MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Devletimizi güçsüz gösterenlere dikkat edelim” dedi. Bu açıklamasını aslında orman yangınları üzerine yaptı ama akıllara yine MHP’nin “askıda ekmek” kampanyası geldi.
Devletimiz güçlü olmalı ve birlik olmalıyız ama sivil vatandaşların kimlik kontrolü yaptığı yerde devlet nerede oluyor? Sahi kimlikte nereye bakıyorlardı?
Devlet millet kucaklaşınca, birlik olunca güçlü oluruz. Hak edenin hakkını aldığı yerde güçlü oluruz. Oysa siyaset kendi ittifakının dışındakileri bir şekilde dışlamış durumda.
Anadolu'da bütün muhalif partililer artık terör örgütleri yandaşı olarak görülüyor. Bu kadar bölünmüşlüğü bir ülke kaldıramaz.
Ama asıl dikkat çeken noktalardan biri de ekonomik faydanın bölünmesidir.
İş bulmanın en kolay yolu iktidar ittifakının bir parçası olmaktan geçiyor. Parti teşkilatlarının ilişkilendirdiği iktidar, dernek ve vakıfları vasıtası ile İŞ-KUR’a çalışıyorsa vay halimize...
Sınavda başarılı olanı sözlüde elemek, sözlüde tanıdığı vasıtası ile işe girmek ülkede verimsizliğin en temel kapısını oluşturur. Sonra da yangınlar neden sönmedi, operasyonlar neden başarısız oldu deriz kendi kendimize.
Bakın daha son dönemde dolar gayet sakindi. Hatta 25 Haziran günü gördüğü 8,80 zirvesinin ardından önce yatay seyretmiş ve ardından 8,30’a kadar düşüş yaşamıştı. Sonra birden sert bir yükselişle yeniden 8,70 sınırına dayandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yine bir TV kanalında yine bilindik enflasyon&faiz teorisinden bahsetti. Ve yine bilindik kur yükselişi yaşandı...
Acaba bu maliyet artırıcı konuşmaları defalarca hangi dış güç yaptırmış olabilir? Mesela Hazine garantili müteahhitlerin sözleşmeleri İngiliz tahkiminde bekliyor. Ülke yıkılsa da onlar paralarını alacaklar ve alıyorlar.
Londra tahkimleri için mi kurları artırmak istiyoruz? TL değer kaybetsin ve Londra Tahkimde bekleyen Hazine garantili müteahhitler TL bazında daha çok para alsınlar mı isteniyor?
Bunu tam olarak bilemiyoruz tabii. Ama Türkiye olarak 2013’ten beri şu enflasyon ve faiz teorisinden çekmediğimiz kalmadı.
Artık Merkez Bankası şu faizleri her ay 3-5 puan düşürmeye başlasın ve kısa süre sonra yüzde 5’lere kadar çeksin ki, ne olacağını hep beraber görelim. Her yanlışımıza dış güçler bahanesi bularak toplumu daha ne kadar avutabiliriz?
Dolar artık yine 8,60’ın üzerine çıktı. Bir konuşma 30 kuruşa mal oldu. Ve bu 30 kuruş Hazine garantili müteahhitlerin alacaklarını 50 milyar lira artırmış oldu.
Değer mi sizce...
***
Şu dış güçlere bir kez daha bakalım. Mesela Avrupa... Bizim kişi başına geliri 25-30 bin dolar olan 2,5 trilyon dolarlık bir ekonomi olmamızı ister mi? Bu ekonomik güç ile bölgede oyun kurucu veya oyun içinde oyuncu olacağımız kesindir. Evet, bunu istemeyebilirler (aslında bölgesel zenginlik kazandırır ama biz yine de komplocu gidelim)
Ama şunu unutmayın ki Avrupa bu kadar zayıf bir Türkiye de istemez. En başta Avrupa’nın güvenliği açısından istemez.
O kadar zayıfladık ki, ayaklarımızın üstünde duramıyoruz.
Finansal yapımız 128 milyar dolar sonrası adeta rüzgâra kapılmış yaprak gibi. En küçük esintide fırtına tepkisi veriyor.
Kişi başı gelirimiz 8500 dolara düşerek orta-fakir ülke olduk. Surinam-Peru gibi ülkelerle aynı sınıfa giriyoruz. Kosta-Rica artık bizden çok zengin ülke.
Bu kadar fakirlik bölgede kimsenin işine gelmez. O nedenle dikkat ederseniz bize tavizler karşılığı paralar yollanıyor. ABD bile Afganlılara Türkiye’yi önerebiliyor.
Kısaca sorun dış güçler yerine asıl iç güçlerde.
İçeride bizi ayakta tutacak güce ihtiyacımız var.
Ve iktidarın kendinden başka ayakta tuttuğu güç olmadığı için artık ayakta duracak gücümüz de kalmadı.
En kısa sürede ayakta durmayı öğrenmeliyiz. Aksi halde evlatlarımızı çok daha karanlık bir gelecek bekliyor olacak.