Yüksek enflasyonlu büyüme dönemi, yüksek dış açıklı büyüme dönemi ve artık bunlar da bitti.
Bugüne kadar vasat bir düzeyde seyreden Türkiye ekonomisi artık bir kavşaktadır. Asaf Savaş Akat buna “Türkiye ekonomisi zor kavşakta” diyor. Aslında üstteki tespitler de ona aittir.
Büyümeye tek başına bakmamak gerekir. Düşük enflasyon, düşük dış açık ve yüksek istihdamlı bir büyümeyi istikrarlı bir şekilde sürdürebildik mi? Hayır...
Model veya çözümler üretemediğimiz için krizler bizi düzeltmek zorunda kalıyor. Ama artık 80’lerin yüksek enflasyonlu ama daha az dış açıklı büyümesi nasıl bitti ise, 2000’lerin kur baskısı ile oluşan düşük enflasyonlu ama yüksek dış açıklı büyümesi de bitti.
Kısaca biz buna: Dış açıkla büyüme serüvenimiz de artık bitmiştir diyoruz.
Asaf Hoca sunumunda döviz kurunu faizin tutamayacağını ve 2019 yılındaki kurdaki düşüşün dış fazlaya dönüşle olduğunu belirtiyor.
Ama sonrasında bütün dengeleri çökerten bir politika izlendiğini de biliyoruz.
Evet, paranız azalırsa ya da zararına iş yapıyorsanız tefecinin eline düşmekten başka yolunuz olmaz. Bütün kapılar sizi tefecinin kucağına bırakır.
Türkiye maalesef dış açık döneminde kaynaklarını betona gömerek çok ucuz bir politika üretmiştir. Şimdi hem yüksek dış borç hem yüksek kredileşme, hem de yüksek enflasyonla yüksek işsizlik kıskacındadır.
Gerçekten zor bir kavşaktayız ve daha önemlisi sürücünün ehliyeti cezalardan dolayı limittedir. Yabancı yatırımcı güvenmiyor ve aracın yanına bile yaklaşmıyor. Son inananlar da 1 hafta önce araçtan atıldılar.
***
İyi ama nasıl olacak bu model?
Uzakdoğu modeli mi? Yani iç talep en düşük düzeyde ama dışarıya yüksek satış. Bu model istihdamda istenilen düzeyi kazandırabilir mi?
Bugün ülkemizde nüfus hızla yaşlanıyor. Yakın zamanda bu anlayışla gittiğimizde çalışacak kimse kalmayacak. Zaten şu anda da işsizlik had safhada ama birçok sektörde yabancı işçi çalıştırıyoruz.
Tam tezatlar durumu...
O zaman model nasıl olacak?
Nasıl bu insanları çalıştıracağız?
Ya da bir başka soru soralım: Yeni gelecek partilerin bir modeli var mı? Kavşakta öylece beklemeyi mi düşünüyorlar? Piyasanın elverdiği yolda mı ilerleyecekler?
Birkaç kez yazdım ama tekrar ediyorum: Türkiye ekonomisinin yeni yol haritası için reform yetmez. Ben DEVRİM gerekiyor diye eski yazılarda bahsettiğim mesele burada karşımıza çıkıyor.
Biraz hukuk, biraz adalet, biraz iyi dış ilişkiler ve yine yabancı sermayeye dayalı dış açıkla ekonomiyi yönetmeyi düşünen kim varsa bilsin ki ülkemizi AK Partinin bıraktığı o kavşaktan aşağı atmaktan başka bir şey değildir.
Hem yeşil hareket hem de tedarik zincirindeki yeni arayış Türkiye için aynı zamanda tarihi bir fırsattır. Yeter ki, ülke iyi yönetilsin.
Fırsatları değerlendiremezseniz ise o fırsatlar size maliyet olarak geri döner.
Ama hem fırsat kapımızda hem de tarihi kötü noktadayız. Bütün mesele irade göstermek ve Millete bu iradeyi anlatabilmekte yatıyor. Çünkü tarihi değişimi acı reçetesiz atlatmanın imkânı yok.
“Artık dış açıkla büyüme dönemi bitmiştir” diye Asaf Savaş Akat’ın sözü ile tamamlayalım.