Önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan AHaBeR yayınında “Ben Belediye Başkanlığımdan beri dikey mimariye karşıyım. Nasıl olur da betona sahip çıkarım” dedi.
Burada özellikle dikey mimariye karşı olduğunu tekrarlaması önemli. Daha önce de benzer açıklamalarda bulunmuş ve “Biz İstanbul’a ihanet ettik, hâlâ daha ihanet ediyoruz ve ben de bundan sorumluyum” demişti.
Şahsen bir imar uzmanı değilim. Ama gökdelenlere de yerel, yani ilçe belediyelerin izin verdiğini bilmiyorum.
Mesela 14 kişinin can verdiği eski Galatasaray eski stadyumunun da bulunduğu Mecidiyeköy’deki o gökdelene Şişli Belediyesi mi izin verdi?
Ya da AK Parti milletvekili de olan Kiler Grubunun İstanbul’un en yüksek binası Sapphire’de Şişli Belediyesi mi izin verdi?
Gökdelenler konusunda Büyükşehir Belediyeleri ve Başkanları ne iş yapıyor? Sorumlu kim? Açıkçası kafamda cevap bekleyen sorular oluştu.
***
Mesele sadece gökdelen ve beton meselesi olsa...
Bakın 3 hafta önce KRT TV’de “Bu verilere göre dolar düşer, TL değer kazanır ama yeter ki bizim içeride siyasetçilerimiz bir hata yapmasın” demiştim.
O program esnasında Dolar/TL kuru 8,60 seviyelerindeydi ve düşüş 8,30’a kadar sürdü. Ama önceki akşam stop...
Cumhurbaşkanı Erdoğan “ekonomimize dışarıdan saldırı var” diye sıkça şikayet ederdi.
Önceki akşam aynı tv programında bir yerlere sinyal verdiğini söyleyerek “Ağustos ayını inşallah geride bıraktığımızda enflasyonda düşüş olur, ama bunun oranı ne olur? Şu anda bulunduğumuzun çok çok altında olur” dedi.
Cumhurbaşkanı, hem bir yerlere sinyal verdi hem de enflasyonun düşeceğini ilan etti.
Şu anda tüketici enflasyonu 18,95 ama üretici enflasyonu, yani maliyetlerdeki artış yüzde 44,92...
Adeta pusuda yatmış ve zam yapmak için bekleyen bir üretici kesim karşımızda duruyor.
Gelelim ağustos ayına. Geçen yıl ağustos ayında fiyat artış oranı yüzde 0,86. Kısaca bu ağustos ayında fiyatlar bu oranın altında gelmeli ki düşüş olsun. Hatta geçen yıl eylül ayında da aylık artış 0,97 oldu. Bu yıl eylül ayında düşüş olması için yine bu oranın altında bir fiyat artışı olmalı.
Ağustos ve eylül ayları için böyle bir ihtimal var mı? Şu anda hiçbir işaret yok. Çok net...
Bakın dış talep, değersiz TL ile birleşince adeta ülkemizde ne var ne yok dışarı satıyoruz. Yabancıya göre çok ucuzuz ama yerliye göre de tam tersi çok pahalıyız.
Geçen ay elektrik ve doğalgaz fiyatlarına zam yapılmıştı. İmalat sanayi ve tüm ekonomide enerji yüzde 70 girdi oranı ile genel fiyat düzeyini etkileyen ilk ve tek ürün.
Şu anda (dün) elektrik fiyatları üreticide (EPİAŞ piyasası) 636,00 kuruş. Temmuz ortalaması o kadar tatile rağmen 518,37 kuruştu. Ama ağustos ayında muhtemelen 600 kuruş civarında bir fiyat oluşacak.
Geçen yıl ucuz kredi ile inşaat firmalarının yükü alınmıştı. Bu yıl ise yüksek elektrik fiyatları ile enerji firmaları rahatlayacak. Ama bu durum bize daha yüksek fatura olarak gelecek.
Şu anda EPİAŞ fiyatı ile TÜİK -mesken satış fiyatı arasında fark yüzde 34’e kadar düşmüş durumda. Eski yıllarda bu fark yüzde 50-60 arasında bir dengede oturuyordu. Kısaca elektrikte üreticilerin keyfi yerine geldi ama şu anda dağıtıcılar zorda. O nedenle yeni bir elektrik zammı kapıya dayandı bile.
Diğer yandan üretici fiyatlarının alt sektörlerine bakıyoruz. Orada da hem emtia fiyatlarındaki artıştan hem de kur artışından gelen yoğun bir maliyet baskısı görülüyor. Ama en dikkat çekici nokta GIDA sektörü.
Bu yıl hasat iyi değil. Planlama derseniz saldım çayıra modeli.
Daha üç ay önce toplamaya değmez denilen kuru soğan şimdiden el yakmaya başladı. Tarlada para etmeyen ürün raflarda ateş pahası.
Teşvik edilerek pahalılaşan beton kirası elbette bir yerden çıkacaktı... Ya da paralı yollar elbette bedava ürünü bile sofraya getirirken müthiş pahalılaştıracaktı.
Kısaca hepsini yaşıyoruz.
İşçi arayanın da bu ülkede olduğu ama işsizliğin de yüzde 3’a vardığı ülkemizde daha nice çarpıklıklar kol geziyor.
Yönetilemeyen ülke modelinin bir bakıma kitabını yazıyoruz. Ama siyaset maalesef başka bir evrende.
Demek ki böyle oluyormuş... Toplumdan kopmak ile gerçekten kopmak bu şekilde zuhur ediyormuş.
Allah sonumuzu hayırlı eylesin.