Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Ocak-Eylül 2016 verilerini yayınladı. Buna göre bankalar yılın ilk 9 ayında 29.038 milyon lira net kar elde etmişler.
Gelin bankalara biraz daha detaylı bakalım: Ocak-Eylül 2016
Öz Sermaye: 292.767 milyon TL
Verilen Krediler: 1.609.844 milyon TL
Net Faiz Geliri: 66.923 milyon TL
Net Kar: 29.038 milyon TL
Şimdi ortada önemli bir kar sorunu var. Acaba bu karı ne ile kıyaslayacağız? Bence son günlerin en büyük sorun bu. Bankacılar net karlarının öz sermaye ile kıyaslanmasını istiyorlar. Çünkü, kendi varlıkları o para ve paranın getirisi onlar için önemli.
Mevcut duruma göre bankalar 9 ayda öz sermayelerinin yüzde 9,9’u oranında bir kara ulaşmış durumdalar. Bu gidişle yıl sonunda bankaların net karları 38 milyar liranın üzerine çıkarken, öz sermaye karlılık oranları da yüzde 13,0 civarında oluşacak.
Allah gani gani bereket versin. Faizin ne bereketi oluyorsa artık!
Diyelim ki faizin bereketi yok. O zaman bu ülkenin ekonomisini bu kadar faize niye bağlarsınız. Ben mi her yeri faiz piyasasına çevirdim. Kargadan başka kuş; faizden başka ekonomik modeli kim nasıl yıllarca uyguladı?
***
Gelelim asıl meseleye:
Koca koca banka genel müdürleri bankalarının karlarını öz sermaye üzerinden değerlendiriyor. Kimse satış fiyatı üzerinden olaya bakmıyor.
Mesela yılın 9 ayında 116.641 milyon lira faiz geliri elde edilirken, 76.222 milyon lira faiz giderinde bulunmuşlar. Yani 66.923 milyon lira faizden net para kalmış. Faizden kalan paranın maliyete oranı tam yüzde 87,80. Hani ben buna faiz makası diyorum ya; işte o rakam. Bu rakam 2003 yılında yüzde 40 seviyelerindeydi.
Gelelim 2014 yılına.
Neden 2014 önemli? Çünkü karşılaştırma yapacağız. Reel sektörle karşılaştırma yapacağımız son veri 2014 yılına ait.
Sanayi Bakanlığı sitesinde “Girişimci Bilgi Sisteminde” imalat sanayinin verileri 2014 yılına ait. Hadi 2014’e bakalım:
Bankaların Öz Sermayesi: 232.007
milyon TL
Bankaların Net Karı: 24.610 milyon TL
Fakat bankaların net faiz geliri 65.573 milyon lira ila maliyete (faiz giderine) oranı yüzde 89,7 seviyesindedir.
Gelelim reel sektöre: (İmalat Sanayi 2014)
Öz sermaye toplamları: 386.690
milyon TL
Net Kar: 40.046 milyon TL
Bankaların öz sermaye karlılığı %10,6
Reel sektörün Öz sermaye karlılığı %10,4
Buradan bakınca her iki sektörün eşit karlılığa sahip olduğunu sanıyorsunuz. Ama olayı bir de satışlar üzerinden incelemek gerektiğini söylersek ne olacak?
Mesela bankaların faaliyet giderleri öncesi aldıkları mevduatı ve diğer kaynakları; sattıkları mal geliri ile karşılaştıralım. Satılan mal ve satılan malın maliyetine bakalım. Bankalar 2014 yılında 73.093 milyon liraya satın aldıkları malları 106.491 milyon liraya satıyor. Net faiz gelirleri 65 milyar 573 milyon lira. Yani yüzde 89,7 net marjları var.
Oysa 2014 yılında İmalat sanayi şirketleri 1.59.966 milyon liralık satışlarından 162.196 milyon lira brüt kar elde ediyorlar. İmalat sanayinde brüt kar marjı tam yüzde 14,38.
***
Bakın olayı şöyle ifade edelim.
Acaba bankalar yıllar itibari ile bu kadar yüksek kar elde etmemiş olsalardı ve bu yıl bu karı elde etselerdi karlılıkları ne olacaktı?
Mesela 2008 yılında İmalat sanayi şirketlerinin öz sermayesi 201.936 milyon lira iken bankaların öz sermayesi 86.425 milyon liraydı. Rakamları tekrar vereyim:
Yıl 2008:
Bankaların öz sermayesi: 86.425
milyon TL
İmalat şirketlerinin öz sermayesi: 201.936 milyon TL
Ve yıl 2014:
Bankaların öz Sermayesi: 232.007
İmalat şirketlerinin öz sermayesi: 386.690 milyon TL
Hadi gelin şimdi de büyümeye bakalım. 2008-2014 arası bankaların öz sermayesi tam yüzde 168,5 oranında büyümüş. Aynı dönemde imalat sanayi öz sermaye büyümesi ise yüzde 91,05
Şimdi soralım? Nasıl oluyor da bankaların öz sermaye büyümesi nerede ise reel sektörün iki katına yakın oluyor?
Veya tersine soralım: Bankalar geçmişte çok yüksek kar ile o kadar büyük öz sermaye oluşturmasaydı, bugün öz sermaye karlılıkları ne olurdu?