Hoca’nın komşusuna borcu varmış ve bu borçtan dolayı uyuyamıyormuş. Eşi bundan çok rahatsız olup komşunun kapısını çalıp “biz bu borcu ödeyemeyeceğiz” demiş. Eve dönüp Hoca’ya demiş ki “Şimdi o uyuyamasın.”
Bu ülke bizi yetiştirdi. Bize bedava eğitim gibi müthiş bir kamu hizmeti sundu. Devamında bilgi birikimimiz için farklı imkanlar sağladı. Ve bu havuzda yetişip alanımızda bir birikime ulaştık.
Bu ülkeye ve millete bir borcumuz vardı: Gördüğümüz, bildiğimiz doğruları söylemek ve sorunlara dikkat çekmek bir bakıma kamu borcumuzdu... Bu sayede daha müreffeh bir ülke ve toplumun oluşmasına katkıda bulunmak daha iyi olmaz mıydı?
Bizler, yani benim gibi bu ülkenin yetiştirdiği çok değerli iktisatçılar bu görevi hakkı ile yerine getirdi.
Herkes elinden gelen uyarıyı ve doğruları söylemeye çalıştı. Daha iyi imkanlar varken daha fakir bir toplum olmamak için bu ülkenin iktisatçıları bilgi ve tecrübelerini paylaştı.
Fakat toplum “tencere, yani geçim derdi” konusunda daha az duyarlı hale geldi. Hatta bugün yaşadığı sıkıntıları yeterince fazla dikkate almadığı gibi yarın yaşaması muhtemel sorunları da nerede ise hiç dikkate almadı.
Bu durum anormal bir şey değil tabii. Ülke siyasetinin “güvenlikçi eksende” yerleşmiş olması, iktisadi durumu geri plana itti.
Ve şimdi...
Yeniden aynı yönetime onay verildi.
Şu anda kimin yerinde olmak istemezdim diye sorsanız tek kelime ile “Erdoğan’ın” derim. İşi o kadar zor o kadar zor ki... Ülkemizin mevcut ekonomi politikasına dayalı olarak müthiş derecede dövize ihtiyacı var.
Ve bu dövizi piyasa şartları içerisinde temin edemiyoruz.
Son 1 yıldır Erdoğan şahsi ilişkiler ağında Rusya, BAE ve S. Arabistan üzerinden bu ihtiyacı karşıladı.
Ama ya devamı...
Bekleyip göreceğiz...
Türkiye seçim sürecinde ABD ve Avrupa Birliği’ni millete öcü olarak gösterdi ama şimdi tek seçenek bu ilişkilerin düzeltilmesinden geçiyor. Reel düşünen herkes bu açmazı zaten biliyor ama başka yol da yok.
***
Bizler ülkemiz için bildiğimiz doğruları yazmak zorundayız. Bu bir kamusal görevdir... Bu görevi sürdürmeye devam edeceğiz. Ama artık bizim uyku sorunumuz olmayacak... Çünkü üzerimize düşen kamu görevini ve ahlaki ilkelerimizi yerine getirmeye çalıştık ve bu yolda tüm gayretimizi gösterdik.
Toplumun tercihleri hepimizin başının üstündedir.
Bizler artık uyarmak yerine sadece söyler geçeriz. Tablo bize bunu gösteriyor.
Evlatlarımız, torunlarımız bu ülkede... Herkesin refahı için düşünmek ve doğruları not düşmek zorundayız ama sınır artık daha geride kalır.
Mesela artık açlık sınırı, fakirlik ve yoksulluk gibi mikro konular çok ilgimizi çekmeyecek. Enflasyon-hayat pahalılığı-zamlar vs daha geri planda kalacaktır. Çünkü toplumun tercihlerine saygı duymak zorundayız. Dikkate alınmayan gelişmeleri bizlerinde fazla dikkate almaması gerekir diye düşünüyorum.
Daha makro ve daha genel sorunlar yeni dönemde alanımızı yoğunlaştıracağımız yerler olacaktır.
Ülkemizin genel sorunları ve çözümleri konusunda yine veriler eşliğinde bilgileri aktarmaya devam edeceğiz. Ama dediğim gibi yorum kısımları artık çok çok sınırlı ve az olacaktır.
***
Haydin bekleyelim ve dua edelim. Allahım inşallah ben yanılırım... Amin.