Bildiğiniz gibi maaşlar fiyat artışları ana baz alınarak belirleniyor. Kimse çıkıp da "Bak ülke yüzde 21,7 büyümüşüz, hadi size bundan pay verelim" demez.
Boşuna beklersiniz.
Ücret artışında temel faktör enflasyondan geliyor. Ne kadar enflasyon o kadar ekmek. Ana düstur bu...
İyi ama gerçek enflasyon ne? Resmi enflasyon içinde de farklı sektörler, hatta farklı ürünler farklı fiyat değişimleri gösteriyor.
Mesela ben soframa bakarım, dar gelirliyim diyorsanız daha yaz aylarında olmasına rağmen gıda enflasyonu yüzde 25,54'e çoktan vardı. Yok bu pandemide araba almam lazım diyorsanız orada da fiyatlar yüzde 33,40 artış gösterdi.
Yok bunları umursamıyorsanız ve ben eskiye bakarım diyorsanız yaşadınız. Telefon ve telefaks ekipmanında fiyatlar artışı bırakın, yüzde -1,03 gerileme göstermiş bile. Tütün içerim diyorsanız bu yıl fiyatlar nerede ise aynı kalmış. Eğlenceye düşkünüm diyorsanız, işte o eğlence araçlarının fiyatları da sadece yüzde 7,83 artış göstermiş.
Yok ama benim işim yağcılık diyorsanız işte orada yandınız. Yağ fiyatları son bir yılda yüzde 47,09 artmış.
İşte bütün bu sektörlerin toplamında ortalama bir Türk vatandaşı için genel fiyat artışı yüzde 18,95. Tabii ki bu temmuz ayı endeksi...
Ağustos henüz gelmedi. Muhtemelen ağustos ayında küçük bir kıyamet kopacak.
İstanbul'da ağustos ayında fiyatlar yüzde 1,88 artış göstermiş. Türkiye için ve daha genel ürünler için bu rakamı düşünmeyin.
Muhtemelen yüzde 20 rakamına dayanacağız.
Ama o da ne? Belki de TÜİK bir mucize daha yaratır.
Belki de Türkiye'de fiyatlar öyle çok yükselmemiştir.
İşte bu meseleleri bugüne kadar en fazla ekonomistler, gazeteciler gündeme taşımaya çalıştı. Ama işin bir de kendi tarafı var. Yani memurlar tarafı...
Düşünsenize, kendi açıkladığınız enflasyona göre maaşınız belirleniyor. Ama kendi açıkladığınız enflasyon konusunda da ciddi şüpheler tartışılıyor kamuoyunda.
Mesela sadece sigara zammı olayı var. 2018-2019 yıllarında sigara ağırlığı düşüyor ve sigaraya büyük zam yapılıyor. Ve ardından ertesi yıl sigara ağırlığı yeniden artıyor. Sadece bu değişimler bile maaşların yüzde 1'ine yakınını yok etti bile.
Sen bunu görüyor ve biliyorsun ama bir şey yapamıyorsun. Çünkü 657'ye tabi devlet memurluğu var.
Ama durum şu ki, aslında kendi maaşından kendi elinle feragat etmiş oluyorsun. Düşük enflasyon ile hissedilen enflasyon tartışması aslında senin maaşının tartışması... Hatta senin temsilcin bile pazarlığa oturduğunun yarısı ile masadan kalkıyor ama yine reel olarak kazandığın bir şeyin olmadığını en iyi sen biliyorsun.
Neyse...
Gazetecilik böyle bir şey.
Başkası için mücadele ederken bile aslında o başkası senin yolunu en fazla kapatan olabiliyor. Meslek böyle bir şeymiş.
***
Bu toplum sosyal medyada olsun, halk arasında olsun siyasi anlamda çok ilginç sözler işitti.
Mesela;
-"Ömrümden ömür al, ona ver"
-"Sağlığımdan al, ona sağlık ver"
gibi...
Ama bu kez bir bakıma şunu görüyoruz. Memurlar maaşlarından almayıp vermiş oluyorlar.
Bakalım sonucu nereye varacak? Bakalım gerçeği sorgulayan 657'ler ne diyecek?