Ülkeler söz konusu olduğunda duygusal davranmak yerine realiteyi görmek gerekir. Çok hoşunuza gitmese bile bazı adımlar atmak durumunda kalabilirsiniz.
Mesela ben Esat ile ve/veya SİSİ ile diplomatik ilişkilerin her zaman olması gerektiğini düşünüyordum.
Lakin Türkiye’nin bu dış politik ilişkilerde durumu farklı. Dün şov yapıyor ama bir gün sonra realiteyi savunabiliyoruz. Dengesizliğin dengesini kurmak isteyen bir ülkeyiz.
Hatırlayın 2017 Başkanlık Referandumunu... Hollanda-Almanya bir anda büyük düşmanımızdı ve seçimden sonra süt dökmüş misali her şeyimiz düzeliverdi.
Daha dün İsveç için söylemediğimizi bırakmazken bugün TBMM’sine NATO üyeliğini yolladık.
Sayamadığımız örneklerle doluyuz. Burada temel mesele İÇ SİYASET uğruna dış politikayı sürekli kullanıyor oluşumuzdur. Bu durum bizde DEVLET CİDDİYETİNİ yok eden bir süreçtir.
Benzer durumu şimdi İsrail ile yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Grup konuşması sonrası bazı dostlar arayıp ‘askeri müdahale’ dahil olasılıkları sorduklarında tek cümle kurdum: “Hiç ama hiç ciddiye almayın, bu konuşma büyük oranda iç siyasete yöneliktir ve küçük bir kısmı da dış siyasette “beni biraz ciddiye alın” mesajıdır”.
“Türkiye göreceksiniz çok ciddi adım atmayacaktır” demiştim.
Sonra geçen hafta Bakanlar Kurulu sonrası İsrail konuşmaları çok daha yumuşamıştı. Artık daha sakinlik vardı.
Sadece biraz gaz alındı, o kadar.
***
Bakın nerede ise her hafta sonu BATI ÜLKELERİNİN sokakları İSRAİL soykırımına karşı gösterilere sahne oluyor.
Öyle tek bir miting ile iş bitmiyor. Zaten bizdeki miting sadece iktidar mitingi oldu. Ülkenin Cumhurbaşkanı olan Erdoğan Muhalefet partilerini bile çağırmadı o mitinge. Sadece buradan bile İsrail hakkındaki sözlerin iç siyaset için yapıldığını anlayabilirsiniz.
Keşke ciddi bir devlet politikası olsa da onu uygulayıp konuşsaydık. Varsa yoksa iç siyasete alet edilen dış politika.
Hatırlayın 2019 seçimlerini... Erdoğan muhalefet için ne demişti: “SİSİ’ye mi oy vereceksiniz”
Allah büyük işte... Tam da bu günlerde Erdoğan SİSİ ile kucaklaşıp duruyor.
Keşke devlet aklı ile bir dış politikamız olup onu iç siyasette kullanmasak.
***
Bunları neden söylüyorum?
TÜİK verilerine göre son 6 yılda İsrail’den aylık 157 milyon dolar ithalat yaparken aylık bazda 450 milyon dolar da ihracat yapıyoruz.
Yani İsrail bizden feci şekilde mal alıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi-TİM verilerine göre (2021) İsrail’den satın alışımızda 7. sıradayız ama İsrail’e satışta 4. sıradayız. Aslında burada İsrail Çin ve ABD'den sonra Almanya ve Türkiye›den en fazla ürün alıyor. 3-4 aynı tutarlarda ülkeleriz.
TİM verilerine göre İsrail bizden en fazla çelik alıyor. Sonrasında kimyevi maddeler ve otomotiv geliyor.
Yılda 2 milyar dolarlık mal aldığımız ama yılda 6 milyar dolarlık mal sattığımız bir ülke. Son 6 yılda 21 milyar dolar ticaret fazlası verdiğimiz bir ülke İsrail.
***
Eee ne var bunda diyebilirsiniz.
Şu var: Bu günlerde sivil kampanyalar ile İsrail’e boykot adı altında şu-bu şirketler boykot edilmeye çağrılıyor (hepsi Türkiye’nin). Yok onu yeme, yok bunu içme” vs vs... Ama bu arkadaşlardan hiç büyük Reisin de makro ekonomide bir adım atma isteğini göremiyoruz.
Sanırsınız kola kutusu ve hamburger ile İsrail’i devirecekler..
Neden ciddiyet içinde davranılmaz ve sadece içeriye dönük ama karşılığı pek olmayan şovlar yapılır?
Neden her gün bu sokaklar katil İsrail, savaş suçlusu Netanyahu karşıtı gösteriler ile dolmaz?
Çünkü bu ülkede gösteri yapmak anayasa ile güvence altına alınmıştır ama o anayasaya rağmen milleti yarı açık hapishaneye çevirerek zindanlara tıkanlar var.
Sorun bu soruyu kendinize... Neden BATI ülkelerinde her hafta sonu sokaklar İsrail ve Netanyahu karşıtı gösteriler ile dolup taşarken Türkiye’de sokaklarda nerede ise çıt yok?
Bakınız, İsrail'de bile Netanyahu›ya karşı Türkiye›den daha fazla gösteri yapılıyor... Neden bizler bir kola bir hamburger boykotu ile uğraşıp Milleti gerçeklikten uzaklaştırıyoruz.
Lütfen biraz ciddiyet ve lütfen biraz lafta kalmayan adımlar... Hep laf hep laf nereye kadar... Hadi iç siyasette lafla peynir gemisi yürüyor ama dış siyasette yürümüyor bu gemi.
6-7 milyar dolarlık ihracatımız artmaya devam mı edecek?