Bu işte bir terslik olmalı. Bir toplum fakirliği nasıl sevebilir, nasıl isteyebilir?
Veriler çok net!
2018-2019 yıllarında -Lise altı- eğitime sahip kesimden 2 milyon 637 bin kişi işini kaybediyor. Bu kesimin iş kaybetme oranı yüzde 16,4.
Yani her 100 lise altı eğitimliden 16,4 kişi işini kaybetmiştir.
Yine bu -Lise altı- eğitime sahip kesimin çocuk sayısı 2018-2019 yıllarında 118 bin 047 kişi azalıyor. Bu kesimin çocuk sayısındaki azalış oranı da yüzde 16,2 ediyor.
Yani lise altı eğitime sahip kesim 2017 yılına göre 2019 yılında 100 çocuk yerine 83,2 çocuk yapıyor.
Lise mezunlarında ise iş kaybı sayısı 312 bin kişi ve iş kaybı oranı da yüzde 5,3 seviyesine ulaşıyor. Ama lise mezunlarında çocuk sayısı azalış oranı ise yüzde 2,8 seviyesinde gerçekleşiyor.
Krizin daha az vurduğu lise mezunlarında çocuk yapma sayısındaki düşüşte azalıyor.
Gelelim üniversite mezunlarına:
Onlar bu krizden iş kaybı olarak etkilenmediği gibi 706 bin üniversite mezunu iş buluyor. Bu iş bulma oranı çocuk sayısına da yansıyor ve üniversite mezunlarının çocuk sayısı 288 bin 762’den 297 bin 989 bin kişiye çıkıyor. Üniversite mezunlarında çocuk sayısı yüzde 3,2 oranında artış gösteriyor.
İnanılmaz veriler aslında.
Ve bu konuda defalarca yazdım. ‘Nankör okumuşlar!’ dedim hatta. Çünkü eğitim seviyesi yükseldikçe ve kent merkezlerine gittikçe Cumhur ittifakının oy oranı düşüyor. Ama tersine varoş ve kırsalda da oy oranı artıyor.
Bu işte gerçekten bir terslik olmalı.
Şimdi dönüp bakalım kim mutlu bu ülkede?
Lise altı eğitimlilerde mutluluk oranı yüzde 53,2
Lise mezunlarında mutluluk oranı yüzde 50,8
Üniversite mezunlarında mutluluk oranı yüzde 52,7
Ortada sorun yok sanırım. Okuyan iş buluyor, çocuk yapıyor ama mutluluğu yakalayamıyor. Eğitim seviyesi düştükçe ise iktisadi olarak tersi oluyor ama mutluluk aynı seviyede kalabiliyor.
***
Yukarıda yazdığım ve bu bilgileri tamamlayan diğer verileri de eklediğimde muhalefetin bir miktar yanlışta olduğunu görüyorum.
Aslında yanlış değil ama bir yeni parti daha lazım bu ülkeye.
Neden mi?
Muhalefet partileri vasıflarında olması gerektiği gibi Millete daha yüksek gelir seviyesi vaat ediyor. Oysa topluma baktığımızda sanırım daha çok fakirlik vaadinde bulunacak bir partiye de ihtiyaç var gibi görülüyor.
En azından eğitim seviyesi ve çocuk sayısına bakınca böyle bir eksikliğin olduğunu da ileri sürebiliriz.
SABIR SABIR NEREYE KADAR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Van’da konuştu. Ekonomik kriz ile ilgili biraz daha sabır istedi. Erdoğan, ekonomik kriz ile ilgili ‘sabır’ uyarısı yaparak “Ülkemizi ekonomi alanında kuşatmaya çalışanlara cevabımızı, yeni bir ekonomik kurtuluş savaşıyla veriyoruz” diye konuştu.
Konuşmada artık 2023 hedefi değil 2053 vizyonundan bahsetti.
***
TÜİK’in açıkladığı mutluluk seviyesinde krizler beraber düşüş yaşanırken, umut düzeyinin neden düşmediğini sanırım anlamış oluyoruz.
Veriler ve konuşmalar aslında gerçeğin ne olduğunu net şekilde ortaya koyuyor. Geriye sadece o anki gerçeği saman altı edip, gelecek parlak günleri sunmak kalıyor.
Sanırım bu işi için de medya ve medyacılar oldukça önemli.