Ülkemizde siyaset çok ilginç bir hal aldı.
Toplumu yukarı çeken siyaset yerine, toplumu tabana iten siyaset uyguluyoruz. Mesela orta sınıf ısrarla baskılanıyor, eziliyor.
Asgari ücretler artırılıyor ama orta sınıf eritiliyor. Asgari ücret ile ortalama ücret farkının yüzde 35’lere düştüğü ülkemizde bu çok büyük bir sorun. Okumanın, eğitimin kazanç değeri düşüyor.
Alt gelir gruplarının yüzde 50’ye varan kısmının GSYH’dan aldığı pay genel olarak artmıştır. Ama ülke gelirinden asıl pay en zengin yüzde 5’e gitmektedir. Kaybeden ise ortada kalan yüzde 45 ara kesimdir.
Rahmetli Turgut Özal’ın “Ortadirek” hayali, AK Parti ile “Tabandirek” gerçeğine dönmüştür. İyi de bunda ne var diyecek olursanız, şu var: Demokrasi, bilim, kalkınma vs... işte hep bu orta sınıf sayesinde gerçekleşiyor. Burası ölürse toplum ölüyor.
Ama bugün diğer verilerden gideceğiz.
Hatırlarsanız geçen hafta Kasım 2019 işgücü verileri açıklandı. Biz orada son iki yıla bakmıştık. Durum kısaca şu şekilde:
Lise ve lise altı eğitimlilerden tam 1 milyon 213 bin kişi son 2 yılda işini kaybetmiştir. Bir başka deyiş ile, her lise ve altı eğitimli 100 çalışanın 5,5 kişisi işini kaybetmiştir.
Bu sayı ve oran oldukça yüksek bir seviyedir.
Aynı dönemde 864 bin üniversite mezunu bir şekilde iş bulmuştur. Buradaki sayı ve oran da oldukça yüksektir. Her 100 üniversiteli çalışanın yanına 13,3 kişi daha gelmiştir.
Dün TÜİK “Yaşam Memnuniyeti -2019” sonuçlarını açıkladı. Orada da şu noktalar var:
2016-2019 arasında mutluluk oranı yüzde 61,3’ten 52,4’e ciddi bir düşüş yaşamıştır. Gerçi 2019 yılında mutluluk oranı daha sınırlı kalmıştır ama bu sefer de ‘umut’ düzeyi daha sert düşüş göstermiştir.
Peki, kimlerin mutluluğu ve umut düzeyi sert gerilemiştir?
Önce eğitim düzeyine göre mutluluk oranlarındaki değişime bakıyoruz: İlkokul mezunlarının mutluluk oranı yüzde 17,7 düşüyor. Bu düşüş ilk ve ortaokul mezunlarında yüzde 14,9 oluyor. Lise mezunlarında ise yüzde 12,2. Benzer bir oran üniversite mezunlarında da yaşanıyor ve buradaki düşüş yüzde 12,4’te kalıyor.
Şimdi bir de yaş aralığına bakıyoruz.
En sert mutluluk düşüşü 55-64 yaş grubunda yüzde 21,9 ila gerçekleşiyor. Bunu 25-34 yaş grubu yüzde 16,0 ila izliyor.
Mutsuzluk artışında ise 25-34 yaş grubu adeta yüzde 46,5 artışla resmen bunalıma girmiş gözüküyor. 45-54 ve 55-64 yaş grubunda da mutsuzluk artışı çok ciddi oranlarda.
Peki, kim umursamaz noktada?
Mesela daha a-politik 18-24 yaş grubu pek değişim göstermiyor. Bir de 65+ yaş üstü kesim.
Burada özellikle eğitim ve mutluluk ila eğitim ve işsizlik ilişkisi önemli.
İşsizlik üzerine bir çalışmamız olmuştu. “Yetişkin (15+ yaş üstü) nüfusun işsizliği” yüzde 5,0’in üzerine çıktığında geçmişte ülkede siyasi aktörler değişiyordu. Hatta bu oran 5,1’e geldiğinde iktidar komple gidiyordu. Ama bugün bu oran 8,3 ve iktidar ve ittifak ortağı için en son seçimde yüzde 50 oy çıktı.
Kısaca durum bize aslında toplumun ruh halini de gösteriyor. Din ve milliyetçilik söylemi eşliğinde dış ve iç düşman yaratarak oluşturulan beka söylemi, bugün gelinen noktayı gösteriyor.
Sizce yarının ne olacağını kim düşünüyor dersiniz?