Uzun yıllar konferanslarımda, dost meclislerimde kimseye dolar alın demedim ama “sakın ha sakın döviz açık pozisyonunuz olmasın” dedim.
Özellikle 2016 ortasından sonra Türkiye küresel piyasalardan koptu ve kendi başına “Finansal kriz” verileri oluşturmaya başladı.
Evet, yaklaşık üç yılı aşkın süredir bir finansal kriz yaşadığımızı söyleyebilirim. İyi ama bu süre zarfında finansal kriz neden reel krize dönüşmedi? İşte orada sisteme kamu girdi: Ekonomiyi suni olarak canlandırdı. Dinlenmesi gereken hasta, verilen doping ilaçları ile resmen ortalıkta oynadı.
Şimdi dinlenme zamanı.
Hem de eskiye oranla çok daha derin bir dinlenme dönemi yaşayacağız. Zaten bu dinlenme sayesinde belki de yıllar sonra yeniden sağlığımıza kavuşacağız.
Aksi tercih çok zor.
***
02 Ağustos 2018 tarihinde “Dış denge düzeliyor” başlıklı bir yazı yazmıştım. Temmuz ayında ihracat artışının yanında, ithalatta yüzde 20’ye varacak kadar bir daralma beklediğimi açıklamıştım.
TÜİK, Temmuz ayı dış ticaret verisini açıkladığında ithalatta daralmanın tek hanede kaldığını gördük.
Ama bu veri Ağustos ayında geldi. Gümrük kapılarından alınan veriler Ağustos ayı ithalatının yüzde 22,4 azaldığını gösteriyor. Bayram tatilinin de etkisi ile ithalatımız 14,9 milyar dolara geriledi.
Burada bir noktaya daha dikkat çekmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz ki bizim dış ticaretimizde ekonomik aktiviteye bağlı olmayan altın alım-satımlarımız önemli bir seviyeye ulaştı. Mesela 2017 yılın Temmuz ayında 2,7 milyar dolar olan altın ithalatı, bu yıl aynı ayda sadece 0,7 milyar dolar oldu. Sadece altın ithalatı bile 2 milyar dolarlık düşüşe yol açtı.
Ama Ağustos ayında geçen yıl altın ithalatı 1,1 milyar dolardı. Yani bu sefer ithalattaki reel düşüş ciddi...
Ne diyordum ben: Altın ve enerji hariç dış açık sıfırlandığında döviz piyasaları denge oluşumuna başlar.
Benim kritik formülüm bu.
Eğer Ağustos ayında sıfır altın ithal etmiş olsak bile enerjiye en az 3,0-3,5 milyar dolar ödemiş oluruz. Bu neyi mi gösteriyor?
İhracat: 12,4 milyar dolar.
İthalat : 14,9 milyar dolar.
Bu yıl enerji ithalatına aylık ortalama 3,5 milyar dolar ödedik. Bu ay bu rakam 3,0 milyar dolar olsa bile, altın ve enerji hariç dış ticaret dengemiz fazla veriyor.
Kısaca, ne kadar talep düşüşü, o kadar az ithalat, o kadar az döviz ihtiyacı ve o kadar dış denge...
Siyaset yönetimi ile gerçekleştiremediğimiz cari açık sorununu piyasa çözüyor. Ama ağır bir fatura ödeterek.
Geciktirilen çözümler, biriken sorunlarla beraber maliyeti de artırdı. Ama sonuçlar da gelmeye başlıyor.
İşte o nedenle şahsen ben finansal kriz yerine reel krize odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama bu cümleme dayanarak sakın ama sakın ha, kimse kamu eliyle suni talep artışı yolunu yeniden tercih etmesin.
***
Dış ticaret ve iç talep eksenli piyasa dengesi elbette bir yerde oluşacak. Bu oluşacak denge piyasanın müdahale edilmemiş; önlem alınmamış kendi dengesidir. Asıl önemli olan, olumlu müdahale edilmiş ve önlem alınmış bir dengenin sağlanmasıdır.
06 Ağustos 2018 tarihinde “İsraf biterse dolar düşer” demiştim.
Bakanlık, kamuda makam araçlarına nihayet el atmış. Umarım bu el atış bir göstermelik hareket olmaz.
Yolda giderken bir bakın: Etraf sivil plakalı çakar araçlarla dolu. Sorsanız bir zenginlik bir zenginlik... Oysa bu kamu zenginliği Milletin fakirliğine dönüşmemeli.
Emniyet şeritlerinin bile yetmemeye başladığı bu kamu hoyratlığı artık fazlası ile göze batıyor. Umarım israf ve önlemler en kısa sürede sonuç verir.