Daha bir yıl geçmedi.
Açıklanan yatırım teşvik paketi için “Dünyanın bir numaralı teşviklerini veriyoruz” diyorduk.
Ama olmadı.
Ne çare ki, 1 numaralı yatırım teşviklerine rağmen 2017 ilk üç çeyreğinde makine teçhizat yatırımları (Fabrika) reel olarak gerileme gösterdi. Nominal olarak ise sadece yüzde 11,2 arttı.
2015 yılında da GSYH’mız nominal olarak %11,5 arttı. Buna karşılık makine teçhizat yatırımı sadece %7,9 arttı.
2014 yılında GSYH’nın %11,25’ine çıkan makine-teçhizat yatırım oranı, 2017 yılı ilk üç çeyreğinde %10,17’ye geriledi.
Bunun anlamı şu: Eğer 2014 yılındaki oranı yakalamış olsaydık, 2017 yılı Ocak-Eylül döneminde 225 milyar liralık fabrika yatırımına ek olarak, 24 milyar liralık daha yatırım yapmış olacaktık.
Ama olmadı.
Ne çare ki fabrika yatırımında, sanayicilikte ilerleyemiyoruz. Üretim gücümüzü kaybediyoruz.
***
2005 yılında sanayi sektöründe çalışan sayımız 4 milyon 241 bin kişiydi. 2016 yılında bu sayı 5 milyon 296 bin kişiye çıktı ama toplam çalışan sayısına oranla gerileme oldu.
Şöyle ifade edelim: 2005 yılında 19,6 milyon çalışanın %21,6’sı olan 4,2 milyon kişi, sanayi sektöründe çalışıyordu. 2016 yılında ise, 27,2 milyon çalışanın 5,3 milyonu sanayi sektöründe çalışıyor. Yani, sanayi sektöründe çalışanların, toplam çalışanlar içindeki payı %21,6’dan %19,5’e geriledi.
2017 yılı ilk 10 aylık ortalamaya göre ise, sanayi sektöründe çalışan sayısının oranı %19,1’e gerilemiş durumda.
YİNE OLMUYOR
Her nedense biz ekonomiye bir türlü bütüncül bakamıyoruz. Yani para politikası gözü ile, maliye politikası gözü ile, finansman politikası gözü ile, istihdam politikası gözü ile...
Herkes sanki ayrı partinin farklı bakanları...
Koordinasyon toplantıları oluyormuş ama ne konuşuluyor açıkçası ben çok merak ediyorum. Çünkü politikalar her nedense bütün olarak bir türlü gerçekleşmiyor.
Dünyanın 1 numaralı teşvik paketinin üzerinden daha 1 yıl geçmeden şimdi yeni bir paket açıklanacakmış. Emin olun bu sefer de 1 numaralı paket olduğu iddia edilecektir.
Ama yine olmayacaktır.
ÇALIŞMA YASAK KAZANMA YASAK
Bakın çok ama çok basit bir yönden durumu izah edeyim mi?
Türkiye’de çok çalışmak yasaktır. Evet, evet yasaktır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye’de emeklilik maaş bağlama oranındaki saçma-sapan düzenlemeleri ile çok çalışmayı yasaklamıştır. Çok çalışırsan daha az emekli maaşı alarak cezalandırırsın.
İnsan tam kalifiye oluyor, işi öğreniyor ve ustalık mertebesine erişiyor...Ki, hemen emekliliği geliyor. Sonra da sanayiciler “kalifiye eleman bulamıyoruz” diye mırıldanıyor.
Bakın işin finansman kısmını, sermaye kısmını, vergi kısmını hiç yazmadım bile...
Hadi vergiden bahsedeyim. Vergi dilimlerimiz o kadar dar aralıkta ki, çok çalışırsan çok kazanamazsınız. Sadece devlete çok vergi ödersiniz...
Defalarca yazdım. Bu vergi politikası bu ülke vatandaşlarına “Okumayın” diyor. Okuyup çok çalışıp çok kazanamazsınız bu ülkede...Nitekim orta sınıfı da kaybediyoruz.
BES ÖRNEĞİ
Hatırlarsanız zorunlu bireysel emeklilik sistemi getirildi. “Zorla güzellik olmaz” dedik. Modeli cazip hale getirin dedik...
Bakın cayma oranı %60’ı geçiyor.
Oysa Devlet 1000 lira veriyor. Ayrıca yatırılan her 100 liraya karşılık 25 lira daha devletten... Ama yine tutmuyor.
Neden mi?
Sermaye piyasalarınızda şirketlerin bilanço oyunları, patron-oyuncu işbirlikleri vs vs ..her tarafı nerede ise yolsuzluk-hırsızlık. Bu sermaye piyasası düzeninde daha FETÖ’cü yapıları temizlememişsiniz.
Hazineden verilen o paranın nereye gittiğini soran var mı? Bu oyunlardaki FETÖ’cülerin payını bilen var mı?
Teşvik mi veriyorsun...Evet!
Ama kime?