Dış ticaret kur üzerinden dengeye gelirmiş...
Ödemeler dengesi verilerinden giderek olaya bakalım. 1994 yılında kurlar arttığında ne oldu?
İhracat 15.345 milyon dolardan 18.106 milyon dolara yükseldi. İthalat ise, 29.426 milyon dolardan 22.273 milyon dolara geriledi. Ve cari işlemler dengesi 6.433 milyon dolar açıktan, 2.631 milyon dolar fazlaya döndü.
Hadi bir sonraki yıl olan 1995’e de bakalım. Çünkü ekonomi yeniden hızla büyümeye geçiyor. Ve ihracat 21.636 milyon dolara yükselirken, bu sefer ithalatımız da 34.788 milyon dolara çıkıyor. Lakin cari işlem bakiyemiz açığa dönmesine rağmen 2.339 milyon dolarda kalıyor.
Veya şöyle ifade edelim. Kur 1994’de sert artıyor ama ekonomik büyüme 1995-96 yıllarında yaşanıyor. İşte o iki yılın ortalama ihracatı 26,852 milyon dolar olurken, ortalama ithalatı 38.560 milyon dolar olarak geçekleşiyor. Yıllık dış açığın ihracata oranı da yüzde 43,6 olarak gerçekleşiyor.
Şimdi benzer kur artışı ve dış ticaret dengesini 2001 sonrası 2002 ve 2003 yıllarına uygulayalım: İhracat 46.589 milyon dolarken ithalat 56.496 milyon dolar oluyor. Dış ticaret açığının ihracata oranı ise yüzde 21,3 olarak gerçekleşiyor.
***
Türkiye’de kurlar 2013 sonrası hızla artıyor. Lakin ihracatımız 162 milyar dolardan sadece 166 milyar dolara artabiliyor. 2014-2017 arası dört yıllık ortalama ihracat 159,3 milyar dolar. Yine aynı dönem ithalat ise 212,2 milyar dolar.
Ve dış ticaret açığı: 2013 yılında 79.917 milyon dolardan 2017 yılında 58.945 milyon dolara geriliyor. Son 4 yıllık ortalama yıllık dış ticaret açığımız 52.890 milyon dolar. Yeniden belirteyim: Buradaki dış ticaret verileri Merkez Bankası ödemeler dengesindeki verilerdir.
2014-2017 arasında dış açığın ihracata oranı ise yüzde 33,2 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Şimdi gelelim asıl meseleye;
2013 yılında 2,10 liranın altında olan ortalama döviz kuru (1 dolar+1 euro ortalaması) artık 4,70 liranın üzerinde.
Ama ihracat bir türlü artmıyor.
Hatta ithalatımız bile bir türlü azalmıyor.
Ve cari işlemler dengesi...
2015-2016 yıllarında gerilediği 32-33 milyar dolardan yeniden yükselerek 55 milyar doların üzerine çıkıyor.
TEKSTİL-GİYİM BİLE ÇALIŞMIYOR
Eskiden kur artışına en olumlu tepkiyi tekstil-giyim sektörü veriyordu. Şimdi olaya bakalım:
Son 12 aylık ihracatımız (TİM kayıtlarına göre) yüzde 10,7 artışla 161 milyar dolara ulaşıyor. Oysa aynı dönemde tekstil ve hammaddeleri, deri ve deri mamulleri, halı, hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatı sadece yüzde 7,0 artışla 27.873 milyon dolardan 29.823 milyon dolara yükselmiş.
2014 yılında kur daha yeni yükselirken tekstil-giyim sektörü ihracatı 31.822 milyon dolardı. Kısaca 2014 yılında TİM kayıtlarına göre ihracatın yüzde 20,2’sini bu sektör gerçekleştiriyordu. 2018 yılında son 12 aylık ihracatta bu oran yüzde 18,5’e geriledi.
SÖKTAŞ’IN ERİMESİ
1993-1996 yıllarında TÜSİAD Başkanlığında bulunan Halis Komili’nin zeytinyağı işi çok başarılı olamadı. Sonrasında ise TÜSİAD Başkanlığına Muharrem Kayhan geldi. 1997-1998 yıllarında Başkanlıkta bulunan Muharrem Kayhan’ın adını yeniden 2009 yılında duyduk. Yeni TÜSİAD Başkanlığına Ege Bölgesi büyük gruplarından Selçuk Yaşar “Kurucu üyeler olarak Koç Holding’de toplanacağız. Benim herhangi bir önerim yok ancak Muharrem Hilmi Kayhan düşünülüyor” demişti.
Neyse... Şimdi asıl meseleye geçelim:
TÜSİAD Başkanlığında bile bulunan Muharrem Kayhan’ın Söktaş Tekstil adından şirketi halka açık olarak işlem görüyor. Şirketin 2013 yılı zararı -55.824 bin TL. 2014 zararı ise -44.288 milyon TL. Sonraki 3 yılda ise yine toplam -100 milyon 373 bin TL zarar oluşuyor. Böylece şirketin birikmiş karları gittiği gibi, 101 milyon 221 bin TL’de zarar birikiyor.
Koca bir dev daha nerede ise sahneden silinmeye geliyor. Elbette ortada henüz bir iflas oluşmadı ama sektörün yaşadığı zorluk bilançoda net olarak görülüyor.
Şimdi sorumuzu soralım:
Acaba neden Türkiye’de üretim yapmak bu kadar zorlaştı? Neden fabrikalar çok zorda kalıyor? İsterseniz yarın Uzel Traktör ile devam edelim..