Bir ülkenin kalkınmasının, gelişmesinin devlet girişimleriyle, devlet eliyle olabileceğini öne süren görüş, öğreti.”
Yukarıda sözlük anlamını verdiğimiz devletçilik bizde de 30’lu yıllarda uygulanmaya başlandı. Sermaye birikimi yetersiz kaldığından, ağır sanayi devlet eliyle kuruldu. Aslında 29 buhranına çare olarak uygulanan Keynesyen politikalar da diyebiliriz buna.
Şeker fabrikaları, bez fabrikaları, demir-çelik fabrikaları, petrol tesisleri vs vs aklınıza gelebilecek temel tesisler o dönemde devlet eliyle kuruldu.
***
80’li yıllarda dünyada özelleştirme akımı başladı. Ama bizde özelleştirme 2002 sonrası hayata geçti diyebiliriz.
Devletin elinde ne var ne yoksa 2002 sonrası sattık.
Kısaca 30’larda başlayan devletçiliği 2000 sonrası resmen bitirdik. Devletin kurduğu fabrikaları, tesisleri hatta arsaları bile sattık. Yetmedi devletin gelecek gelirlerini de Hazine garantileri üzerinden satmaya başladık.
Ve devletin küçülmesini bekledik....
***
2002 yılında faiz hariç devlet idaresi için 92 milyar 764 milyon lira harcıyorduk. Bu tutar 2003 yılında 118 milyar 963 milyon liraya yükseldi.
Eğer enflasyon hesabı yapmaya kalkarsak faiz hariç devlet harcamalarının tutarı 2017 yılında 371 milyar lira olmalıydı.
Oysa 2017 yılında devlet 1 trilyon 062 milyar lira harcadı. Bu harcamanın içinde faiz giderleri ise 67 milyar lira oldu.
GSYH hesabını revizyonlarla kağıt üzerinde artırdığımız için devletin ekonomideki payı fazla artmamış gözüküyor. Oysa kağıt üzerinde geliri artırmamış olsaydık, 2003 yılında GSYH’nın yüzde 26’sını harcayan devletimiz 2017 yılında GSYH’nın yüzde 38,4’ünü harcamış olacaktı.
Aslında devletimiz bu parayı harcadı ama gelir kağıt üzerinde artırıldığı için devletin devasa büyüklüğü kağıt üzerinde görülmüyor.
Ama rakam yeterli sanırım:
Devlet 2017 yılında 67 milyar lirası faize olmak üzere, tam 1 trilyon 061 milyar 533 milyon lira harcadı.
Bu harcamaya karşılık ise devlet tam 975 milyar 474 milyon lira para topladı.
Kimden?
Özel sektörden...
***
30’lu yıllarda devletçilik fabrika yapma-üretim tesisi kurma-değer yaratma üzerine kurulmuştu.
Bugün devletçilik ise harcama üzerine kuruldu.
Devasa devlet kadroları
Devasa devlet binaları
Lüks araçlar, gösterişli ulaşım vs vs.
Devletçilik eskiden az vergi ile çok iş yapmak anlamına geliyordu. Şimdilerde ise devletçilik harcanan trilyonlarca liraya rağmen, para yok diye Hazine garantileri ile asli faaliyetlerini özel sektöre yaptırır hale geldi.
1999 yılında devletin yatırım harcaması toplam harcamasının yüzde 13,4’üne geliyordu. Yatırım oranı 2000 yılında yüzde 14,1’e yükseldi. Hatta 2001 krizinde bile devletin yatırım oranı yüzde 14,07’de kaldı.
Şimdi bu yıllara bakalım...
Devlet acayip para harcıyor da nereye harcıyor?
2011 yatırım oranı yüzde 9,99
2012 yatırım oranı yüzde 9,95
2015 yatırım oranı yüzde 10,86
2016 yatırım oranı yüzde 10,31
Kısaca büyüyen-devleşen devlet artık fabrika vs de kurmuyor. Eskilerini satıyor ama yeni bir şey kurmuyor. Yapılanları da özel sektöre Hazine garantileri vererek yaptırıyor.
Devletin yaptığı yatırımlar aslında rakam olarak azalmanın ötesinde, etkinlik olarak çok daha fazla azaldı. Eskiden bir işi 100 liraya yaptırırken, şimdilerde taşeron ve özel sektör mantığı ile aynı işi 300-500 liraya yaptırabiliyoruz.
O nedenle şimdilerde devletçilik harcayan bir dev anlamına gelmiş durumda.
***
Devletimiz büyüyor ama hantallaşıyor.
Devletimiz büyüyor ama özel sektörü öldürerek büyüyor.
Kısaca üstümüzde devasa ve hantal bir devlet enkazı çöküyor.
Umarım altında ezilenleri biri anlar.
Rakamlar hiç umut verici değil. Yeniden hatırlatayım istedim.