Geçen yıl ocak ayında -10.423 milyon dolar olan cari işlemler açığı, bu yıl ocak ayında -2.556 milyon dolara geriledi. Böylece yıllık cari açık -52.640 milyon dolardan -37.516 milyon dolara düşmüş oldu.
Sanırsınız ki, yeni ekonomi programı çok başarılı oldu ve yıllık cari dengede 15,1 milyar dolarlık iyileşme sağlandı.
İlk bakışta aşktan kastım bu.
***
Bu ekonomi programı hakkındaki düşüncemi yeniden ifade edeyim: “Güvenilir bir ekonomi yönetimi ile biz bu kemer sıkma politikasını daha az maliyetle başarabilirdik. Oysa şimdi çok ağır bir maliyetle bu işi yapmak zorundayız.“
Gelin ilk bakış gerçeğine yeniden farklı açılardan bakalım:
Geçen yıl ocak ayında yıllık cari açık -52.640 milyon dolarken, dış ticarette altın ve enerji hariç açık -16.046 milyon dolardı.
Oysa şimdi (Ocak 24) cari açık -37.516 milyon dolara düşerken, dış ticarette altın ve enerji hariç açık -31.588 milyon dolara yükseliyor.
Kısaca şöyle diyelim: Cari dengede 15,1 milyar dolarlık iyileşme gerçekleşirken, ekonomik aktiviteyi yansıtan ‘altın ve enerji hariç dış denge’ 15,5 milyar dolar kötüleşiyor.
Yani ortada bir aşk falan yok.
İyileşmenin tamamı enerjiden geliyor. Enerji fiyatı düştü, ekonomide enerji kullanımı azaldı ve cari denge iyileşti.
***
Gelelim ikinci kısma. Yani işsizlik-istihdam kısmına.
Geçen yıl ocak ayında 31 milyon 058 bin çalışan varken bu sayı 465 bin kişi artarak bu yıl ocak ayında 31 milyon 523 bin kişiye yükseldi. Böylece işsizlik oranı yüzde 10,3’den yüzde 9,8’e düşüş gösterdi.
Lakin durum bu ilk görüldüğü gibi değil.
TÜİK tamamlayıcı bilgileri veriyor. Buna göre geniş tanımlı işsizlik oranı geçen yıl ocak ayında yüzde 22,6 iken bu yıl ocak ayında yüzde 27,3’e çıkıyor. Bu oran pandemi ile sokağa çıkma yasağı konulan Nisan-Mayıs 2020 sonrasının en yükseği.
***
Ne oluyor da ilk görüşte muhteşem görülen veriler gerçekte çok feci duruma işaret ediyor?
Mesela dış ticarette bizler özellikle tüketim malı ithalatına bakıyoruz. Orada da hız kesen bir durum yok.
Kimileri lüks raca kuyruğunda beklerken kimileri ucuz ekmek, ucuz et kuyruğunda hayatını geçiriyor. Lakin ve maalesef ki Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz lüks araç kuyruğunda bekleyenlerin tüketim açığını ucuz ekmek ve ucuz et kuyruğunda bekleyen fakir kesimlerden çıkartmaya çok kararlılar. Çünkü güçleri fakirlere yetiyor.
Burada anlatmaya çalıştığım konu şu: Bu tür programlar gelir dağılımını düzeltici önlemlerle daha az hasarla atlatılır. Ama Şimşek ve Yılmaz bunun tam tersi yoldalar.
Maalesef çok ama çok acı bir dönem bizi bekliyor. Umarım korktuklarım başımıza gelmez.