Fransa sokakları neden yanıyor: “Dur ihtarına uymayan 17 yaşındaki bir Cezayir asıllı gencin polis tarafından vurulması” olayı.
Ezilmişliğe karşı bir başkaldırı ve kahramanlık hikayeleri anlatılıyor... Zalim Fransa’ya ezilmişler haddini bildiriyor. Hak arayan kahramanlar sömürgecilere karşı sokaklara inmiş....
Sahi... Bu kanalların yöneticileri ne yaptıklarının farkında mı?
Neden mi? İzah edelim...
Dilek Doğan’ı hatırlıyor musunuz? İnternete girip vurulma anına ilişkin o görüntüleri izleyin.... Ya Ali İsmail Korkmaz... Veya Rabia Naz...
Linç edilen siyasetçilerimiz: Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çubuk’ta linç görüntüleri... Selçuk Özdağ ölümden dönmedi mi? Evlerinin önünde dövülen gazeteciler... İktidarın geçmişteki aynı cümlelerini sarfetmesine rağmen hapse tıkılanlar...
Hatırlatalım: Türkiye’de hak arama halen sokaklarda yapılmıyor. A Haber ve CNN Türk bu konuda bir şey mi demek istiyor?
Ama inanın benim odak noktam burası değil... Bu konuları sadece bu kanallara uyarı için yazdım. O kanal yöneticileri farkında olmayabilir ama bence tehlikeli oynuyorlar...
***
Gelelim benim açımdan Fransa sokaklarının bize verdiği işarete...Asıl büyük konumuz burası.
Bir görüntü var: Marsilya’daki en kapsamlı kütüphane yakılıyor...
Yakma-yağmalama adeta kontrolden çıkmış durumda. Yakanlar kim gerçekten? Hak arayanlar kütüphane mi yakar? Başkasının malını mı talan eder? Kahramanlık yakmak-yıkmak mıdır?
Ben size söyleyeyim: Avrupa bu olaylardan sonra göçmen politikasını epeyce sıkı bir gözden geçirir.
Şu anda Avrupa’nın göçmen politikasında sınır karakolu Türkiye... Orban bile “Erdoğan’ın kazanması için dua ettim” demedi mi?
Peki, vasıfsız ve eğitimsiz asıl o göçmenler nerede? Tabii ki AB’nin sınır karakolu olan Türkiye’de...
Sosyal medyada çok tehlikeli görüntüler dolaşıyor. Kendi ülke bayrakları ile Türkiye’de meydan okuyuş gibi hikayeler var. Kim yapıyor, kim servis ediyor ve A Haber ile CNN Türk bu operasyonun diğer yönünü neden tahkim ediyor?
Samimi olarak uyarmak istiyorum: Bir ülkede muhalefet bu derece boşa düşüyor ve ortalık bireysel hareketlere bırakılıyorsa ben bu durumdan korkarım.
AK Parti ve Bakanlara iletmek isterim ki şu anda durum öyle sanıldığı gibi gücün zirveye çıktığı bir nokta değil. Tam tersine durum pek hoş değil... Ortada bunaltıcı bir hava var.
Fransa’da yanan sokaklar bize göçmen politikasının yeniden ele alınması gerektiğini gösteriyor. Özellikle 20’li yaşlarda ve savaşçı nitelikte bekar olarak Türkiye’ye getirilen ve/veya göz yumulan göçmenlere yeniden bakmamız gerekiyor.
Kontrolü kaybetmeden şimdiden ders almamız gerekir. Öyle babamın çobana ihtiyacı vardı hikayelerini çoktan aşmış durumdayız.
Fransa olayı gösterdi ki, alınan göçler yakma ve yıkma işinde epeyce mahirler. Medeniyet bile yakılıyor-yıkılıyor. Kütüphaneden ne istemiş olabilirler? Ya da yakılmak istenen nedir?
Bakınız normalde demokrasilerde muhalefetin olması tam da bu tür olayları engeller. Hak kaybına uğrayan kesimler bunu muhalefet aracılığı ile şiddetsiz çözmeye çalışır. Fransa’da yaşananlar öyle basit bir hak arayışı gibi durmuyor...
Eğer Fransa’da bir hak arayışı var ise Türkiye’de Emine Şenyaşar’a ne diyeceğiz? Katledilen 301 Soma madencisinin yakınları yürüyebildi mi? Amasra Maden kazasında yitirip gidenlerimiz? Hendek fişek fabrikasında parçalanmış bedenlerin geride bıraktığı vicdanlar... Ya da siz Oğuz Arda Sel’i hatırlıyor musunuz?
Saymakla bitmez... Fikirlerinden dolayı hapse atılanlarda rekor kırarken katilleri serbest bırakmakta epeyce hoşgörülü bir ülkeyiz.
O zaman ne diyeceğiz? Hak aramak için hala muhalefete ve muhalif siyasetçilere bakıyoruz. Ve/veya bunları dile getiren medyaya...
Bu hak arama kanallarını da kapatıp kime ne mesaj verilmek istenebilir ki?
Fransa’da hak ararken yakıp yıkmayı örnek gösterdiğinizde Türkiye için ne diyeceğiz?
Ama hepsinden önemlisi şudur: Bu kadar kontrolsüz göçün hak mücadelesinde biz ne yapacağız?
Fransa’da sokakların yakılması-yıkılması-yağma edilmesinden bir kahramanlık hikayesi çıkarmaz. Çıkarsa çıkarsa kontrolsüz göçün bir medeniyet yıkış hikayesi çıkartılır.
Acaba diyorum Orban boşuna mı dua etti...
Bir oturup düşünelim: Ya Orban’ın duası kabul edildi ise...
Eyvah!
Not: Asıl mesele Suriyeli sığınmacılar değil; asıl mesele Afganlı, Iraklı, Yemenli, Somalili gibi bekar ve savaşçı nitelikteki kontrolsüz göçmenlerdir.