harici en üstte.
Kısaca bu veriler sanayide işler iyi diyor
Hatta dün vermiştik;
İstihdam verileri de sanayide işlerin iyi olduğunu gösteriyor. Sadece mart ayında sanayi sektöründe 411 bin kişinin iş bulması ne demek! Büyük başarı...
Aynı büyük başarı mart ayı ihracat rakamlarında da ortaya çıkmıştı. Mart 2021 ihracatı 18 milyar 985 milyon dolar ile aylık bazda ihracat rekorunun kırılmasına yol açmıştı.
Mart ayında kırılan ihracat rekoru aslında nisan ayında da devam ediyor diyebiliriz.
Mart = 18.985
Nisan = 18.766 milyon dolar ihracatımız var.
Ocak-Nisan dönemi ihracatımız ise 68 milyar 752 milyon dolara ulaştı. Aylık 17 milyar dolar sınırına geldik. Bu demektir ki yıllık ihracatımız 200 milyar dolar sınırını aşabilir.
***
Göstergeler bize hem sanayide hem de ihracatta durumun iyi olduğunu gösteriyor.
Ama bir terslik olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.
1- İhracat rekorda
2- Kurlar rekorda
Ama cari açık vermeye devam ediyoruz.
Geçen yıl -8.841 milyon dolar olan ilk 3 aylık cari açık, bu yıl -7.769 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Hatırlarsanız 2019 yılında Berat Albayrak ekonomi büyürken bile cari fazla veriyoruz, önceden (2008-09) krizde bile carı açık veriyorduk şeklinde açıklamalarda bulunuyordu.
Oysa 2008-09 küresel krizde iki temel neden daha vardı: 1-Bütün dünya krizde olduğundan dış talep çok sert daraldı. Yani istenen ihracat gerçekleşmedi. 2-Kur seviyesi ya da TL’nin değeri bu kadar düşmemişti.
Şimdi TL adeta yerlerde seyrediyor. Değeri 2001 krizinin bile reel olarak gerisinde. Ama ihracat-ithalat dengesini yerel para değeri ile bir türlü kuramıyoruz.
Asıl mesele burası.
Neden dış dengede kur etkinliği bu derece hızlı düştü?
***
Elbette geçmişte arsa uğruna kapanan fabrikaların burada payı var. Gelir dağılımındaki bozukluğun etkisi var...
Bir taraf ekmek kuyruğunda iken diğer taraf lüks araç kuyruğunda bekleyebiliyor.
Kur üzerinden denge kurmakta zorlanılmasının bir diğer nedeni de 2015 itibari ile duran makine-teçhizat yatırımlarıdır.
Demokrasiden uzaklaştıkça duran yatırımların şimdi bir başka açıdan faturasını ödüyoruz.
Bir tarafta parlak veriler, ama diğer tarafta acı tablo. İşsizlik hala çok yüksek ve yoksulluk hızla yayılıyor.
***
Şimdi gelelim işin son noktasına.
Kalıcı döviz kazancı cari işlemler vasıtası ile sağlanmalıdır. Yani mal ve hizmet satışı ile gerçekleşecek olan döviz geliri.
Kur dengesini en iyi sağlayacak yöntem burasıdır.
İhracatı artırıyoruz ama hala cari dengeyi sağlayamadık. Üstüne üstlük bir de finans hesabından rezerv kaybetmeye devam ediyoruz.
Merkez Bankası başkan değişiminin ilk sonuçları geldi:
Hisse senetlerinden 1.033 milyon dolar ve borçlanma senetlerinden de 4,806 milyon dolar olmak üzere 5 milyar 839 milyon dolar portföy yatırımı ülkemizden gitmiş oldu.
Hem cari açık hem de finans hesabından gidenlerin nedeniyle mart ayında net rezerv kaybı 6.169 milyon dolar oldu.
Ama burada bir başka mesele de şudur: Bayram nedeniyle oluşan nakit talebi bir TL mecburiyeti oluşturmuştu. Şimdi bayram da bitiyor...
Acaba ne olacak dersiniz?
Bekleyip görelim...