Bir seçim daha bitti.
İktidar ve ortağı AK Parti ile MHP büyük illerde belediye başkanlıklarında önemli bir yara aldı. Büyük iller artık muhalefetin.
Bir açıdan ülke yönetiminde yeni bir denge de kuruldu. Genel yönetimde iktidar, yerel yönetimde ise muhalefet artık söz sahibi.
24 Haziran 2018 seçimlerinde yüzde 53,66 olan oy oranı yine de yüzde 51,63’de seyrediyor. Bu büyük bir başarı.
Vatandaş açısından hissedilen kriz (iç tüketim daralma oranı) yüzde 8,9 seviyesine ulaştı. Bu oran 2001 ve 2008-09 krizinde ise yüzde 9,0-9,2 düzeyindeydi.
İşsizlik ise o krizlerin çoktan üzerinde seyrediyor. Ocak 2018-Şubat 2019 arasında tam 1 milyon 500 bin kişi kayıtlı işsizler ordusuna geçti.
Yani işsiz oldu.
Buna kayıtsız işsizleri de eklediğinizde işsiz sayısının 2018 başına göre çoktan 2 milyon daha arttığını söyleyebiliriz.
Zaten 3 milyon kişide demirlemiş bir işsiz sayısı vardı. Buna 2 milyon daha eklendi.
Dün İstanbul’da Mart ayı fiyat artışları açıklandı. Yaş meyve sebze fiyatları bir ayda yüzde 7,1 artış göstermiş. Bu ürünlerde yıllık fiyat artış oranı yüzde 45,26’ya varmış durumda.
Zaten ülkemizde gıda ağırlıklı bir hayat pahalılığı çekilmez noktaya geldi. Ülkede bebek maması hırsızlığı başlamış ise, daha bir söze gerek mi var?
Ama buna rağmen iktidarın oy kaybı sadece 2,03 puan.
Bence asıl başarı da bu olsa gerek.
MART ŞUBATTAN DAHA KÖTÜ
Daha dün İSO Mart ayı PMI verisi açıklandı. Şubat ayında 46,4 olarak ölçülen PMI endeksi mart ayında 47,2’ye yükseldi. PMI verisi 50,0 baz puanın altında ise küçülme devam ediyor demektir. Ama kısmi yükseliş daralmanın azaldığını gösteriyor.
Açıklamada, üretimdeki gerilemenin mart ayında son 8 ayın en düşük hızında gerçekleştiği söyleniyor.
Yine Merkez Bankasının açıkladığı Kapasite Kullanım Oranına (KKO) göre mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artış yaşanıyor. Buna göre şubat ayında yüzde 73,0 olan KKO, mart ayında yüzde 73,3’e çıkmış durumda.
Şimdi bir başka veriden bahsedeceğim.
EPDK verisine göre lisanslı elektrik tüketimi Aralık 2018’de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,76 artış gösteriyor. Oysa aralık ayında sanayide kullanılan elektrik tüketimi yüzde 8,57 daralma göstermiş.
Ocak 2019’da ise sanayi sektöründe kullanılan elektrik tüketimi yüzde 11,71 azalmasına rağmen, toplam elektrik tüketimi sadece yüzde 3,19 azalıyor.
Şimdi gelelim TEİAŞ verilerine. Burada elektrik tüketimi lisanlı ve lisansız olarak toplam veriliyor. Ama sektörel dağılım yok.
Ekim 2018’de yüzde -2,13
Kasım 2018’de yüzde -2,20
Aralık 2018’de yüzde -1,75 ve
Ocak 2019’da yüzde -2,16 oranında elektrik tüketimi azalıyor.
EPDK verilerinden biliyoruz ki, meskenlerde ve hizmet sektöründe kriz çıktığında bile elektrik tüketimi azalmıyor. Hatta yüzde 4,0-6,0 artışlar bile var.
Elektrik tüketimindeki azalış sanayi sektöründen gelmektedir.
Elektrik tüketimi şubat 2019’da ise yüzde -0,94 azalıyor.
Ama Mart ayında yeniden tüketim azalışı artıyor ve yüzde -1,46 oranında tüketim düşüyor. Hatta işin ilginç yanı, elektrik tüketimi mart ayının son 10 gününde daha fazla düşüş gösteriyor.
İşte bu sonuçlara baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
Gelirimiz hızla düşüyor ama sadece düşüş hızı yavaşlıyor. Yoksa bir toparlama veya gelir artışı henüz yaşanmıyor.
İşsizlik ise her geçen ay daha da yukarı çıkıyor. Sadece şubat ayında kayıtlı işsiz sayısı 177 bin kişi artışla 4 milyon sınırına geldi. Oysa kayıtsız işsiz sayısı ile Aralık ayı işsiz sayısı 4,3 milyon kişiyi geçti bile.
Kısaca ekonomik kriz son hızla devam ediyor. Küçülme ve gelir kaybının toplumda sosyolojik yansımaları görülmeye başlandı bile...
Ama sandığa yansımadı.
Ya da diğer gerekçeler ekonomik sıkıntıyı sandığa yansıtmadı. En azından kırsalda durum bu. Beyaz yakalılarda ya da orta sınıfta şehir merkezleri tersini söylüyor.