Amerikan dolarına hiç bu kadar muhtaç olmuş muyduk?
Yastık altındaki milletin varlığına hiç bu kadar göz koymuş muyduk?
Bilemiyorum...
Yatıyoruz-kalkıyoruz aklımızda fikrimizde dolar bulmak yer alıyor.
2016 yılında önce yüzde 49 oy olan Başbakanı yüzde 0 oylu Başbakan ile değiştirdik. Ardından OHAL ilan edip, 15 Temmuz yerine tüm topluma baskıya geçtik ve demokrasiden uzaklaştık.
Biz demokrasiden uzaklaştıkça sermayede bizden uzaklaştı. Yabancının gitmesini bırakın, yerli bile güvenli liman olarak Amerikan dolarını gördü ve aldı.
Önceleri yastık altı alışkanlığı ile yıllarca “dolar bozdurun, dolarlarınızı getirin” dediler.
Ama olmadı...
Nihayet mucitliği yeni faaliyete geçirip “TL’yi ABD doları ile sigortaladılar.”
Dolar ile sigortalanan TL’ye de milli buluş diyerek muhalefeti suçladılar.
Ama bu da yetmedi.
Gerçek kişiler bir türlü yine dolar bozdurmadılar. Hatta kuyrukta dolar alırken gazetelerinde dolar satıyorlar diye manşetler yaptılar ama yine yemedi-yetmedi.
Ve nihayet dün son karar çıktı: Artık şirketler de dolar bozdurabilir ve dolara endeksli TL’ye geçebilirler.
***
Büyük buluşun ilk gecesinde muhteşem bir dolar düşüşü yaşandı. Bakan Nebati “Millet sattı” dedi. Ama açıklanan resmi verilerde böyle bir satışın olmadığı anlaşıldı.
Milletin dövizi yerinde duruyordu ama Merkez Bankası’nın dövizi eksilmişti. Oysa resmi açıklamalarda Merkez Bankası’nın dövize doğrudan müdahalesi de olmamıştı.
Madem isteyerek dolar satmıyorsunuz, o zaman ikinci adım devreye alındı: İkna odaları...
Bankalara denildi ki, sizin müşteriniz olan kişilerin döviz hesaplarının yüzde 10’unu TL’ye geçirtin. Eğer müşterinizi ikna edemezseniz biz de sizin Merkez Bankası’ndaki döviz karşılıklarınızdan yüzde 1,5 komisyon keseriz.
Bu çok ilginç bir buluştu.
Müşterisini ikna edemeyen bankalar ceza ödeyecekti...
Kârlarının bir anda yüzde 10’luk kısmı ikna edilememiş müşteriler yüzünden kaybedilecek noktaya gelindi.
Bankalar acaba ikna odaları mı kurmalıydı? O ikna odaları nasıl olacaktı? Mesela ayna ve kameraların kullanılması gerekiyor muydu?
***
Ve bu da tutmadı...
Millet dolardan vazgeçmedi ve döviz bozdurmadı.
Acaba şahısları ikna edemediysek, şirketleri neden ikna etmeyelim diye düşünmüş olabilirler.
Şirketlerin öyle şahıslar gibi özel hakları yok... Mesela maliye denetimine tabiler. Devlet epey ceza kesme imkanına sahip...
Ve karar açıklandı: Şirketler de dolar endeksli TL mevduatı hesabı açabilecekler.
***
Merkez Bankası verilerine göre;
Mevduat Bankalarında 232 milyar 656 milyon dolar var.
Bunun 209 milyar 429 milyon doları yurtiçi yerleşiklerin parası. Bu paranın da 129 milyar 155 milyon doları gerçek kişilerin; 80 milyar 274 milyon doları ise şirketlerin.
Katılım Bankalarında da 31 milyar 186 milyon dolar döviz hesabı bulunuyor. Bu hesapların da 27 milyar 641 milyon doları yurtiçi yerleşiklerin. Burada da 17 milyar 858 milyon dolar gerçek kişilerin ve 9 milyar 783 milyon dolar şirketlerin döviz hesabı bulunuyor.
Kısaca şimdi gözümüz 90 milyar dolarlık şirket pastasında.
Afiyet olsun...
NOT: 128 milyar doları sattılar ama yetmedi. 20 Aralık ve sonrasında 20 milyar doları sattılar ama o da yetmedi. Neden hala döviz satarak kurların kontrol edilebileceğine inanıyorlar?
Otobanda ters yönde daha ne kadar son sürat yol alıp, karşıdan gelenleri de hain ilan edeceğiz?
İşimiz hiç kolay değil... Bilesiniz.