Evin içine kadar giren yangın anında içeride oturma düzeni ile kim ilgilenir? Canınızı, evlatlarınızı kurtarmanız gerektiği zaman koltuk örtüsüne takılmak ne ifade eder?
Ülkemiz yanıyor... Hem de nasıl yanıyor...
Enflasyon resmiyette yüzde 70, gıda enflasyonu ise yüzde 90 ama bunlar resmi rakamlar.
Özellikle gıda enflasyonunun yüzde 90’lara geldiği bu günlerde SGK verileri gösteriyor ki, ücret artışları yüzde 42’lerde kalmış.
Türk-İş nisan ayı açlık sınırını 5.323 TL olarak açıkladı. SGK kayıtlarına göre toplam 16 milyon çalışanın ortalama net ücreti 6.167 TL ediyor. Açlık sınırı dışında kalan para sadece ve sadece 844 lira....
844 lira ile kira mı ödenecek, elektrik, su, doğalgaz faturası mı ödenecek? Yoksa evladınızın okuması için mi çalışacaksınız?
TÜİK, cuma günü verileri açıkladı. Buna göre 2012 yılında %20,90 olan kiracı oranı artık %26,76’ya çıkmış durumda (2021).
82,8 milyon kurumsal nüfusun 22 milyon 158 bini kiracı olarak yaşıyor. Eğer 2012 yılı rakamı korunsaydı kiracı sayısı 17,3 milyon kişi olacaktı. Yani yaklaşık 5 milyon kişi kötü yönetim yüzünden kirada oturmak zorunda kalıyor.
***
Hatırlarsanız brüt ücret/brüt konut alım gücü verilerini açıklamıştım: 2019 yılında aylık ortalama brüt ücret ile 1 metre 44 cm2 konut alınabiliyordu. 2020 yılında ücret/konut oranı aylık 1 metre 38 cm2’ye gelmişti.
Şimdi bu oran ne biliyor musunuz? Şubat ayı maaşınızla sadece ve sadece 88,3 cm2 konut alabiliyorsunuz.
Çalışarak/maaşla konut alım gücümüz 1,40 m2’den 0,90 m2’ye geriledi.
Konut alım gücümüz %35,7 gerilerken gıdaya erişim gücümüz ise %33,8 geriledi.
Yangının farkında mısınız?
YENİ YOL HARİTASI
Dışarıda yangın var; aslında evimizin içi de yanıyor.
Haftaya TÜİK doğum sayılarını açıklayacak. 2020 yılında 1 milyon 113 bin doğum olmuştu. Bu sayı 2014 yılında 1 milyon 351 bine ulaşmıştı. Ekonomik buhran toplumu çocuk bile yapamaz noktaya getirdi.
Diyeceksiniz ki, 2021 yılında nüfusumuz 1 milyon 066 bin kişi arttı. Hatta 2018 ve 2019 yıllarında da nüfusumuz 1 milyon 193 bin ve 1 milyon 151 bin kişi artmıştı.
İzah edeyim: O nüfus artışı bizden gelmiyor: 2018 yılında 1 milyon 254 bin doğuma karşılık 426 bin ölüm gerçekleşti. Yani aslında 2018 yılında bizim kendi öz nüfusumuz 828 bin kişi artmıştı. 1 milyon 193 bin nüfus artışına 366 bin yabancı nüfus ile eriştik.
2019 yılında da 1 milyon 187 doğuma karşılık 436 bin vefat ile 751 bin nüfus artışımız olacaktı. Ama TÜİK’in açıkladığı 1 milyon 151 bin nüfusa tam 400 bin ithal nüfusla ulaştık.
İşte 2021 yılında da 1 milyon 066 bin nüfus artışının 459 bini ithal nüfustan geliyor.
Toplam ithal nüfusumuzun 1 milyon 792 bine ulaştığını söylüyor TÜİK. Bunlar TC kimliği ile dolaşan çalışma ve ikamet izni olan kayıtlı yabancılar. Uyruk sırasına göre ilk 5 ülke şunlar: Iraklı 322 bin; Afganistanlı 184 bin; İranlı 129 bin; Türkmenistanlı 124 bin ve Suriyeli 105 bin...
Bunların dışında başka bazı Afrika ülkelerini sayayım: Somalili 28 bin; Yemenli 18 bin; Nijeryalı 13 bin; Sudanlı 9,5 bin; Etiyopyalı 6,6 bin; Cibutili 2,9 bin...
***
Bakınız bir başka konudan örnek vereceğim: Geçen yıl BDDK verilerine göre bankaların TL kredilerinden aldıkları toplam faiz/kar payı gelirleri 365 milyar liraydı. Toplam faiz ve kar payı gelirleri ise 532,5 milyar liraydı.
Ortada Nass var; faiz sebep-enflasyon sonuç diyerek bu faiz maliyetini düşürmek isteyen ülke yönetimi buradan 100-150 milyar lira tasarruf etmek istedi. Ama bu olmadığı gibi tam tersine piyasada faizler de fırladı.
İyi ama asıl maliyet ne oldu biliyorsunuz: Sadece ve sadece dış borçlarda 2,9 trilyon zarar yazdık.
100-150 milyar lira tasarruf hayaliyle 2,9 trilyon zararı kim yapar? Ülkesini düşünen, ülkesinin geleceğini kurtarmak isteyen kim yapar bu büyük yıkımı?
Ya da ülkesini düşünen, ülkesinin geleceğini kurtarmak isteyen kim sınırları yol geçen hanına çevirip yılda 400-500 bin yabancıya çalışma-ikamet izni verir?
***
SGK verilerini açıkladım: Geçen yıl 252 milyar lira Hazine’den aktarılmış. Buna rağmen ortalama emekli ücreti 3.290 lira.
Bu yılın ilk 2 ayında SGK’ya Hazine’den aktarılan para 65,6 milyar liraya ulaştı. Yıllık açık 350-400 milyar liraya gidiyor. (Not: Bu veriler yıl ortasında asgari ücrete büyük bir zam gerekliliğini gösteriyor)
EYT çıksa, emeklilere asgari ücret gibi maaş verilse toplanan bütün vergiler memur ve emeklilere gidecek. Geriye hiç para kalmıyor.
O zaman çözüm ne?
Ülke yanarken çözüm üretmek gerekmiyor mu? Bu yangın nasıl sönecek? Oturma düzeni ve oturanların simasını tartışarak yangını görmezden gelmek muhalefete ne kazandırır?