Bir rezerv bulduk. Yıllar sonra Batman petrolünden sonra şimdi de doğalgaz bulduğumuz açıklandı.
İlk tespit şu: Bu rezerv bulma işi seçimler öncesi çok defa kullanılmış ama seçimler sonrasında hiçbirinin gerçek olmadığı görülmüştü. O nedenle açıklanan son rezerve de şüphe ile yaklaşılması normaldir. Kimse kusura bakmasın ama o vakit şu önceki rezervlere ne oldu diye sormak lazım?
Ama beyan esastır der ve bu rezervi gerçek kabul ederek yola, yani yazıya devam ederiz.
***
Bir okurum şöyle yazmış: “Ülkenin büyük kazanımlarını değersizleştirmek için büyük cambazlıklar yapıyorsunuz. Bu tavır muhalifliğin ötesinde ibretlik bir ruh hali, hani şu CHP milletvekilinin dediği gibi; ‘İktidar dünyanın en iyisini de yapsa tersini söyleriz.’ Bu ego, kibir ve nefsine esir olmuşluktan başka ne olabilir. Allaha şükürler olsun bütün karalamanıza ve çamurlarınıza rağmen işler iyi gidiyor. Bakın dünyanın haline AB, ABD yerlerde sürünüyor, işsizlik almış başını gidiyor; devletler ve milletler borç batağında; insanlar tatil için kredi kullanıyor. Yani kimse iyi durumda değil, sizi sağduyulu ve vicdanlı olmaya davet ediyorum. Saygılar selamlar....”
Bu okurumun adı bende kalsın tabii.
Aslında bu okurumun yazdıklarında hiçbir sorun yok. Yazdıklarının tam tersi bir gerçeklik durumu olması, bu okurumun haksız olduğu anlamına gelmez.
Neden mi?
Mesela bakınız Nurettin Canikli demiş ki “320 milyar m3 doğalgaz rezervi keşfinin Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanmasından hemen sonra Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi görünümünü durağandan negatife indirmesi ‘doğal gazla’ oluşan olumlu havayı dağıtmak için yapıldı”.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise “Bugünkü keşif ve potansiyellerle birlikte ülkemizin gündeminden “Cari Açık” konusunu kaldırıyoruz. Türkiye artık yeni bir döneme giriyor. Artık ne Doğu ne Batı, yeni eksen Türkiye” diyor.
Bir yazarımız ise şu notu düşmüş: “Medya geçmişte veya bugün pek çok bakanı eleştirdi, bazen yalanlarla da üzerine gitti ama hiçbir dönem ve hiçbir bakan Bakan Albayrak kadar pervasızca ve “düşmanca” saldırılara maruz kalmadı. Halen de bir sürü Prof. kılıklı meczup aynı saldırıları bu kez de doğalgaz keşfini hafife alarak yapıyor. Bu saldırıların bir tek nedeni var; “yerli ve milli” bir “para ve enerji politikası” izlemek, onu hayata geçirmek.
***
Şimdi okurumun yazdıklarının tam tersi gerçekler olmasına rağmen neden haklı olduğunu izah edeyim.
Nurettin Canikli kim? AK Parti’nin ekonomi işlerinin başındaki kişi. Fitch bu tarihte açıklama yapacağını Aralık 2019’da ilan etmiş. Yani Fitch gibi kurumlar takvime bağlı hareket ediyor. Şu tarihte not değerlendirmemi ilan edeceğim diye 9 ay önceden ilan edilmiş bu tarih. Ama Canikli bunu bile gör(e)meden görünümün düşmesini Doğal-Gaz işine bağlamış.
Millet nasılsa bunların "Ay’a 4 şeritli otoyol yapıyoruz desek inanıyorlar" modundalar.
İş bu kadar mı?
Hazine ve Maliye Bakanı cari açık sorunu bitiyor demişti ya.... Bakın 2020 yılı ilk 6 aylık cari açığımız 19,8 milyar dolar. Enerji Bakanı ve kendileri 320 milyar metreküp doğalgazın fiyatını 64 milyar $ demişlerdi. Yılda en fazla 50 milyar m3 gaz tüketen Türkiye, bu bakanların kendi hesabına göre bile 10 milyar $ ithalattan kurtulmuş oluyor. Hesap basit... Yıllık gaz faturan (hiç ithal etmesen) 10 milyar $ düşüyor ama 6 aylık cari açığın 19,8 milyar $ olmasına rağmen cari fazlaya geçiyorsun. Ne diyelim, Canikli böyle bakıyor, Berat Bey böyle hesap yapıyor...
Yazarımız diyor ya, ‘Yerli Para Politikası’ uygulayan Bakan Berat Bey... İyi ama 2001 krizinde İMF bile bize demiş ki “Sakın ola kendi ülkende, kendi vatandaşlarından ABD $ borçlanma. Kendi ülkende kendi Milli paran ile borçlan”. İMF bile bunu derken Berat Bey ne yapmış? 2019 başında TC Ülkesinde TC Vatandaşlarından ABD $ borçlanmasını başlatmış. Ve bugün 35 milyar dolara ulaşmış bu borçlar.
Burada tabii insan şaşırıyor: Acaba bu Millilik hangi ülke Milliliğidir? Türkiye’de, Türk Halkından ABD Doları ile borçlanan Bakan kimin Milli Politikasını uyguluyordur?
***
İstanbul-İzmir yolu ve Osmangazi Köprüsü için kur 1,8 TL iken yapım maliyetini 6 milyar dolar dediler. Kur yükselince ithal oranı yüzde 50 olsa bile (ki asla yüzde 50 değildir, daha aşağıdır) maliyet TL bazında artar ama dolar bazında 4 milyar dolara düşerdi. Ama kurdele kesilirken “Maliyeti 11 milyar dolar” diye açıkladılar.
Kanal İstanbul hesaplarını hiç anlatmıyorum. AK Parti ve Ekonomi yönetiminin hiçbir rakamı birbirini tutmuyor. Yapım maliyeti nedir? Beklenen gelir nedir? Ama bildiğim bir gerçek var ki ‘bunu da zaten çok önceden açıklamıştım’: “Kanal İstanbul’u da Hazine Garantisi ile Hazine Garantili Müteahhitlere YİD modeliyle verecekler”.
Şimdi sonuca gelelim: Okurum neden haklı?
Okurumun inandığı kadroların, liderlerin açıklamalarını size aktardım. Bu açıklamaların gerçekle ilişkilerini de aktardım. Sizce bu kadrolara inananların doğruyu bilme şansları yüzde kaçtır?
Ortada realiteden kopmuş bir toplum oluşturuluyor ve buna da gaz gerekiyor. O gazı da yedikten sonra kimin gerçekle işi olabilir ki?
-Bana öyle güzel yalan söyle ki, ben de bunun yalan olduğunu bilmeme rağmen inanmak istediğim şeyin ta kendisi olsun-.
Bir kesimin Milli politik anlayışı maalesef bu oldu.