Bundan yaklaşık 3 yıl önce;
Eylül 2015 ve Ocak 2016 tarihlerinde gelişmekte olan ülke para birimleri ciddi değer kaybı yaşadı. Brezilya reali 4,15 dolara geriledi. Aradan 3 yıl geçmesine rağmen bugün Brezilya reali dolar karşısında 3,85’den işlem görüyor.
3 yıl önce aynı tarihlerde milli paramız lira dolar karşısında 3,07 ile zirveye ulaşmıştı ama çöküş orada durmamış ve 7,20’ye kadar taşımıştı. Ve bugün 5,20 seviyesine gerilemesini başarı olarak sunuyoruz.
Eğer Türk lirası, Brezilya reali gibi hareket etseydi bugün dolar karşısında olması gereken seviye 2,80 düzeyidir.
Kısaca biz liranın 2,80 olması gerektiğini konuşmuyor ama 5,20 olmasını başarı olarak görüyoruz.
2016 başında 1 dolar 17 Güney Afrika randı ediyordu. Bugün 1 dolar 13,8 G. Afrika randı ediyor. G. Afrika randına göre TL’nin dolar karşısındaki değeri de bugün 2,5 lira olmalıdır.
Nerden bakarsanız bakın bugün TL’nin dolar karşısında 3,0 liranın üzerindeki her değersizliği bizim yarattığımız bir değersizliktir. Bizim başarısızlığımızdır.
İyi ama şu argüman da doğru değil mi?
1 dolar 7,20 TL seviyesinden bugün 5,20 seviyesine düşmüştür. Bu düşüşü bir başarı olarak görmemiz gerekmiyor mu?
Şimdi size yan yana duran iki araba örneğini vereyim.
İki araba da duruyor ama biri değer yaratmak üzere satılmayı bekliyor,
Diğer ise bozulduğu için bedel ödemek için tamir edilmeyi bekliyor.
Evet, iki otomobil de duruyor, ama farklı nedenlerden dolayı. Şimdi bu iki duran aracı aynı kefede nasıl değerlendireceğiz.
Temmuz-Kasım dönemi 5 ayda ülkemizde toplam ihracat 72,1 milyar dolar. Buna karşılık ithalat ise 83,5 milyar dolar. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 86,3 gibi muazzam bir seviye.
Hele ağustos-kasım dönemi veriler daha iyi. Bu dört ayda ithalat aylık bazda 16 milyar dolara gerilerken, ihracatımız 15 milyar doların üzerine çıkıyor. Son 4 ayda 58 milyar dolar ihracata karşılık, 63,4 milyar dolar ithalatımız var. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 91,4. Bundan bir de artan enerji faturasını düştüğümüzde, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 93,1’e çıkıyor.
Ben böyle bir ihracat/ithalat oranını hiç hatırlamıyorum. Muazzam bir başarı (mı!)
İyi ama temmuz-ekim arası dönemde İş-Kur verilerine göre mevsimsel etkiler dışında 545 bin kişi de kayıtlı işsizler ordusuna yazılmış. İşsiz sayısı sadece 3 ayda yüzde 20 artış göstermiş.
Her 100 işsize 20 işsiz daha eklenmiş.
Bakın zaten ocak ayından ağustos ayına kadar mevsimsel etkiler dışında işsizler ordusuna 445 bin kişi zaten eklenmişti. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu yıl her 100 işsizin yanına 33 işsiz daha eklenmiş oldu. Mevcut 3 milyon işsiz sayımız artık 4 milyonu geçti.
Bu çok ama çok ağır bir sosyal sorundur.
4 milyonu aşan işsiz sayısını taşımak gerçekten ülke olarak üzerinde çok ama çok düşünmemiz gereken bir meseledir.
Hatta bu işsizlik meselesi artık ülke olarak siyaseti bile aşmış durumdadır. İşsizlik ülkemiz için artık milli bir dava haline gelmiştir görüşündeyim.
2008-09 küresel krizinden sonra kapasite kullanım oranı (KKO) ilk kez bu yılın kasım ayında yüzde 73,7 ile en düşük seviyeye geriledi. 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi sonrası 5 aylık KKO oranı bile yüzde 77,3 seviyesinde kalmıştır. Kapasite kullanım oranında 0,1 puanlık değişim bile çok önemli bir miktarı ifade eder. Bu nedenle KKO’daki 3,6 puanlık düşüş bizim çok ciddi sıkıntıda olduğumuzu zaten göstermektedir.
Piyasada asıl önemli sorunlardan biri de nakit döngüsüdür. Karşılıksız çek oranı ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 50 artış göstermiş ve toplam çeklere oranı yüzde 3,6’dan yüzde 4,6’ya yükselmiştir. Geçen yılın ekim ayında yüzde 2,1 olan karşılıksız çek oranı bu yıl iki kattan fazla artış göstermiş oldu.
Karşılıksız çek konusunda asıl korku ise ocak-şubat 2019’a aittir. Elde çok sayıda çek var ama konkordato ilan eden o kadar şirket var ki; artık sağlam şirketlerin çekleri de risk altında.
Bir de protesto edilen senet tutarımız var. Geçen yıl ekim ayında 1 milyar 240 milyon TL olan tutar bu yıl aynı ayda 2 milyar lirayı aşmış durumda. İlk on ay itibariyle 4,4 milyar TL protestolu senet tutar artışı olmuş (%41,8). İlk on ayda karşılıksız çek tutarı da 7,1 milyar TL artışla 21,4 milyar TL’ye ulaşmış oldu (%49,9).
Kısaca 11,5 milyar liralık çek ve senet bu yılın ilk on ayında fazladan karşılıksız çıkmış.
Yani bizim araba değer oluşturduğu için durmuyor, arıza yaptığı için duruyor. Ve tamiri bekliyor. Hem de çok yüklü bir maliyet ödeyerek tamir edilmeyi bekliyor.
Arabayı durdurmak başarı olmasa gerek, duran arabayı çalıştırmak asıl başarıdır diyelim ve bitirelim.