Bu yazı ile aynı konuda 3. yazıyı yazıyorum. Biliyorum canınız sıkılıyor olabilir ve ağır bir konu ama henüz kimse farkında değil.
Şu an Türkiye’de büyük bir elektrik krizi yaşanıyor. Henüz bizlere yansımayan bu kriz hepimizi vuracak.
Elektrik üreticileri geçen yılın tümünde ortalama 28,2 kuruştan elektrik sattılar. Bu yılın ilk 3 ayında da 29,9 kuruştan satış yaptılar. Nisan-Haziran döneminde de ortalama 35,8 kuruştan elektrik satıldı. Temmuz-Eylül dönemi 3. çeyrek ortalama elektrik satış fiyatı ise 53,2 kuruş oldu.
Yaz aylarında elektrik fiyatlarının arttığını peşinen söyleyelim. Ama geçen yıl pandemiye rağmen 2. çeyrekte 22,5 kuruş olan satış fiyatı bu yıl aynı dönemde yüzde 59,2 zamla 35,8 kuruşa satıldı. Oysa 3. çeyrekte zam oranı yüzde 77,4’e çıktı ve artık elektrik üreticilerinin satış fiyatı 53,2 kuruş olmuştu.
Bu rakamlar konutlarda bizlerin henüz görmediği perde arkası rakamlar. Yani nasıl ki çiftçinin elindeki elma 1,5 liradan satılıyor ya, işte bu verdiğim rakamlar elektrik üreticilerinin satış rakamları.
Bizler elektriği geçen yıl ekim ayına kadar 71,0 kuruştan tüketirken, ekim ayındaki zamla 75,1 kuruştan tüketir olduk. Bu yılın ocak ayında yeni bir zamla 79,8 kuruşa bizlere satılan elektrik, temmuz ayındaki son zamla artık 91,7 kuruşa çıkmış oldu.
Tüketicilere yönelik toplam zam oranı yüzde 29,2 oldu ve canımız yandı.
İyi ama üreticide fiyatlar kaynıyor. Bakın bu yılın 3. çeyreğinde fiyatlar yüzde 77,4 zamlandı bile. Artık üreticiler elektriği ucuza satmıyor.
Durun daha bitmedi...
3. çeyrekte 53,2 kuruş olan üreticinin elektrik satış fiyatı 01-21 Ekim arasında tam 64,0 kuruşa fırladı. Geçen yıl ekim ayında elektrik üreticilerinin satış fiyatı 32,4 kuruş seviyesindeydi.
Artık üreticide elektrik satış fiyatı yüzde 100’e yakın artış göstermiş durumda.
Ama durun daha hala bitmedi.
14 Ekim’de EPDK’da kritik bir karar aldı. Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ durumu şu şekilde izah ediyor (T24): “Elektrik faturaları enerji bedeli, dağıtım bedeli, vergi ve fonlar olarak 3 kalemden oluşuyor. Faturalarda yüzde 52 pay oluşturan enerji bedeli 14 Ekim tarihine kadar piyasa takas fiyatının 2 katı olarak alınıyordu. 15’inden itibaren geçerli olan yeni hesaplamada piyasa takas fiyatının ağırlıklı ortalamasının 3 katı olarak belirlendi. 14 Ekim 2021 tarihine kadar piyasa takas fiyatının üst limiti 718 TL iken 15 Ekim’de bu limit 1078 liraya çıkarıldı” dedi.
Şöyle izah edelim: Elektrik faturalarımızda ilk madde olan elektrik bedeli, yani elektrik üreten firmaların satış fiyatının oluştuğu pazarda tavan fiyat arttı. Çünkü kur artışına direnemeyen başta ithal kömürcüler olmak üzere üreticilerin bir kısmı pazardan çekildi.
Gelelim son noktaya.
Pazartesi günü 81,8 kuruşa çıkan elektrik üreticilerinin satış fiyatı bugün için ise 90,2 kuruş oldu.
Hani faturaların yarısı dediğimiz o üretici fiyatı var ya... İşte o fiyat artık bizim konut satış fiyatına geldi.
Geçen yıl 30 kuruşun altında elektrik satan üreticiler artık yüzde 300 zam yapmış durumda.
Elbette bu fiyatın kalıcı olması beklenemez. Ama artık üretici fiyatının da 60-70 kuruşa oturduğunu söyleyebiliriz.
Fakat pazartesi 80 kuruşun üzerine ve bugün de 90 kuruşun üzerine çıkan üretici fiyatları bu sitemi kilitlemiş durumda. Çünkü dağıtıcılar vs bu elektriği nasıl kullanıcılara satacaklar?
Düşünsenize, 90 kuruşa üreticiden aldığınız elektriği (YEKDEM ücretini hiç eklemedik) 91,7 kuruşa asla satamazsınız. O üretici fiyatının üzerine iletim bedeli, dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli ve vergileri de eklemeniz gerekiyor.
Zaten eski dönemlere baktığınızda üretici fiyatı nihai satış fiyatının yüzde 40’larında kalmış.
Dün söylediğim başlık gibi bitireyim. Ya zam ya da karanlık.... Bunun haricindeki tek seçenek ise seçimle iktidar değişimi. (Bu sayede kurlar düşer ve maliyetler azalır)
Aksi halde elektrik üreticisinde yüzde 300 zamlanmış duruma gelen enerjinin bizi çarpmamasının imkânı yok.
Aracılar batmadan bu iş bir an önce çözülmek zorunda. Kasım ayının başında görüşelim.