Nass… politikası ile ülkemiz adeta çılgın tüketim patikasına geçmişti. Şimşek göreve geldiğinde yeni ekonomi dengesi için talebi kısmaya dayalı rasyonel politikaya geçti.
Nitekim 2022 yılında %5,5 büyümeye karşılık %19,0 tüketim artışı olmuştu. Ve 2023 yılında da %5,1 büyümeye karşılık %13,6 reel tüketim artışı yaşanmıştı.
Kısaca büyümenin 3-4 katı bir tüketim çılgınlığı yaşıyorduk.
2024-II. çeyrekte ise büyüme %2,5 ama tüketim %1,6 ile çok daha sınırlı kalmıştı. Hatta biz buna tüketimde reel düşüş bile diyebiliriz.
Burada bir ayrıntı daha var: 2024 yılı ilk çeyreğinde büyüme %5,3 artarken tüketim %6,8 ila büyümenin üzerindeydi. İşte o nedenle biz 2024 yılı 2. çeyrekte kısılan tüketimin nereden geldiğine bakacağız.
Sorumuzu baştan soralım: Ekonomiyi frenlemek için kimin gırtlağı sıkılıyor?
TUIK verilerine göre 2023-II. çeyrekte 11 milyar 369 milyon dolarlık tüketim malı ithalatı yapmışız. 2024-II. çeyrekte ise tüketim malı ithalatımız 13 milyar 612 milyon dolara yükselmiş.
Dolar bazında tüketim malı ithalatımız %19,7 artış göstermiş. Bakınız bu artış bir bakıma reel tüketim demektir.
Şimdi gelelim ikinci kıyaslamaya…
TUIK verilerine göre cari TL fiyatları ile 2023-II. çeyrekte tüketime 3 trilyon 420 milyar lira harcamıştık. Bu yılın aynı döneminde ise tüketime 5 trilyon 984 milyar lira harcadık. Tüketim harcaması artışımız cari fiyatlarla yıllık yüzde 75,0 oranında gerçekleşti.
Peki, ya ithal tüketim?
Bunu Nisan, mayıs ve haziran ayları ithalatlarının o ayki ortalama kur üzerinden TL’ye çevrilmesi ile buluyoruz.
Mesela haziran ayında geçen yıl 3 milyar 639 milyon dolarlık ithalatın o zamanki ortalama kuru 23,4 lira olduğundan cari TL karşılığı 85,2 milyar lira etmektedir. Aynı şekilde bu yıl haziran ayında 3 milyar 822 milyon dolarlık ithalat ortalama 32,826 kur üzerinden 125,5 milyar liraya karşılık gelmektedir.
Geçen yıl 2. çeyrekte ithal tüketim malının cari TL karşılığı 235 milyar 923 milyon liraya geliyor. Bu yıl ise 2. çeyrek tüketim malı ithalatının cari TL karşılığı 440 milyar 865 milyon liraya geliyor.
Biz bunu şu şekilde izah edelim:
Yerli hanehalkının yerli malı tüketimi cari TL fiyatlara göre %74,1 artış gösterirken ithal malının cari TL fiyatlara tüketimi %86,9 oranında artış göstermiştir.
Rakamlar aslında hepimizin bildiği gerçeği bize ispat etmektedir.
Verilere bakınca bir başka acı tablo ile karşılaşıyoruz.
2023 yılı 2. çeyrekte TÜRK-İŞ açlık sınırı 10.290 liradır. Bu yılın 2. çeyrek açlık sınırı ise 18.558 liraya yükselmiştir. Sadece açlık sınırının gösterdiği gıda harcaması bile yapılmış olsa tüketim artışı %80,3 olmalıydı. Ama yerli hanehalkının yurtiçi mal ve hizmet tüketimi %74,1 artışta kalmıştır.
Bu tablo bize gösteriyor ki, gırtlağına sarılıp sıktığımız alt gelir grubu gıda harcamasından bile feragat ederken, zenginler çılgınca ithal tüketimlerini sürdürmüşlerdir.
Şimdi gelelim işin son kısmına.
Maalesef ki Nass poltikası ile hayal edilen üretim gerçekleşmemiştir. Düşük faiz üretimi destekleyeceğine maalesef tüketimi beslemiştir.
Hatta şu noktayı da belirtelim: Hızlı finansal değişimler üreticiyi daha da riskli hale getirdiği için üretim bile son dönemlerde gerileme yaşamıştır.
Üretimle besleyemediğimiz o tüketim çılgınlığını kısmaya çalışıyoruz. Ama gırtlağına sarıldığımı kesim maalesef Nass döneminde de fatura ödeyen kesimdi.
Servetine servet katan rantçılar bugün hala büyük bir sefa sürmektedir. Dikkat ederseniz burada sanayici demiyorum, tersine rantçılar diyorum. İşte asıl sorunumuz bu rantçı kesim.
Ve onlara dokunamadığımız için geliri ile bırakın ithal malını, ailesinin gıda harcamasını bile zor karşılayan ücretli kesime vurdukça vuruyoruz.
Merak ettiğim konu şu: Bu kadar adaletsiz politika ile bu ülkenin sokakları nasıl güvenli olabilir?
Herkes kendisini, evlatlarını veya yakınlarını korusun. Tekrar söylüyorum: İş ciddi…