Ne kadar çok ‘yapmayın-etmeyin’ dediysek hiçbir bir faydası yok.
Bildiklerini yine yapıyorlar...
Ama sonra da çıkıp şu saldırı oldu bu hainlik oldu vs. diye sorumluluk üstlenmeyip, birilerini hain ilan ediyorlar. Oysa, 20 yıla yakın süredir ülke yönetimi kendilerinde.
Bir ülke 20 yılda baştan aşağı yenilenirdi ama hâlâ 2001 krizinin faturasını ödüyoruz diye dert yanıyorlar.
Acınacak bir durum.
***
Bakınız, şimdi durum ne?
ABD yeniden faiz artımına geçiyor. Bu yıl en az 3 faiz artırımı kesin. Bu sayıyı daha yüksek bekleyenler de var.
Dünya ne yapıyor?
ABD faiz artıracak diye herkes bu ortama önceden hazırlık yapıyor. Gelişmekte olan ülkeleri bırakın, gelişmiş ülkeler bile bu yeni normale karşı faiz artırımlarını peşi sıra yapıyor.
Cari fazla veren Rusya bile faizleri artırma yarışında.
Faizleri artıracaklar ki, kendi yerel paralarının değeri korunabilsin... Durum bu.
Peki biz ne yapıyoruz?
Faiz indirerek ortada NAS! var diyoruz.
İyi ama faiz indirince piyasada faizler bile inmedi. 10 yıllık tahvil faizleri dahi %25’i aşarak AK Parti döneminin rekorunu kırdı. Merkez Bankası faizleri 19,0’dan 14,0’e indirdiğinde mevduat faizleri yüzde 30,0’lara dayandı. Kredi faizleri derseniz orada da oranlar artık yüzde 40,0’larda dolaşıyor.
Faiz indirerek piyasa faizlerini yükselten başka hangi ÜLKE YÖNETİMİ vardır.
Ne yaptığımızı tekrar yazayım: Otobanda ters yönde son sürat gidiyoruz ve karşımızdan gelen tüm araçları hain ilan ediyoruz.
Ters yönde olan tek sürücünün bizim olduğumuz aklımızın ucundan bile geçmiyor.
YOKSULLUĞA KOŞMAK
Şimdi yeni bir model deniyoruz diyorlar. Adına önce Çin modeli dediler ama sonra Türk Modeli diye değiştirdiler.
Aslında ortada model falan yok. Sadece laf kalabalığı...
Bozdukları ekonomik düzene isim takıyorlar, o kadar.
128 milyar doları satıp, kasada döviz bırakmayınca tek çareleri “yüksek kur denemesi” oldu.
Kurlar yükselecek-ihracat artacakmış.
Bu sayede büyüyüp zengin olacakmışız.
Siz ki bu yola ‘faiz sebep-enflasyon sonuç’ olarak çıkmıştınız. Bugün faizi indirdiniz ama piyasa faizi patladı. Yetmedi, kurlar patladı... O da yetmedi enflasyon patladı.
Ve en acısı... Fakirlik patladı.
TL değer kaybettikçe ihracat artacak dediler ama ülkemiz talan ülkesine döndü. Adeta müflis tüccarın malları gibi ucuza giden ürünlerimiz ortada.
TÜİK Kasım 2021 Dış Ticaret Endekslerini açıkladı;
İhracat birim fiyatı %9,7 artarken, ithalatın birim değeri %29,3 zamlandı. Bunun anlamını izah edeyim: Dışarıya sattığımız ürünlerin fiyatı 1 artarken, satın aldığımız ürünlerin fiyatı 3 artmış.
Oran 1’e 3 yani.
Yılın ilk 11 aylık karşılaştırmasını verelim: İhracat ürünlerimizin fiyatı %9,98 artarken, ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatı %23,01 artış gösterdi.
***
Hatırlarsanız IRGAT olduk diye defalarca yazdığım bir mesele vardı. İşte dün TÜİK tam da ırgat durumuna geldiğimizi ilan etti.
Size basit bir fiyat daha vereyim mi?
Bizim ihraç ettiğimiz gıda ürünlerinin fiyatı %9,62 artıyor ama ithal ettiğimiz gıda ürünlerinin fiyatı %16,38 artış gösteriyor.
Yani hammadde, enerji vs ithal fiyatından sadece gelmiyor bu dengesizlik.
Alttaki grafiğe iyi bakın: Paramızın değeri düşünce ihracatımızın ve bu ihracatta çalışan insanlarımızın da değeri düşüyor.
Biz üretiyoruz ama sadece ürettiğimiz malı seyredebiliyoruz. Çünkü fiyatı bize göre çok yüksek.
Fakirleştiren büyümenin, fakirleştiren ticaretin tam da göbeğindeyiz.
Umarım bu “ekonomik kurtuluş savaşı” dedikleri şeyin fakirlikten başka bir şey olmadığını millet anlar.
Aksi halde kendi fakirliğini alkışlayan bir toplum olup çıkacağız.
Tıpkı Venezuela gibi...