Dün Merkez Bankası’ndan alelacele faiz indirim kararı geldi. Hem de Eylül ayı enflasyon rakamı beklenmeden. Çünkü bu ay enflasyon belki de yüzde 20 sınırını aşacaktı.
Oysa Kasım ve Aralık aylarında baz etkisi devreye girecek ve muhtemelen yıllık enflasyonda düşüşler görecektik. Bekleyemedik ve hızlıca faizi indirdik.
Yıl sonu baz etkisi ile faiz indirimini nerede ise beklemeyen kalmamıştı. Hani meşhur yatırımcı grubumuz olan Japon ev kadınları bile yıl sonunu bekliyordu... Ama biz bekleyemedik.
Önce manşet enflasyonu bir kenara iterek en düşük çekirdek enflasyonu baz aldık. Ardından yabancı para mevduatlarında hemen 2 puanlık artışa gittik. Ve böylece piyasa derhal faiz indirim sinyalini alıverdi.
İlk tepki ile dolar/TL sakinliğini bozdu ve 8,26’lardan düşüşü bırakarak 8,60’lara çıkıverdi.
Ülkemizde maliyet enflasyonu üzerinden ana enflasyonu en fazla etkileyen kur artışı ile yeniden daha yüksek enflasyona da yelken açılmış oldu. Oysa yılsonu için herkes sakince bir bekleyiş içindeydi.
Neden bu kadar acele edildi? Neden piyasaların seyri gözetilmedi?
***
Bu hızlı hareketin sadece bir izahı olabilir. Bir an önce ekonomide balon oluşturmak ve ortamı seçime hazırlamak.
Ekonominin sadece ve suni olarak düşük faizle yürümeyeceğini en iyi şu iktidar biliyor. 2019 yılında başlatılan faiz indirim süreci 2020 yılı mayıs ayına kadar sürdürülmüş ve ardından büyük yıkım gelmiştir.
Nitekim alelacele Murat Uysal görevden alınıp yerine Naci Ağbal atanmış ve Eylül 2020’de başlayan faiz artımı yüzde 19.0 bandına kadar çekilmişti.
Aslında herkes şunu biliyor veya bilmeli: Suni faiz indirimleri veya kredi-parasal genişleme ile suni ekonomik şişkinlik uzun ömürlü olmuyor. Bir süre sonra elde edilen kazanımlar gittiği gibi daha ağır yükler de gelebiliyor.
O zaman şimdi şu soruyu kendimize soralım: 2022 yılı sonbaharına kadar sürebilecek ve sonrası tufan olacak bu geçen yılki benzer yola neden giriyoruz?
Neden bu acele...
Neden birkaç ay daha bekleyip sabırlı indirim sürecini tercih etmeyip, alelacele ve hızlı indirime gidiyoruz?
***
Bu işin tek ama sadece bir tek izahı olabilir. Seçime gitmek için uygun ortam hazırlamak.
Bu seçim bu ekonomik atılım ile 2023’te olmayacağı, hatta 2022 sonlarının bile riskli olacağı bir dönemde yapılacaktır.
Bu erken ve hızlı faiz indiriminin süresi (balon etkisi) 2022 sonlarına yetişmeyeceğini yukarıda belirttim. Hatta 2023’ün çok daha ağır geçeceği de şimdiden belli oldu.
(İktidar değişimi ihtimali belirdiğinde piyasalardan başlayacak ve tüm ekonomiyi saracak bir bahar havasını ayrı tutuyorum)
O zaman geriye sadece 2022 yılı ortaları kalıyor.
Kredi genişlemesi zaten hazırlandı. Ekonomide tek bildiğimiz yöntemi yine yeniden uygulayacağız: Borçlandır ve yönet...
Süreç başlamıştır.
Artık seyretmekten başka yapacak bir şey yok.
Kaderimiz ve asıl evlatlarımızın kaderi bu filmin içinde yer alıyor. Bütün bir gelecek artık bir kararda....
KARAR Sizindir.