Çok düşündüğüm bir olaydır: Hitler Yahudileri insanlık dışı şekilde katlederken aynı Yahudiler aynı yöntemlerle Filistinlileri katledebiliyor.
Bir başka çözemediğim durum ise bizden: 28 Şubat sürecinde hak-hukuk mücadelesi veren dindar kesim, gücü ele geçirdikten sonra bugün daha da zalim şekilde yönetim uygulayabiliyor.
Bunu tarih yazacaktır; emin olun. Ama tarih bunu yazdığında çok acı şekilde herkes kötü muhasebeden payını da alacaktır.
Veee tarih bunu yazdığında en büyük acıyı o zalimliklerde adı geçenlerin yakınları vicdani şekilde duyacaktır, eminim.
***
Türk Telekom özelleştirmesine bakıyorum mesela... Özelleştirme borcu bitene kadar satılan kamu şirketlerinin temettü dağıtma yasağını ne de güzel şekilde bir yıl önceden kaldırıyor. Yani Hariri Türkiye’yi bir güzel şekilde dolandırsın diye önceden muhteşem şekilde yol yapılmıştı..
Ya da Marmaray... 2009 yılında “kur arttı, işçilik arttı” gibi ipe sapa gelmeyen gerekçelerle ihale yeniden yapılandırılıp 1 milyar dolarcık maliyet artıvermişti.
Ama en muhteşemi şu: Sizin hanginizin aklına 1,2 milyar dolar yapım maliyeti olan bir köprüye 15 milyar dolar Hazine garantisi vermek gelirdi?
Bakın bunlar şeytanda bile olmayan süper akılların eseridir.
***
Şimdi size en ama en süper aklı tanıtacağım.
Biliyorsunuz 2015 sonrası en fazla görev değişimleri yaşanan kurum TÜİK oldu. Başkanlar gitti, bölge müdürleri gitti vs vs...
Bugüne kadar resmi verilerle oynamak Türkiye’de kimsenin aklına gelmemişti. Yunanistan ve Şili bu konularda örnek olsa da Türkiye’de eski siyaset buna hiç meyil etmemişti.
Ama özellikle 2018’den sonra TÜİK verileri çok tartışılıyor.
Bakın 06 Ekim 2020 günü şunu yazmışım: “Giyim sektöründe ağırlığı en yüksek 20 ürünün 14’ünde fiyat artışı olmuş. Sadece 4’ünde fiyat düşüşü görülmüş. Ama her nasılsa TÜİK bu yıl giyimde fiyatlar düşmüş diyor. Hatta ağırlığı en yüksek ilk 5 ürünün hepsinde fiyat artışı yaşanmış ama TÜİK sektörde fiyatlar geriledi diyor.”
Sizce TÜİK giyim fiyatları ile kime giydirmiş olabilir? Bundan 3 yıl önce TÜİK’in giyim sektörü ölçümüne dikkat çekmiştim.
Benim sıkça ürün bazında yeniden hesaplamalarım sonrası biliyorsunuz TÜİK “ürün fiyatlarını” yayından kaldırdı. Siz bakmayın Mehmet Şimşek’in “şeffaflık” sözüne.... Ona bu izni kimse asla vermez... Türkiye bu yönetimle asla ve asla şeffaf ve özgürlükçü olamaz...
***
Konuya devam edelim: Acaba enflasyon verisi ile gerçeklik arasında bağ koparsa ne olur? Hemen söyleyeyim: Tıpkı 2019 sonrasında olduğu gibi ücret artışları sınırlanır ve dar gelirli kaybeder.
Ama dar gelirli kaybederken kendisine resmi ağızlardan sürekli “müjde” verilir.
Verilerin güvenilirliği çok ama çok önemlidir. Hatırlarsanız ben Türkiye’nin büyüme oranı ile elektrik tüketimini vermiştim. Yeni seriye göre Türkiye elektrik tüketimini azaltarak büyüyebiliyor... İnanılır gibi değil; mucize ötesi bir şey!
Oysa eskiden krizlerde bile elektrik tüketimi ya azalarak artmaya devam ederdi ya da çok sınırlı düşerdi. Ama şimdi öyle değil; büyüyoruz ama elektrik tüketimimiz azalıyor.
TÜİK verileri ile mucizeler yaratıyoruz...
Bakın yine de büyüme ve elektrik tüketimi verisi sizleri doğrudan ilgilendirmiyor. Meydanlarda iyi laf söyleyebilmek için uydurulmuş durumlar desem, yeterli midir?
Fakat enflasyon öyle değil... Enflasyon verileri gerçeği yansıtmadığı zaman bu ülkede milyonlarca ailenin sofrasından ekmek çalınmış olunuyor? Özellikle dar gelirlilerin sofrasından ekmek çalmak kimin aklına gelebilir?
Ben ihtimal vermek istemiyorum ve böyle bir yapının ülkemde olmasından çok acı da duyarım.
Ama aşağıda veriler var.
İTO ve TÜİK giyim fiyatları 2018 sonuna kadar eş güdümlü gitmiş. Bazen ITO verileri düşük kalmış bazen TÜİK verileri.... Bu iki faktörden kaynaklanabilir: 1-Ölçüm bölgesi olarak İTO sadece İstanbul’u alıyorken TÜİK ise tüm Türkiye’yi ölçüyor. 2- Diğer konu ise ölçüm metodu farklılığı olabilir.
İyi ama 2018 sonuna kadar yüzde 5-10 aralığında uyumlu giden GİYİM SEKTÖRÜ fiyat artışları 2018 sonrası bu kadar kopar mı?
TÜİK diyor ki, kasım 2018-kasım 2023 arasında giyim fiyatları sadece %98,5 artış göstermiş (yıllıklandırılmış veri)
İTO ise aynı dönemde giyim fiyat artışının %310,6 olduğunu ilan ediyor.
Bakınız fark öyle 5-10 puan değil.
İTO diyor ki, hayır giyimde son 5 yılda fiyatlar 100 liradan 410,6 liraya çıkmış. Ama TÜİK diyor ki, ‘hayır’ son 5 yılda giyim sektöründe fiyatlar 100 liradan 198,5 liraya çıkmış.
***
Kısaca durum şudur: Ya bizler resmi verilerde olduğu gibi bir bahar yaşıyoruz ama bunu biz bilmiyoruz...
Ya da Şeytan bile işsiz kalacak bir duruma geldik... Acaba hangisi? Lütfen grafiğe bakarak cevap verin...