Günlerden 19 Kasım 2021: Yer ise AK Parti Grubu Toplantısı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şöyle söylüyor:
“Bakın tekrar söylüyorum, açık, net söylüyorum: Arkadaşlar, faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunu farklı yere çevirme gayretine girenlere diyorum ki, boşuna uğraşmayın. Biz, faiz belâsını bu milletin sırtından kaldıracağız. Anlayan anlar, anlamayan anlamaz; ama biz, faize kesinlikle milletimizi ezdiremeyiz. Bunu kabulleneceğiz. Bunun başka çıkışı olamaz. Salgın döneminde tüm ülkeler kepenkleri indirirken, bizim yatırımlarımıza kesintisiz devam etmemiz, açılıştan açılışa, temel atmadan temel atmaya koşmamız, bunun en somut örneğidir, ispatıdır. Hala kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar; bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Bunu bir defa bileceğiz. Zira şunu bilmemiz lâzım: Bu konu, sıradan bir konu değildir. Şu anda dünyaya bakalım ya. Amerika’ya bakın, Batı’ya bakın, İsrail’e bakın. Bütün bunlarda faiz aşağılara çekilmişken, tamam da, bizim arkadaşlarımıza ne oluyor ki onlar faizi savunur hale geliyor? Enflasyonun buralarda ne hale geldiğini görüyorsunuz. Peki, bizim arkadaşlarımıza ne oluyor? Ve bu görevde olduğum sürece değerli arkadaşlar, kusura bakmayın, faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadelemi de sürdüreceğim. Şunu bir defa bilmemiz lâzım. Bu konuda nass ortada. Nass ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor? Biz, değerler silsilemiz içerisinde olaya buradan niye bakmıyoruz? Olaya buradan bakacağız, ona göre de adımımızı atacağız.”
***
Buradan şimdi Erdoğan’ın o konuşmayı yaptığı tarihteki enflasyonu vs vermeyeceğim. Buna hiç ama hiç gerek yok. Bu konuşma sonrası ekonominin ne hale geldiğini hepimiz biliyoruz.
Bu konuşma aynı zamanda faizcilikle suçladığı Hazine&Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a da mesajdı... Ve nitekim Elvan bakanlık koltuğunu terk ederek yerine Nureddin Nebati geldi.
***
Burada mesele başka... İnanın mesele para ötesi bir şey...
Konu şu: Reuters Ak Parti kaynaklarına dayanarak bir haber yapıyor. Buna göre seçimden sonra AK Parti tekrar reel politikaya dönecekmiş. Hatta bu politika için Mehmet Şimşek’in de adı geçiyormuş...
Bakın burada Mehmet Şimşek ismi bir simge... Onun AK Partiye bir daha döneceği meselesi de apayrı bir konu. Ama politik dönüş çok önemli.
Yani bu ne demek? Negatif faiz politikasından vazgeçilecek; piyasa ile inatlaşma son bulacak.
Bunu net olarak daha önce TV5’de açıklamıştım ama tekrar edeyim: Eğer AK Parti seçimi kazanır ve bu politikaya devam ederse 1-2 yıl içinde ülke yönetilmez (yıkım süreci) noktaya gelir. Çok ama çok feci sonuçlar oluşur.
Sebebi şu: Negatif faiz ile çılgın gibi tüketiyoruz. Gelirimizin olup olmaması hiç önemli değil; çünkü 100 lira kredi kullanıp faizi ile 120 lira öderken o 100 liraya aldığımız ürün kredi faizi sonunda zaten 180 lira zaten oluyor. Kısaca tüketerek aslında 180-120 lira farkı olan 60 lira net kardayız.
İyi ama tüketince ne oluyor? Karşılığında üretimimiz mi arttı? Hayır... 2022 yılında üretim %03,3 artarken tüketim %19,7 arttı (enflasyondan arındırılmış reel veriler).
Üretim artmayıp-tüketim patlayınca ne oldu? Ne olacak tabii ki cari açık patladı. 2021 yılında 8 milyar dolar olan cari açık şimdi 52 milyar dolar. Bu demektir ki deli gibi döviz bulmamız gerekiyor.
İyi ama dövizi seçim öncesi ikili ilişkilerle (ne karşılığı olduğunu bilemiyoruz tabii) bulan AK Parti seçim sonrası otoriterleşen yönetimle ve yerlerde sürünen demokrasi endeksi ile nasıl bulacak? Batı cephesinden döviz gelmezse doğu cephesi bu ihtiyacı zaten karşılayamaz.
O zaman tek seçenek kalıyor: Kemer sıkıp döviz ihtiyacını azaltmak... Yani reel politikaya geri dönmek...
Veya akla-bilime yeniden başvurmak.
***
Buraya kadar ekonomi harici konular hiç mesele değil... Seçimi kazanırsa AK Parti bütün bunları yapabilir. Dün söylediklerinin bugün tam tersini daha önce defalarca yaşamadık mı... Mesele bu değil. (Şunu da ekleyelim: Politik dönüşün maliyeti acı olur ama 1-2 yıl içinde yukarıda bahsettiğim yıkım teorisi de olmaz. Bu durum ülkemiz için daha hayırlı sonuç verir. Yani yıkım yerine çok acı bir fatura öderiz.)
Şimdi yukarıdaki 19 Kasım 2021 tarihli Erdoğan’ın konuşmasına iyi bakın. Orada faiz politikasını Kuran’ı Kerim’e dayandırıyor. “Nass.. ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor?” diyor.
Müsaadenizle bir hatırlatma yapmak isterim: Nisan 2017 Başkanlık Referandumu geçerse 2 şey olur dedim: 1-Devlet yıkılır: Yani kurumlar ve kurallar yeterince çalışmayacağından devlet sistemi büyük zarar görür demek istiyordum. 2-İslam yıkılır: Burada da mesele şuydu... İslam-ı politik tercihlerde ve siyasi adımlarda kullanınca ortaya çıkacak kul hatası İslam’a büyük zarar verir diyordum. Yıkımdan kastım büyük zarar görmektir.
İşte şimdi tam da buraya geldik...
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini İslami bir kural olarak yorumlayarak bağlamış oldu. Bu noktadan sonra seçimler geçse bile bu yoldan geri dönebilir mi?
Dönerse ne olur?
İslami izahı nasıl yapılabilir?
İyi ama dönmezse ne olur? Ülke 1-2 yıl yalancı bahar yaşayabilir ama sonunun bir yıkım olacağı kesin değil mi?
Gel de şimdi bu işin içinden çıkın... Ya da ben söyleyeyim: Ülke yönetimi değişmezse işimiz çok ama çok zor.