Kaynak sorununu çok duymuşsunuzdur. Efendim, kaynaklar az olduğundan köprüleri, yolları, hastaneleri, havalimanlarını müteahhitlere Hazine garantisi vererek yaptırdık.
Acaba kaynak olsaydı yaptırmaz mıydık?
Sorun gerçekten kaynak sorunu mu?
O zaman şimdi bu Hazine garantili müteahhitlere her yıl milyarlarca lira öderken kaynak sorunu niye olmuyor?
Sorun gerçekten kaynak mı?
Sorun gerçekten para mı?
Yoksa başka bir irade mi?
Efendim biz hem salgınla mücadele ederiz, hem de yatırımları yaparız. Hatta Kanal İstanbul’u bile yaparız.
O zaman neden insanlar bu kadar şikayet ediyor? Neden bu evde kalma döneminde vatandaşlara daha fazla kolaylık sağlanmıyor? Neden para olunca ‘bankalara gidin, kredi kullanın’ deniliyor.
***
AK Parti döneminde ülkeye 600 milyar dolar yabancı sermaye girişi oldu.
Sahi ne oldu o paraya?
2003 yılında ABD bizden tezkere isterken 2 milyar dolar hibe veya 8 milyar dolar kredi teklifinde bulunmuştu. Yani paraya o kadar muhtaç gözüküyorduk.
Ya şimdi!
Ama bence asıl sorun para değil. Asıl sorun paraya bakışımız, parayı kullanışımız.
Bugün sadece Yavuz Sultan Selim (YSS) köprüsüne yılda 3,2 milyar lira Hazine’den garanti ödemesi yapıyoruz. Oradan zorla geçirdiğimiz büyük araçların ödedikleri fahiş fiyatlar zaten müteahhidin kasasına gidiyor. Hazine’nin ödediği garanti parası ile o köprü zaten 3 yılda yapılırdı. Ve vatandaşta bedava sayılacak bir ücretle o yolları kullanırdı.
Çanakkale Köprüsü neden yapılıyor? Çok mu trafik var?
Çok trafik varsa neden Hazine garantisi veriliyor?
İstanbul-İzmir otoyolu ve Osmangazi Köprüsü trafikten mi geçilmiyor? Hazine garantisi neden her yıl milyarlarca lirayı müteahhide ödüyor?
Zafer Havalimanı, Bayburt Havalimanı ve bir çok kullanımı düşük ama Hazine garantisi yüksek hava meydanları...
Sahi biz parayı kime harcıyoruz?
Bomboş yollar, bomboş havalimanları, bomboş köprüler için mi?
Ya şehir hastaneleri? 95 milyar dolar Hazine garantisini neden ve kime verdik?
Biz parayı kimden alıyoruz, kime veriyoruz?
Mesele parasızlıktan vatandaşa eksik hizmet mi? Yoksa parayı hoyratça harcadığımız başka yerler mi?
600 milyar dolara ne oldu? Bir kez daha soralım kendimize...
Yine para gelse ne yaparız? Kime harcarız bunları.
***
Bugün bir salgın hastalık var. Vatandaş evinde bekliyor. Ekonomik korku ile salgın korkusu baş başa gidiyor.
Vatandaşa gösterdiğimiz çözüm ise bankaya git ve kredi kullan demek oluyor. Dün de Sayın Hazine Bakanı Berat Albayrak açıkladı: “5 bin TL’nin altında geliri olanlara temel ihtiyaç kredisini devreye aldık. Vatandaşımızın ihtiyaçlarına destek olmayı sürdürüyoruz.”
Kısaca bazı garantili müteahhide gelince Hazine...
Vatandaşa gelince banka kredisi...
Sokağa çıkılmamış, yollar boş kalmış mesele mi? ABD doları bazında gelirleri garanti. Arkalarında kapı gibi Hazine duruyor.
Bakın özel sektördeki bazı şirketlere ve holdinglere. Mesela Koç Grubu kaç şirketi ile salgına yönelik destek üretimlere başladı. Hem de hibe ederek.
Bir zamanlar “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” diyordu bu grup. Şimdi memleket meselesinde farklı şekilde elini taşın altına sokuyor.
Ya ihaleci müteahhitler? Onlar ne yapıyor? Salgın hastalıkla mücadelelerinde kendilerine özel testler yaparak mı mücadele ediyorlar?
***
Bugün para mı basalım, yoksa borçlanalım mı vs tartışıyoruz. Ama öncelikle meselenin para değil zihniyet olduğunu anlayalım. Aksi halde mevcut anlayış ile ha para basmışsın, ha dışarıdan milyarlarca dolar borç almışsın. Para gelse ne olur ki bu anlayışla devam ettikçe.
Salgın parası ile dahi Hazine garantili kanallar, köprüler, yollar yapmayı düşünürüz biz.
Önce zihniyet değişimi ve Millete hizmet anlayışı oluşmalıdır. Aksi halde durumumuz daha da vahim demektir.