MÜSİAD eski Başkanı Abdurrahman Kaan 30 Temmuz 2018’de, dolar henüz 5 lirayı geçmemişken “40 milyar doları olan Türkiye’deki şirketlerin 4’te birini alabilir” demişti. Gerçi Sn. Kaan Kasım 2018’deki açıklamasında da “Paranın gücünü ülkenin üretim gücü belirler” demişti.
“Paranın gücünü üretim gücü belirler” önemli tespit.
Şu anda TL’nin gücü 1994 krizinin ve hatta 2001 krizinin bile çok gerisinde. O krizlerde sadece birkaç aylık bu düşüşü yaşayan TL, bugün hem çok daha değersiz hem de bir türlü geri toplayamıyor.
Değersiz TL kaderimiz oldu.
Demek ki ülkenin üretim gücü 94 ve 2001’den çok daha gerilere düştü.
Değersiz TL kaderimiz ama aynı zamanda ülke güvenlik riskinde de ilk sıralara çıktı. Ucuzluk ve kelepir fiyat çok ciddi güvenlik sorunu haline geldi.
MÜSİAD eski başkanının sözüne bakacak olarsak bugün 40 milyar doları olan Türkiye’deki şirketlerin nerede ise tamamını alabilecek duruma geldi. Çünkü artık 1 dolar 13,0 lira ediyor.
***
2013 yılında 1 dolar 2.0 lira ediyordu. O vakitler 20 milyar dolar eden AKBANK şimdi sadece 2,6 milyar dolar ediyor. Ya da 19 milyar doları aşan İş Bankası’nın şimdi ki değeri de 2,3 milyar dolara düşmüş durumda.
Acaba kamu bankalarına bakmasak mı? Mesela Halkbank 25 milyar dolardan bugün 1 milyar doların altına düşmüş durumda. Vakıfbank ise 13 milyar dolardan bugün 1,1 milyar dolara gerilemiş oldu.
Sadece bankalara bakmayalım: En büyük sanayi grubumuz olan Koç Holding 2013’de 13 milyar dolar piyasa değerine yaklaşıyordu. Şimdi ise 6 milyar dolar bile büyük değer.
Gelin buna büyük şirketlerin değer ortalamasından hesaplanan borsa endeksi ile bakalım. 2013 yılında TL bazında 930 seviyesine (4,7 sent) ulaşan endeks bugün 1800 seviyelerinde ve sadece 1,4 sentten işlem görüyor.
Anlayacağınız şirketlerimiz yabancılar açısından sudan ucuz, ya da halk dili ile kelepir fiyat düzeyinde.
***
2013 yılında 6 milyar dolara ulaşan THY’nin piyasa değeri bugün 1,8 milyar dolara düştü. Kâr eden ama Varlık Fonuna devirden sonra zarar Çay-Kur, Türk-Şeker’de benzer kaderi paylaşıyor.
Sudan ucuz şirketler havuzu oldu Varlık Fonu.
Oysa Varlık Fonu kurularak değerleri artacak, varlıkları katlanacaktı. Türk Halkı’na öyle denildi....
Ne denildi ise tam tersi olan bir başka örneğimiz daha.
***
Mavi Marmara şehitleri sonrası İsrail ile 20 milyon dolarlık anlaşma imzaladık. Hatta imzanın altında da KUDÜS yazıyordu.
15 Temmuz Şehitlerinin ardından şimdi de BAE ile 10 milyar dolarlık anlaşmalar kapıdaymış. Hatta BAE temsilcileri Varlık Fonu’na ziyarette bulunmuşlar.
Acaba fiyat ne? Bilemiyoruz tabii...
***
Geçen hafta toplanan Milli Güvenlik Kurulu bildiride YENİ EKONOMİ DENEMESİNE sahip çıktı.
Ama bu deneme daha başladığı günlerde Türk Şirketlerinin değerini sudan ucuz hale getirdi.
İnsanımızın değeri zaten sudan ucuz olmuştu. Varlıklarımızda artık sudan ucuz. Zaten Yeni Ekonomik Denememizin temeli de Türkiye’nin ucuzluğunu öngörmektedir.
Ucuz ülkenin ucuz malları. Ucuz ülkenin ucuz şirketleri...
Kim alacak acaba?
Katar zaten Tank-Palet Fabrikasını ucuza kapatmadı mı? Büyük ülke Türkiye, Dünya’da oyun kuran ülke Türkiye sadece 50-60 milyon dolar kaynak için Tank-Palet Fabrikasını Katar’a verdi.
Şimdi kimler sırada?
Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu Aselsan’ın BAE üzerinden Batılı bir ülke tarafından alınmak istendiğini dile getirdi.
Ama daha niceleri sırada... Bilen var mı?
***
Merkez Bankası Reel Kur Endeksi yayınlıyor. TL 94 ve yazarkasa atılan 2001’den bile çok daha değersiz.
Para bir ülkenin değerini mi gösterir? O zaman durum hiç iyi değil.
Bu kadar düşkün durumdayken fırsatçılık vermek Milli Güvenliği zedeler. O zaman MGK derhal toplanmalı ve bu kriz esnasında yabancılara varlık satışına GÜVENLİK sınırı getirmeli.
En azından bu uğurda bir çağrıda bulunmalı.
Türkiye’nin ucuzluğu şu anda bir MİLLİ GÜVENLİK sorunu haline gelmiştir.
Hep beraber ülkemize sahip çıkalım.
Biliyorum ki bütün’ Mandacı İktisatçılar’ olarak bu satışların Ülkemiz açısından kayıp olacağını biliyor ve olmaması için mücadele etmemiz gerektiğini anlıyoruz.