Nasrettin Hocayı alacaklıları sıkıştırıyormuş. Bir alacaklısı kapıya dayanıp "Nasrettin Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin" diye sormuş. Nasrettin Hoca'da "şu benim evin önünden koyunlar geçer, ben buraya bir tel örgü takacağım ve koyunların tüyleri bu örgüye takılacak. İşte o koyun tüylerini biriktirip satınca sana olan borcumu ödeyeceğim" demiş. Alacaklı adam haklı olarak gülünce, Hoca hemen karşılığı vermiş "Ne o? peşin parayı görünce nasıl da gülüyorsun" demiş.
Dün Merkez Bankası yeni Başkanı Naci Ağbal sunum yaptı. Öncelikle bir noktayı belirtmem gerekiyor:
Ağbal, enflasyondaki yükselişin temel belirleyicisinin döviz kuru olduğunu söyledi. Murat Uysal'da "Yumurta fiyatı bile kurdan etkileniyor" demişti... Tabii, bunu söyledikten 10 gün sonra bir gece kararnamesi ile koltuktan alındı.
Ama bunu Naci Ağbal'ın söylemesi önemli. Çünkü kendisi geçen yıl hazırlattığı kalkınma planında (TV5'de Birol Aydemir açıkladı) enflasyonun nedenini yüksek faiz olarak yazmıştı.
Bakın Naci Ağbal Temmuz 2019 Kalkınma Planında enflasyonun nedenini nasıl izah etmiş: "Yüksek faiz, doğrudan doğruya mal ve hizmetlerin üretim maliyetini artırarak enflasyona neden olmakta; artan enflasyon ise, faizlerin daha da artmasına yol açarak kısır döngüyü tetiklemekte; bir taraftan yüksek enflasyon diğer taraftan yüksek faiz ve bunun sonucunda ertelenen yatırımlar ekonominin potansiyelinin gerisinde kalmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, faizin düşürülmesine yönelik atılacak adımlar, enflasyonun düşmesine ve yatırımların artmasına neden olacak ve böylece daha fazla üretime imkân sağlayacak; artan üretim, enflasyonu aşağıya çekecektir. Plan döneminde bu yaklaşım, hem enflasyonun kalıcı olarak düşmesine hem de büyümede arzu edilen noktalara gelinmesine imkân sağlayacaktır. Bu çerçevede, Plan döneminde yatırımcıların katlandıkları finansman maliyetlerinin düşük seviyede istikrar kazanmasını sağlayacak bir faiz politikası oluşturulması temel önceliklerden birisini oluşturacaktır."
Yüksek faiz enflasyona yol açar görüşünden, yüksek kur enflasyonun nedenidir görüşlüne dönmek önemli tabii.
Ülkemiz adına başarılı olunmasını kim istemez. Başarı evlatlarımız başta olmak üzere herkesi mutlu edecektir. Ama başarının tutarlı bir çerçevede oluşması önemlidir.
Bunu neden söylüyorum? Bakınız bugün AK Parti içinde çok sağlam kadrolar hala var. Ama bu yönetim sistemi ve bu lider anlayışı ile kimse başarılı olamaz. Bu tespitimi çok net olarak söylüyorum.
Çünkü kalan kadroların nerede ise büyük kısmı, kendi fikirlerini bir kenara itmiş ve liderlerinin fikirleri ile yaşamayı tercih etmiş kişilerdir. Farklı ses duyuyor musunuz?
Winston Churchill ne diyordu?
"Kimleri ilkelerine uğruna partilerini değiştirir, kimileri de partileri uğruna ilkelerini değiştirir."
***
Şimdi gelelim yazının girişinde anlattığımız fıkranın dünkü Naci Ağbal sunumundaki kısmına.
Kendisine soruyorlar; "yabancının getirdiğinden fazlasını yerliler döviz alımı ile karşılıyor. Döviz dengesini nasıl kuracaksınız?"
Cevap: "Önümüzdeki dönemde yerli ve yabancı yatırımcıların döviz arz ve talep gelişmeleri içerisinde TL varlıklarının daha ön plana çıkacağı bir çerçeveyi gördüğümüzü söylemek isterim"
Ben durumu kısaca izah edeyim: 6 Kasım sonrası yaklaşık 2,5 milyar dolar sıcak para girişi oldu. Ama yerliler 6 milyar dolara yakın döviz aldı.
Dış ticaret üzerinden kur dengesi sağlamak uzun vadede çok ciddi bir şekilde iç talebin kısılması anlamına gelir. Acaba iç talebin bu derece kısılmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan ne der? Seçim süreci yaklaşırken buna ne kadar izin verir? Bir gece yarısı tebliği ile Naci Ağbal'da gider mi?
Zaten Naci Ağbal'da kredili tüketim kanalını daha da kısacaklarını söyledi.
Gelelim Naci Ağbal'ın öngörüsüne: "Bizler tarafından atılacak doğru adımlar, uygulamaya koyulacak doğru politikalar devam ettiği sürece yurt dışı yerleşiklerin Türkiye'ye olan ilgisinin artarak devam edeceğini düşünüyoruz. Bu çerçevede özellikle yurt dışından gelen yatırımların gerek portföy gerek doğrudan yabancı sermaye yatırımları gerekse diğer yatırım kalemleri olsun bunların hem artması hem de vade yapısının uzaması ekonomi ile ilgili risk algısını aşağı çekecek, güveni artıracak, Türk lirası varlıkların da değerini artıracak."
Ben buraya sadece ! işaretini koymakla yetinebilirim.
Neden mi?
Doğrudan yatırım konusunda bırakın yabancıları, yerliler bile 2015'den beri yatırımlarını kesmiş durumda. Hukuk güvencesinin mülkiyet güvencesini her gün ayaklar altına alan serüveni sonucunda eski gelen yabancılar bile Türkiye'den kaçıyorlar.
Yabancı diye Batı ekseni kastediliyorsa bilin ki oradan yaptırım süreci başlatılmış ve Mart ayına kadar da süre verilmiş. Anlayacağınız ipler epey gergin.
Gerçi biz gemileri limana çekip tatlı dil kullanıyoruz ama tabiri caiz ise 'yemiyor'...
Portföy yatırımı ile bu gemi zaten yüzemez. Borçlanma yolunda ise faizler zaten yüzde 6-7 aralığında.
O zaman nasıl olacak bu iş?
İşte dün çizilen tablo aynen Nasrettin Hoca'nın tel örgü teorisine benzedi.
Peşin parayı görenler de gülmekten yıkıldı.